3. Bölüm
Multi;Miray
Sana sarıldım, kış bitti.
Filme döndüğüm de bir adam evin içerisin de dolaşıyordu bir odanın kapısına gelip kapıyı açtığında anlatamayacağım bir yaratık üstüne atladı çığlık atıp yanımdakine sarıldım. Dur bir dakika yanımdaki benim yanımda kim vardı AREN. Kafamı kaldırıp baktığım da Aren sırıtıyordu. Kendimi çekeceğim sıra elini belime sarıp kulağıma fısıldadı "Korkuyorsan kalabilirsin benim için sıkıntı yok." Ona bakıp kafamı salladım ve daha çok yayıldım. Şuan kendime inanamıyordum daha bugün tanıdığım çocuğa sarılıyordum ama o anlatamadığım yaratık çok korkuçtu. Düşüncelerden kendimi çıkarıp gözlerimi yumdum Aren'in kokusu burnuma gelmişti. Çok değişik fakat çok güzel kokuyordu. Her erkek gibi erkeksiydi ama insana huzur veren her defasında bir kere daha koklama ihtiyacı duyan bir kokuydu. Kokusunu şuan hiç birşeye benzetemiyordum.
Kendimi havada hissedince yavaşca gözlerimi açtım. Kafamı kaldırdığım da Aren sinema salonundan çıkıyordu. Arene bakıp "Şey uyandım indir istersen ben yürüyeyim." dedim. Arkamıza baktığımda bizimkilerin de geldiğini gördüm. Mirayla göz göze geldiğimizde ağzını oynatarak 'ballısın demişti' ona dil çıkarıp tekrar Aren'in göğsüne kafamı koydum. "Çok mu rahat sevdin galiba." Aren'in sesiyle ona baktım umursamayıp gözlerimi kapadım.
Karnımdaki ağrıyla gözlerimi siyah tavana diktim oha lan ben ne zaman eve geldim yatağıma yattım. En son Aren'in kucağındaydım sanırım beni Yiğitin arabasına bırakmıştı Yiğit de beni eve bırakmıştır diye düşündüm. Hemen yatakdan kalkıp tuvalete gittim. Odama döndüğümde telefonumu alıp saate baktım oha 04.00 uyuyamam diye düşümüp mutfağa indim. Dolaptan 2 tane tatlı 1 bardak da su alıp odama geri döndüm. Tatlı mi yerken nedensizce Aren'i düşündüm. Onun koklarında uyumuştum bugün ve üstelik bugün tanıştık. Kokusu burnumdaydı ve hala nasıl koktuğuyla ilgili bir fikrim yokdu ama kesinlikle insanım başını döndürecek bir kokuydu. Aren'in anlamını merak ettiğim için tatlıyı tepsiye koyup telefonumu elime aldım ve Aren'in anlamına baktım. Kum tanesi o kadar çok hoşuma gitti ki anlamı. Sanırım çoçuğumun adını Aren koyucam.
Sabah gözlerimi yavaş yavaş açtım. Dün gece kitap okuyup uyumuştum. Yatakdan kalkıp telefonumdan saate baktım 08.57. Banyoya gidip duş ve rutin işlerimi yaptım. Banyodan çıkınca dolabımı açtım. Siyah yırtık kot ve siyah beyaz kareli gömlek aldım. Altına beyaz converselerimi giydim. Saçlarımı tarayıp odadan çıktım. Aşağıya indiğim de Hacer sultanı gördüm sanırım bizimkiler daha uyanmamıştı. Koşarak Hacer sultana sarıldım. "Hacerr sultan kahvaltıyı beraber hazırlayalım mı?" Hacer sultan gülümseyip "Tabiki kuzumm ahh ne çok özledim seni." demesiyle yanaklarına öpücük kondurdum. Hacer sultan benim için çok farklıydı ben çok küçükken başlamışdı işe ama ben onu bu evdeki işçi değilde benim bir akrabam gibi görüyordum ki oda beni kızı gibi seviyordu. Hacer sultanla masayı kurdukdan sonra mutfağa girdik. "Sultanım krep yapalım." dedim 32 diş sırıtarak. "Tamam kuzum yumurta ve süt çıkar sen bende diğer malzemeleri getirim." dedi kafa sallayıp hemen buz dolabına koştum.
Hacer Sultan'ın poğaçalarını da masaya koydukdan sonra masaya baktım. Krep, patetes kızarması , poğaça, kek ve kurabiye yapmıştık. Hacer sultanı küçüklüğümden beri tanıdığım için bana yemek yapmasını öğretmişti annemden de birşeyler kapmıştım.
