4

213 18 17
                                    

"Yağmurla karışık göz yaşı gibi kokuyorsun."





Evdeki ışıkları söndürdüm. Karanlıkta dolaşmayı sevmediğim için hızlıca odama gittim ve yorganın altına girdim. Aklımda sürekli dava ile ilgili sorular vardı. Okulda bile kendimde değildim. Doğrusunu söylemek gerekirse zaten öğrencimin ölüsü ile aynı katta olmak bile beni ürpertiyordu.

Ertesi gün planımız Soohyun'la konuşmaktı. Çünkü onun bir şeyler bildiğini hissediyordum. Yada belki de daha ötesi.

Kafamı yorganın altından çıkardım ve biraz nefes aldım. Gözlerimi açtığımda evde bir hareket farkettim. Elim hemen telefonuma gitti. Tam o sırada içeri iki adam girdi ve bana baktılar. Sonra yanlarına bir adam daha geldi. Top sakallı, kısa boylu birisiydi.

"Hırsız var!!"

Geri gitmek istedim ama yatağın en köşesine gitsemde bana yaklaşıyorlardı. İri adamlardan biri kolumu tuttu ve beni yataktan hızlıca çekti. Ağlamak üzereydim ve bağırıyordum. Ağzıma bir şey bastırdılar. Bilincimi kaybediyordum. Sesim kısılıyordu ve bacaklarımda güç hissetmiyordum.

____

Gözlerimi araladım. Başımda keskin bir ağrı vardı. Tüm vücudum aşırı üşüyordu. Etrafa baktım. Her taraf beyazdı. Üzerimde sadece pijamalarım vardı ve burası çok soğuktu. Ellerimi kendime sardım.

"Lütfen.. yardım edin.." sesim çok kısık olmasına rağmen bomboş olan bu yerde yankılanıyordu.
Zar zor ayağa kalkabilmiştim. Etrafıma baktım. Köşede bir şey görüyordum. Burasının aksine beyaz değildi. Ona yaklaştım. Biri vardı. Korkuyordum ama onun yerde oturduğunu görünce biraz cesaretlendim ve yanına gittim. Yüzüne baktığımda tiz bir çığlık bırakmam uzun sürmemişti. Donmuş bir insan vardı. Gözleri açıktı ve rengi burada uzun süredir olmadığına işaretti.

"Çıkarın beni!!" Boş alanın içersinde bir çıkış arıyordum. "Lütfen bana yardım edin.."

"Buraya gel. Hızlı ol Baekhyun." Duyduğum sesle tüm dikkatim yerde duran boşluğa yöneldi. Küçüktü ama bir insan zorla da olsa sığardı. Oraya eğildim.

"Sen.. katil. Senin yanına gelmem."

"Ölmek mi istiyorsun? Birazdan bilincini yitirmen için ilaç sıkacaklar. Çabuk olmak zorundasın."

Çok korkuyordum. Korktuğum şey burda ölmekti. Ona ve her zamanki gibi olan koyu gözlerine baktım. Başka şansım olmadığı çok açıktı. Kendimi boşluğa bıraktım ve yeri hissetmeyi bekledim ama aksine bedenimi saran kollar yere düşmemi engellemişti.

"Çok soğumuşsun." Üzerime bir şey sardı. Hala onun kolları arasındaydım. Gözlerimi yüzünden çekemiyordum.

Açık olan kısmı, yerden aldığı bir parçayla kapattı. Beni yere bıraktı. Isısı benden uzaktaydı. O kadar güçsüz ve acizdim ki bir katile sarılmak istiyordum. Onun beni ısıtması hoşuma gitmişti. Dengemi koruyamadım ve yere düştüm. Hızlıca benim yanıma oturdu.

"Seni bir yere götüreceğim. Son bir kez daha bana güvenmen gerek." Gözlerime baktı. Bir cevap beklemedi, bir cevap vermedim. Elini yanağıma koydu. Yine çok soğuk olduğumu söyledi ve sıcak kollarının arasındaki yerimi geri kazandım. O yürüyordu ve ben onun kokusunu çok fazla yakından duyuyordum. Burnum göğsüne yapışık bir haldeydi. Gözlerimi yavaşça kapattım.



_____


Karşımda duruyordu. Yeniden. Teninden gelen koku odamın her yanını sarmıştı. Yanına yaklaştım. Tam benim yastığımın üzerinde uyuyordu. Ona dokunmak, ona sarılmak, ısıtmak istiyordum. Ama buna hakkım yoktu. Hatta hayalini kurmak bile bana fazlaydı. Eğildim. Nefesinin yavaş yavaş tüm yüzümü sarmasını bekledim.

Kırık Saat :SeBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin