BÖLÜM 3

38 5 0
                                    

Okulun bahçesine girdiğinde çıkış zili çalmıştı. Çocuklar bahçeye hücum etmeye başlamışlardı bile. Binaya doğru yürümeye başladığı sırada Aras çıkmıştı kapıdan. Abisinin yanına geldi. Kardeşinin elini tutarken gözleri Sena'yı arıyordu. Bulamadı. Aras'ın ellerinden çekiştirmesiyle geldi kendine. Öğretmeni göremediğine göre gitmeliydi. Ne kadar kalıp onunla konuşmak istese de yapamazdı. Arabaya  doğru yürürlerken bi ses onları durdurdu:

-"Araas! Ödevini almayı unuttun."
Emir arkasını döndüğünde Sena öğretmen elindeki fotokopiyi onlara doğru sallıyordu.

Hay azını öpeyim dedi Emir içinden.
Dediği saçma cümleye güldü sonra. Sena ya doğru yürürken Sena da kendisine doğru geliyordu.

-"Şey... Bu Aras'ın ödevi de unutmuş... Mutlaka yapması lazım."
+"Ha.. Tabi ben alıyım ödevi."
-"Bi de kendisi yapsın, yardım etmeyin.."
Gülümsemişti. Emir de gülümsemişti.
+"Yok hocam ya, etmeyiz."
Gülümseyerek başını aşağı yukarı salladı öğretmen. Konuşmaları bitmiş ikisi de ayakta öylece duruyordu. Emir ona bakıyor, o ise yere. Ona sarılmayı hayal ediyordu, çocuk gibi eğlenmek istiyordu onunla, ona olan sevgisini belli etmek istiyordu; bilmesini istiyordu. Hâlâ öylece duruyorlardı. Emir hâlâ ona bakıp gülümsüyor, Sena hâlâ yere bakıp gülümsüyordu.

Aras'ın gelip elindeki fotokopiyi almasıyla düşüncelerinden sıyrıldı. Şimdi tüm dikkati -ikisinin de tüm dikkati- Aras'ta toplanmıştı. Emir'in dişlerinin arasından bir cümle döküldü:

+"Hay senin... eve gidince aç bırakıcam.."

-"Anlamadım?"
Emir önce kendini sonra cümlelerini toparlamaya çalıştı. Öksürerek başladı konuşmaya:

+"Şey.. Yok bir şey demedim, ben... Bence gidelim artık."
Aras'ı omzundan ittirmeye başladı.

+"iyi akşamlar hocam.."

-"size de iyi akşamlar." Bir şey anlamamıştı Sena. Omuz silkti sadece. Ve Emir ile Aras'ın gidişlerini izledi bir süre.

.......

Eve güç bela atmıştı kendini. Anahtarı bile zorla çevirerek açmıştı kapıyı. Bedeni yorgundu. Her gün çocuklarla koşturuyordu. Bu ona annesini kurtarmak için içki manyağı babasının peşinden koşturduğu günleri hatırlatmıştı. En azindan artık kurtaracak bir annesi, peşinden koşacak bir babası yoktu.

Beyni yorgundu. Artık eskiyi düşünmekten bıkmıştı. Annesini çok özlemişti. Her defasında özlemekten ve geri getirememekten bıkmıştı. Bu onda ağlama hissi uyandırıyordu. Düşünmek istemiyordu, o günü hatırlamak istemiyordu.

Kalbi yorgundu, acıyordu artık, sıkışıyordu. Keşke o gün okuldan erken gelip annesini ölümden kurtarabilseydi. Yine o an gözünün önüne gelmişti. Yerde kanlar içinde yatan annesinin baş ucunda ağlamaktan ve pişmanlıktan kızarmış bir çift mavi göz elinde bıçakla bekliyordu. Ve sürekli " Ben bunu istememiştim, böyle olmasını istememiştim. Yağmur'um aç gözlerini, beni bırakma. Ben hala seviyorum seni." bu cümleleri bağıra bağıra sayıklıyordu.

Ve kendisinin okuldan gelirken daha eve girmeden bu sözleri ve hemen arkasından ağlama sesini duyduğunda olduğu yere çakılıp kalışı ve o an içinden bir parçanın kopup gittiği hissi yine bedenini sarıyordu. Ve eve kendini atışı geldi gözünün önüne. Annesini o halde görüşü, gördüğü an babasının üstüne yürüdüğü, ağlayışı, bağırışı, kendini kaybedişi, babasının gözünün önünde kendini bıçaklayışı...
Bunu yapmadan önce söylediği son sözler "kızım ben seviyorum sizi. Çok seviyorum." Ve babasının hıçkırıklarının bir çığlıkla kesilmesi...Hepsi gözünün önünden geçiyordu.

KATİL Ölüme ÇağrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin