Julia byrne ~Natural blue
~~
Mutluluk nasıl bir şeydi tam olarak bilmezdim. Maraton hayatımda her şey normal ilerlerdi. Ne çok mutlu ne üzgün, normal işte. Ama her nasılsa şu an mutlu hissediyordum. Bu benim için biraz garipti. Kendimi daha yeni mutluluk kavramını öğrenmiş bir ilkokul öğrencisi gibi hissediyordum.
Sâhi neden mutlu hissediyordum ki. Her şey çok saçma geliyor artık. Şuan burada ne aradığımı bile bilmiyordum.
Yoongi ağladığı günden sonra o hafta boyunca bir daha okula gelmedi. Açıkçası onu merak etmiştim. Gözlerim sürekli onu aramıştı, kendimi sürekli neden gelmediğini sorgularken buluyordum. Şimdi ise haftanın son dersinden çıkmış. O gün yürüdüğümüz kadar evinin önüne gelmiştim.
Onunla beraber kaldığım gün beraber bu çevrede gezmiştik. Ve alakasız saçma sapan konulardan konuşmuştuk. Her ne kadar boş konular olarak görülse de her söylediği sözde onu biraz daha tanıdığımı fark etmiştim. Gizliden gizliye bana kendini anlatmıştı. Onu tanımama izin vermişti.
Birkaç adım attım ve evinin bulunduğu binaya girdim. Hangi katta olduğunu bilmiyordum. Buna rağmen gelmiştim çünkü onu görmem gerektiğini hissediyordum. bir sebebi yoktu. Sadece hislerimle yola çıkmıştım şimdi ise adımlarımı merdivene yönlerdirmiş henüz bilmediğim kata doğru ilerliyordum.
Giriş merdivenlerinin sonuna vardığımda asansörün durma sesi gelmiş hafifçe irkilmiştim. Asansörden çıkan kişiye sormaya niyetlenmiş gözlerimi asansörün kapısına sabitlemiştim. Asansörün içinden uzun boylu bir adam çıkmıştı.
Yaşı benden bir kaç yıl büyük görünüyordu. Uzun bacakları ve taktığı gözlükle zeki bir manken gibi görünüyordu. Sorup sormama konusunda kararsızdım. Bu yüzden yanımdan geçip gidene kadar bir şey söylemedim. Arkamı döndüğümde binanın kapısından çıkmak üzereydi."Pardon" anlık adrenalinle sesim istemsiz yüksek çıkmıştı. Önce durmuştu sonra yavaşça arkasını döndü ve kayıtsız bir şekilde suratıma baktı. "Şey bir ihtimal yoongi diye birini tanıyor musunuz? O da bu binada oturuyorda" gözleri kısıldı ve dikkatlice suratımı incelemeye başladı.
"Neden soruyorsun" sanırım tanıyordu. "Ben onun sınıftan arkadaşıyım. Bir kaç gündür okula gelmeyince bende merak ettim." gözlerindeki ürkütücü bakış gitmiş yerini daha sakin bakışlara bırakmıştı. "Bir şeyi yok sadece okula gelmek istemediği için gelmemişti. Çok merak ediyorsan 4.kat 13 numara" minnettarlıkla baktım. "Teşekkür ederim" diyerek asansöre yöneldim. O da binadan çıkmıştı.
Asansöre ilerleyip 4. Kata bastım. Asansör kata vardığını belli eden bir sesle durdu. Ve kapılar yavaşça açıldı. Gözlerimi kapılarda gezdirdim ve 13 numaraya doğru ilerledim. Kapıyı çaldım ve bir süre bekledim. Kapıyı açan deri pantolon ve kırmızı parlak gömleğiyle taehyung olmuştu. Sanırım bir yere gidiyordu. Düzleştirilmiş saçları, kulağındaki küpe ve hafifçe yapılmış makyajı bunu destekler nitelikteydi.
"Ah merhaba adın neydi? Biraz hafıza sorunu çekiyorumda" diye konuştu sesi mahcup çıkıyordu ve içten bir gülümseme sunmuştu. Bende gülümsedim "hoseok adım ve merhaba ben yoongi yi görmek için gelmiştimde" şaşırdığını belli eder bir şekilde gözleri açıldı.
"Aslında bakarsan onun pek misafiri olmaz o yüzden biraz şaşırdım. Sen içeri geç otur bende onu uyandırayım"diyerek kapının önünden çekildi. "Ah, yatıyor muydu. Sorun değil uyandırma ben daha sonra gelirim" diyerek mırıldandım. Daha sonra gelemezdim, daha sonra gelmezdim. Ama onu uykudan uyandırmakta istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dance breaker | SoPe
Фанфик"Gülüşüne bakarak gülümsediğim tek kişisin" Sope - Yoonseok