Bölümü okurken arkadan gelen müziği sevenler için
Bölüm şarkısı:Billy Raffoul-difficult
~^~
Haftanın stresini atmak için hızlı adımlarla dans stüdyosunun yoluna saptı. Her zamanki gibi dans edecek ve bütün haftanın yorgunluğunu unutacaktı. Hep yapardı bunu. Dans etmeyi severdi. Haftada bir kerede olsa özgür hissederdi çünkü. Tanıdık kapıyı açtı ve özgürlüğünü elde etmiş bir mahkum gibi gülümsedi...
Durumu bu kadar dramatikleştirmişken kafasına gelen terli havluyla suratını buruşturdu. "PARK JİMİN!! Öldürecem oğlum seni. Her seferinde şerefsizlik yapmak zorunda mısın acaba, bay gerizekalı" çoktan arkadaşını yakalamak için öne atışmıştı bile.
"Bende seni özledim canım arkadaşım. En azından terli havlumdan daha çok özledim" can havliyle kaçmaya başlamıştı. "Başlarım havluna gel buraya beyinsiz herif." Jimin duşlardan birine girip kapıyı kilitlemişti.
Söylene söylene ana salona geri döndü. O embesili bir daha ki sefer öldürmesi gerektiğini aklının bir köşesine yazdı. "Hoş geldin hoseok. Özlemişim seni dostum. Jimini de fazla kafana takma her zaman ki jimin işte." abisi gibi gördüğü seokjin hyungun yumuşatmak için söyledikleri onu gülümsetmişti.
"Ben kafam takmasam bile o kafama takacak bir şeyler buluyor hyung" gözleri yerdeki terli havluyla buluştu. Nereye baktığını gören seokjin hafifçe kıkırdadı. Hyunguna son bir bakış attı ve soyunma odalarına doğru yürüdü.
İçeri girdi ve dans etmek için daha rahat kıyafetler giydi. İşini bitip tekrar ana salona geldi. Jimin girdiği duştan çıkmıştı. Kıyafetlerine bakılırsa çalışmayı çoktan bitirmiş eve gidiyordu.
Hoseok u gören jimin korkuyla yutkundu çünkü biliyordu bunu en son yaptığında hoseok üç hafta boyunca nereden geldiği belli olmayan tehdit notları bırakmıştı dolabına.
Jimin her ne kadar dışarıdan cesur ve havalı görünse de içinde naif ve kırılgan bir ruha sahipti. Böyle şeyler kesinlikle kendisini korkuturdu. Kendine değilse bile çevresindekilere, sevdiklerine zarar gelme ihtimali gelirdi aklına. Üçüncü hafta sonunda artık ağlayacak dereceye gelen jimine acıyan hoseok kendisi olduğunu söylemişti.
"Nereye gidiyorsun? Çıkmak için erken değil mi?" jimin korkarak cevap verdi. "Aslında bir arkadaşımla buluşacaktım o yüzden bugün erken ayrılacam" jiminin korktuğunu gören hoseok üzerine yürümeye başladı.
hoseok ona doğru yaklaştığını fark eden jimin de geriye doğru adım atmaya başladı. Bunun elbette ki farkındaydı hoseok. "Peki öyle olsun bakalım kaç sen, kaç" diye söylendi.
"Peki o zaman hadi görüşürüz sana seokjin hyungla kolay gelsin" deyip seokjinin cevap vermesine izin vermeden dışarı çıktı.
"Ah bu çocuk ne yani herkes iyi dans etmek zorunda değil ya. Hoseok sende hiç yardımcı olmuyorsun bana" deyip sahte bir üzüntüyle dudaklarını büzdü. Hoseok hyunguna ciddi misin sen bakışları göndermeye başlamıştı bile "Neyse hyung hadi başlayalım zaten bende bugün geç geldim biraz daha geç kalmayalım" deyip ayaklandı. Seokjinde onunla birlikte ayaklandı ve yerlerini aldılar.
Hoseok üzerinde çalıştığı koografiyi gösterip hyungunada vucudunu nasıl hareket ettireceği konusunda bir kaç taktik öğretti. Hava çoktan kararmıştı ikisi de terlemişti.
"Geç oldu hoseok. Benim eve gitmem gerek sen ne yapacaksın? " deyip terden ıslanmış suratını küçük olana çevirdi. "Ben biraz daha çalışıp öyle gidecem hyung. Sen git istersen beni bekleme." yorgunluktan bitkin düşen seokjin sadece kafasını sallayabilmişti. Sonrada duşa ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dance breaker | SoPe
Fanfiction"Gülüşüne bakarak gülümsediğim tek kişisin" Sope - Yoonseok