"Olmuyor" dedi . Öylece kalakalmıştım,oysa ben her şeyin mükemmel gittiğini düşünüyordum. Aslında son zamanlarda bir şeylerin kötü gittiğinin farkındaydım az çok. Ama bunu beklememiştim. Bana eski sevgilisyle konuşurken daha mutlu olduğunu söylediğinde gözümdeki yaşlar yavaşça akıp hiçliğe karıştı. "Dolunay her zaman yanındayım , sana yardım edebilirim." dedim fakat o konuşmak bile istemedi. Ben şu ana kadar bir kere bile ayrılığı düşünmemişken o bir suredir düşündüğünü söyledi. Kalbim o an annemin dokunmaya kıyamadığı porselen tabaklarının ufacık bir çocuk tarafından paramparca edildiği andaki annem gibiydi. O hep herkesden gözü gibi sakınmıştı ama ne yaptığını bilmeyen aklı beş karıs havada bir çocuk onun gözlerinin önünde onu mahvetmişti. Annem gibiydim şuan, hem çaresiz hem yorgun... Artık bir şeylerin sonuna geldigimizin farkına vardım. Bitsin demedi ama dinlenmesi gerektiğini söyledi. Bundan sonra düzelicek hali de yok gibiydi zaten. Ben ilk defa ondan adımı bu kadar duyguzuca duymuştum"Ay öyle demedim." Evet öyle demedi ama kastettiği sey buydu. Artık onun için ben sıradan bir insandan farksızdım. Belki ilk aşkım değildi yinede onu gercekten derinden sevmiştim.Ben aşka inanmam aslında ama onun beni aşka inandırabileceğini düşünmüstüm. Kendimi bir tuvalet kağıdı gibi hissediyordum. Kullanılmış ve işi bitincede çöpe iki parmağının ucuyla sanki ilk başta bilee hic işe yaramamış gibi tutularak çöpe atılmış bir tuvaler kağıdı gibi. Hemen kalsik bir kız gibi en yakın arkadaşım Serra'ya bu durumdan bahsettim. Sadece o bilsin istedim bunu, çaresizligimi , yıpranmışlığımi sadece o bilsin istedim. Güvenebildiğim tek kiş oydu... Çok fazla kişi bilsin istemedim. Evet mecburen herkes ögrenicekti fakat bu uygun zaman değildi. Serra'ya olan biten her seyi anlattım. Onunla konuşmak beni gercekten rahatlatmıştı. Serra'yla telefondan konuşmaya bir süre daha devam ettikten sonra kapattık ve ben bir seyler karalamaya karar verdim. Uzun süredir yazmayı planladığım kitaba başlamak için iyi bir zaman olduğunu düşünerek yazmaya başladım. Zaten kitaba başlamıştım fakat sadece bir bölüm yazmıştım ve bu bölümü yazalı tam bir yıl olmuştu. Aslında hikayenin konusunu daha farklı bir şey olarak hikayeye başlamıştım. Ne yazık ki içinde bulunduğum ruh hali nedeniyle olaya biraz da kalp kırıklıklarım girdi. Aslında kitap yazmak hep hayalimdi. Hayalimde biraz daha hayattan şeyler olmasını istediğim için işin içine *Aşk* denilen şu saçma duyguyu katmak istemiyordum. Malesef bugün bu tarz duygularında hayatın bir parçası olduğunu ögrendim. Aşk değil aslında bunun adı yoğun sevgi. Kitabı yazmaya o kadar kendimi kaptırmıştım ki -ne kadar aşk kitabı olmadığınıda iddia etsem içinde bca sevgi barındırdığı kesindi- tam üç koca bölüm yazmıştım. Bu kitaba kimsenin aşk kitabı demesini istemiyordum çünku aşka inanmayan biri nasıl olurda bir aşk kitabı yazabilirdi. Bu kitaba "yoğun sevgi"kitabı demek daha doğru olacaktı. Biraz dinlenmek için bir sarkı açtım ve onunla birlikte göz yaslarımıda serbest bıraktım. Yatağıma girdim ve kızarmış gözlerimle ağlayarak uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Tutulması
Подростковая литератураAslında hep bir psikolojik gerilim kitabı yazmak istemiştim. Ama Ay gibi benimde içinde bulunduğum durum buna sebep oldu. Mutluyum. Kitabin ikincisi Ay'ın yazdıği kitap olacaktır :) Oy vermeyi unutmayin PAPATYALARİM🌼🌼🌼 -Her cumartesi yeni bölüm- ...