5

193 17 27
                                    

Eğer bu gece gerçekten yanında uyuyabilirsem..




Öyle soğuk hissediyordum ki göz kapaklarım bile donmuş kirpiklerimi taşıyamıyor gibiydi. Parmaklarımı sırasıyla oynattım. Bedenimde sıcak bir his vardı. Göz kapaklarım biraz güç buldu ve onları araladım. Biri vardı. Yanımda yatıyordu ve üzerinde hiç bir kıyafet yoktu. Zorlukla başımı kaldırdım. Burnuma bir koku çarpıyordu. Çok güzel bir kokuydu. Yanımda uyuyan kişiyi tanıyordum. Parmağımı sırtında gezdirdim. Uyuyan beden bana doğru döndü. Hala gözleri kapalıydı ama bana o kadar yakındı ki sigara kokan dudaklarını koklayabiliyordum.

Onun kusursuz yüzü karşımdaydı. Onun kusursuz dudakları, kemerli burnu, hafif çıkmaya başlayan sakalları..

Üşüyen bedenim ona ihtiyaç duyuyordu. Onun sıcak nefesi bir aroma gibi bedenime tat veriyordu. Onu büyülenmiş gibi inceliyordum.

"Bana ne yapıyorsun?" Sessiz odada sesim siyah duvarlara çarpıp yeniden kulaklarıma ulaşmıştı.

Kirpikleri kıpırdadı.  Uyanıyordu. Nefesini soluyordum. Sarılmak ve daha fazla hissetmek istiyordum. Cennetin kokusunu soluyor gibiydim. Başımı döndürüyordu.

"İyi misin?" Çoktan gözlerini aralamış yanağımı okşuyordu. Mesafeleri yok etmişti sanki. Tenim onun sıcaklığına ihtiyaç duyuyormuş gibi titredi. Gözlerini inceledim. Her zamanki koyuluktaydı. Kalbinin sesini hissedeceğim kadar sessizlik içerisindeydik.

Dudaklarını alnıma bastırdı. Çok uzun sürmeden geri çekildi. Ona mümkün olduğunca daha çok yaklaştım. Gitsin istemiyordum.

"Hala hastasın. " Sesini duyduğum an gözlerimin kaydığına emindim. (Arkadaşlar kendisi baya bir aşık çok şeetmeyin)

"Ben.. seni tanıyorum. Bulamıyorum kimsin sen?"

Üzerimi örttü. "Beni hatırlamayı istediğine emin değilim. Sadece iyileşmeni düşün. "

Uzanıp çenesi ile dudağı arasında kalan yeri öptüm. Kokusuna daha da yakındım. "İsminin tınısına kadar hatırlıyorum. Kokunu.. hatırlıyorum. Dudaklarını ve gözlerini de hatırlıyorum. Sen kimsin?"

Uyku beni tekrar etkisi altına almıştı. Huzurluydum. Bir katilin kanlı elleri arasında titremem son bulmuştu. Bir katilin ölüm kokan nefesi bana hayat dolu bir an yaratmıştı.

Tekrardan gözlerimi araladım. Kapkaranlık olan odada tek başımaydım. Üşümüyordum aksine terlemiştim. Neler yaşadığım gözlerimin önünden rüya gibi geçti. Silik denilemezdi ama net de değildi.

Yataktan çıktım. Simsiyah olan oda gecenin karanlığında daha da zifirileşmiş bir kuyu gibiydi. Odada bir dolap bir masa ve bir yatak vardı. Camın önünde de bir sallanan sandalye. Eşyaların hepsi tahtaydı. Yer tahtaydı. Duvarlar simsiyahtı. Oda sigara ve vanilya gibi kokuyordu. Tanıdık kokuyla başım döndü.

Elimi kapının koluna attım ve gıcırtı eşliğinde tahta kapı aralandı. Oda gibi koridorda siyahtı. Koridorun sonunda merdiven vardı. Oraya ilerledim. Boğazımda bir acı vardı ve bunu susuzluğa verdim. Merdivenleri teker teker indim. Karşıma bir oda çıktı. Odanın solunda koridor devam ediyordu. Salon olduğunu tahmin ettiğim yere çıkıyor olmalıydı. Önümde duran kapıyı araladım. Kırmızı ve gri olan duvarlar evde gördüğüm tek renkti. İçeri girdim. Büyük bir koltuk vardı. Siyah deri koltuğun yanında bir kitaplık ve onun önünde de çalışma masası vardı.  Solumda kalan duvarda üzerleri çizilmiş bir sürü insan resmi vardı. Gözlerim keskindir.

Onu gördüm. Soomin'in güzel yüzü gülüyordu. Üzerinde keskin bir kırmızı çizgi vardı. Gözlerim doldu ve duyduğum sesle arkamı döndüm. "Bu.. bu kadar insanı öldürdün mü?" Aniden gözbebekleri küçüldü. Korktum ve geri adım attım. "Beni de öldürecek ve resmimi bu duvara asacaksın değil mi?" Gözlerimi onun gözlerinden ayırmadım. Buğulu sesini duymayı bekledim.

Kırık Saat :SeBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin