Genç yaşlarda acılarla ilk tanıştığımız zaman yaşadığımız şehirden nefret ederiz. Sanki sorun o acıyı yaşatanlarda değilde şehirdeymiş gibi nefretimizi ve kinimizi o şehire kusarız. Gitmek isteriz , terk etmek isteriz. O şehirden uzaklaştığımızda herşeyin hallolacağını düşünecek kadar tecrubesiz ve saf bir karaktere sahip olduğumuz yaşlardan bahsediyorum. Haksız sayılmayacağımız çok fazla sebeplerde vardır... Yaşadığımız yerin her tarafında bir anımız vardır.
Denizi seyretmek için adımladığımız o sahilde , kimin aklına aylar önce el ele birbirine sevgi cümleleri fısıldadığı ve yine aylar önce kendisini terk eden sevgili gelmez ki ? İlk defa sevgisini kağıtlara aktaran birisi o bahçeden geçerken yazdığı ilk şiirle beraber yaşadığı ilk ayrılık aklının köşesinden kendisine merhaba demez mi ? Anlayacağınız , o şehirden uzaklaşmak ilk sevdiğimize seviyorum dediğimiz sokağı , elini tuttuğumuz çimenlikleri , sarıldığımız sahil kıyısını bize her gün işkence edercesine hatırlatmaktan kurtarabilir... Fakat bilmediğimiz nereye gidersek gidelim , her şehirde birden çok anılara ve acılara şahit olacağımızdır. O yüzden acı çektiğimiz ve anılardan kaçmak için uğraştığımız her şehirden gitmeye çalışırsak , bir gün gidecek bir yerimiz olmadığını ve ilk kaçtığımız yere geri dönmek zorunda kaldığımızı göreceğiz.
Bizleri acılara boğan şehirden kaçmaya çaba harcamak yerine o acılarla yüzleşmeye uğraşın. Ne kadar canımızı yakmış olsalarda , o anıları hatırladıkça mutlu olmayı öğrenin. Çünkü ilk kez sevdiğinizi söylediğiniz o sevgili de , o sokakta peşinizi bırakmayacak. Ve asla geçmişe dönüp o anları değiştiremeyeceğiz.
Şükretmeyi öğrenin , Sonu kötü bitmiş olsa bile Allah bize Aşk nimetini tatmayı nasip etti. O tarif edilemez duyguları yaşamayan ve yaşamayı isteyen kaç insan var biliyor musunuz ? Çok fazla...
O yüzden bu duyguları hissedebildiğiniz için , Şükredin. Çok uzun sürmese de sevdik ve sevildik. Bence sonucu ne olursa olsun , sevdiğimizin kokusunu içimize çektiğimiz o anılar bizlere acı değil mutluluk veren hatıralar olarak kalmalı.
Ve son bir tavsiye ; O şehirden gitmek isterseniz sevdiğinizin elinden tutup öyle yol alın çünkü onlar gideceğiniz her yeri güzel kılacak nadide insanlar...
ELİMİ TUT GİTMEMİZ GEREKİYOR
Elimi tut , bu ayrılık kokan şehirden gitmemiz gerekiyor ,Nereye diye sorma , bende bilmiyorum...
Eski bir radyodan , Aşk şarkıları duymayı istiyorum.
Giderken bir papatya bahçesinden geçmeliyiz ,
Gönlüm onlardan saçına taç yapıp takmak istiyor.
Elimi tut , sakın bırakma !
Etrafımızda ayrılığın neferleri seni almak için bekliyor !
Nereye bilmiyorum fakat gitmemiz gerekiyor.
Mesela , Rengarenk lale bahçelerinin olduğu ,
Yüzündeki derde deva gülümsemenin bozulmadığı,
Akrep ve yelkovanın sadece seni sevdiğim anda durduğu ,
Ellerimizin kenetlenip , nefeslerimizin bir olacağı bir yere,
Elimi tut , artık gitmemiz gerekiyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Şairin Kaleminden
Puisi'Bir Şairin Kaleminden' denildiği zaman insanlar fazla ciddiye almıyor yazılanları. Asırlar önce ünlü Su Kasidesi şairi Fuzuli , bir gazelinde 'Aldanmaki şair sözü elbette yalandır.' dediğinden sonra günümüze kalıplaşmış bir cümle ve düşünce olarak...