Annem ve babam gelince gözlerini kırpıştırıp bize baktılar. "Sonunda yaa hepsi soğucak hadii." Babam "Hacer hanım elinize sağlık çok güzel gözüküyor da neden bu kadar çeşit yaptınız." diye sordu. Hacer sultan bana sıcacık gülümseyip " Güneş kızım yardım etti bizde kendimizden geçmişiz yaparken." Annem ve babam bana bakıp güldüler bende öpücük attım.Kahvaltı bittinde izin isteyip odama çıktım. Odama girdiğim de telefonum çaldı. Mirayın aradığını gördüğüm de direk telefonu elime aldım. "Efendim kuşum" dedim. "Güneş ya bugün işin yoksa alışverişe gidelim mi." dedi "Olur kuşum gideriz ben yarım saate çıkar alırım seni öptüğmm." dememle telefonu kapattım. Dolabımı açıp siyah kısa kollu salaş bir t -shirt ve siyah mini etek aldım. Üstümü giyindikden sonra siyah kısa topuklularımı giydim. Saçlarımı açık bırakıp makyaj masama yöneldim.
Kuyruksuz bir eyliner ve dudak parlatıcı sürdüm. Çantamın içine cüzdanımı,telefonumu eylineri ve dudak parlatıcımı koydum belki bozulur diye.
Aşağıya indiğim de annemle babam kahve içiyorlardı. "Aşklarım ben Mirayla alışverişe gidiyorum eksikleri varmış galiba." dedim. "Kızım paran yeter mi istiyorsan kredi kartımı vereyim." dedi babam. "Yok babacım ben çok birşey almam." "Tamam dikkatlı olun arabayla mı gidiyosun." anneme bakıp kafa salladım. "Güneş lütfen kızım çok hızli gitme zaten ehliyetin yok." Öpücük atıp evden çıktım. Evet aileme çok ısrar edip ehliyete erken yazıldım bir belge vermişlerdi adını bilmiyorum ama ehliyeti 18 olunca verceklermiş. Ama yine de araba kullanabiliyorum. Arabama binip Mirayların evine sürdüm. 10 dakika sonra Mirayların kapısının önünde geldim ve kornaya bastım. 2 dakika sonra Miray arabaya bindi bindiği gibi sımsıkı sarıldım. "Hadi gidelim ya hiç birşeyim kalmamış." Mirayın mızmız sesiyle ondan ayrıldım. Gülerek "tamam tamam" dedim ve arabayı çalıştırdım. "Kanka kızma ama Arenle çok yakışıyosunuz." 1 saniyeliğine ona dönüp kızgın bakışlar attım. "Miray saçma sapan şeyler düşünmede söylemede daha yeni tanışdık ya tanımıyorum etmiyorum." böyle dememle Miray kocaman bir kahkaha patlattı.Miray'a baktiğımda dizlerinin üstünde askılı elbise ve üzerine siyah deri çeket giymiş. Altına benim ona aldığım kısa topuklu butileri giymiş. Gülümsedim yine içten içe tarzlarımız bugünde benziyordu. Yaklaşık 2 saattir alışveriş yapıyorduk ben çok birşey almamıştım ama Mirayın aldıklarını ikimizde taşımakda zorlanıyorduk ve otopark'a gidip poşetleri arabama bıraktık.
Dolaşırken bir duvara sırtını dayamış hıçkıra hıçkıra ağlayan kahverengi up uzun yaklaşık 3 yaşındaki kız çocuğuna gözüm gitti. Miray'ı dürtüp kızın yanına gittim ve yanına oturdum.
Küçük ellerini elime alıp diğer elimle yanağını okşadım. "Kuzum benim neden ağlıyorsun." dedim. Elini elimden hızlıca çekince bir an şaşırdım fakat minicik ellerini boynuma dolamasıyla ellerimi ince bedenine getirip kucağımı oturtdurdum. "Miniğim anlat bakalım neden ağlıyorsun annen ya da baban nerde?" diye sordum ve saçlarını okşadım. Ağlayış yavas yavaş iç çekişlere döndü ve konuşmaya başladı. "Be- ben abimle bu-buraya geldim a-ama ab-abime şaka yapmak için ka-kaçtım şimdi de o-nu bulamıyorum." demesiyle Miray'a baktım 'ne yapcaz' der gibi başını salladı, 'bilmiyorum' diye dudaklarımı kıpırdatdım. Telefonum çalınca bir elimle küçük kıza sarılırken diğer elimle telefona baktım Yigit arıyordu telefonu açıp "Yiğit önemli değilse sonra konuşalım." "Güneş önemli dün gittiğimiz alışveriş merkezindeyiz ve Aren'in küçük kız kardeşi kayıp 2 saattir arıyoruz yok siz de gelirmisiniz." düşününce biraz bu küçük kızın Aren'in kardeşi olduğu tahmin ettim.Ben geldim yavaş yavaş uzatcam bölümleri ama yavaş yavaş işte beğenmişsinizdir inşallah çok çok öptüm.
Vote yorum.♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Tanesi
ChickLit. "Beni de mi güzel buluyosun?" dedim birden. Neden sordum niye sordum hiç bir fikrim yokdu. Aren diliyle dudaklarını ıslatıp "Güzelsin minik." dedi. Minik kelimesini kullanmıştı. Kaşlarımı kaldırdım. "Ben minik miyim." "Yok ben miniğim küçüçüksü...