Duştan çıkıp saçlarımı kuruturken saç kurutma makinesinin sesi beni iyice çileden çıkarmıştı.Zaten o günden sonra sinirlerim fazlasıyla gergin ve hassastı.Üçok'a vermediğim eziyet kalmamıştı.bir şey söylüyor bağırıyorum bir şey yapıyor bağırıyorum.Fazlasıyla gergin olan sinirlerimi yatıştırmak için doktor bebeğe zararı olmayan ilaçlar vermişti ama Alparslan kesin dille ilaç almayacağımı söylemişti.Haklıydı da doktor ne kadar bebeğe zararı yok dese de ilaçtı illa bir zarar verirdi.Yengemden biliyorum hamileyken çok ilaç kullandığı için oğlunun başı bir az büyüktü.Tamam fazla büyüktü anormal görünmüyordu ama her kes çocuğa koca kafa derdi.Birde konuşması vardı.5 yaşına kadar anne babadan başka bir şey söyleyememişti çocuk.Yani kuzenim.Onun için Alparslan'a hak veriyordum ama sinirlerim fazla geriliyordu kendimi durduramıyor her seferin de Üçok'a patlıyordum.
"Abla şey meyve yemen gerek"Üçok'un çekindiğini gördükçe içim içimi yiyordu.Çocuğa çok kötü davranıyordum ama elimde değildi."Üçok gel konuşalım"Üçok elinde olan kocaman meyve tabağıyla gelip başımda dikildi."Otur şöyle"dediğim yere hemen oturup bana bakmaya başladı."Üçok be ben çok üzgünüm sinirlerim o yemekten beri fazla gergin ve ve etrafımda olan tek kişi sen olduğun için sana patlıyorum her defasında.Bak gerçekten de böyle biri değilim hormonlar ve o o yemekte yaşadığım şey be beni iyice gerdi.Özür dilerim Üçok.affet beni?"Üçok irice açılmış gözleriyle bana bakıyordu."Yo yok abla estağfurullah sen hamilesin normal.Özür dileme."Üçok'un ses tonuna daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım.Üçok öyle izbandut kılıklı biri değildi saftı.Sakindi zayıftı.Adamdı.Çok iyi bir kalbi vardı.Çocuk gibiydi bir az da.
"Abla ağlama ne olursun.bak beni de üzüyorsun"Hıçkırıklarım daha da artarken ağlamamı durduramıyordum.Sinirlerim boşalmıştı ve vicdan azabı çekiyordum."Ne oluyor"diye duyduğum Alparslan'ın sesiyle hıçkırıklarım mümkünmüş gibi daha fazla arttı.Ayağa kalkıp paytak adımlarla yanına gidip tam önünde durdum.orman yeşili gözlerine baktığımda"Su ne oldu?"daha fazla dayanamadım ve sarıldım Alparslan'a.Şu anda sevgiye ve şefkate ihtiyacım vardı.Tabi bu ikisi Alparslan da yoktu ama olsun.
Benim kollarım onun Üçok'un aksine kaslı bedenine sarılı dururken Alparslan bir elini belime yerleştirip diğeriyle saçımı okşamaya başladı.Tek elimle gömleğine tutundum.Sanki düşecekmiş gibi tutuşum'u daha da sıkılaştırdım."be ben köt kötü bi biri biriyim"dedim hıçkırarak."Hayır değilsin"sesi içimde olan bir şeylerin kıpırdamasını sağladı.Neydi bu?Ne vardı içimde?Karnımda bir şey kıpırdıyordu.Bebek değildi başka bir şeydi.Ben ilk defa bu duygunu hissediyordum.İlk defa güvende hissediyordum.
Kaç dakika orada öylece Alparslan'a sarılırken ağladım bilmiyordum.Sonunda rahatladığım da onun kolları arasından çıktım.Utançla başımı yere eğdim"Daha iyi misin?"başımı sallamakla yetindim."Su bak konuşmayı seven adam değilim biliyorsun onun için iyi dinle.Babam orada ne derse desin sen öyle birisi değilsin.Sen sadece benim oyunuma kurban gitmiş masum birisin.Sen asla kötü biri değilsin Su.Bunu unutma"diyerek bir kaç saniye gözlerimin içine bakıp çıktı oturma odasından.
~~
Pişirdiğim kekleri ve çayları alıp veranda ve ya bahçe ne olduğunu tam bilmediğim yere çıktım.Kekleri ve çayları masaya yerleştirip Üçok'u çağırdım."Üçok çocukları çağır gelip çay içsinler.Hem bende tanışmış olurum."Üçok kafasını sallayıp gitti.Çocuk dediğim korumalar ı kast ediyordum.Hepsi gelirse bir ordu olurdu tabi.Onun için evin tam yanin duran en güvendiği adamlar gelecekti.Diğerleriyle konuşamazdım.Çünkü güvenmiyordu.10 kişi geldiğinde gülümsedim."Gelin çocuklar.Ben Aslı"Hepsiyle tek tek tanıştım Hepsi yine Üçok'un aksine izbandut gibi adamlardı ama çok da iyi adamlardı.Koyu bir sohbete daldığımızda akşam ne zaman olmuştu anlamamıştım.
"Yenge biz gidelim,Nöbet değişecek bir saate"Başımı salladım.Ben ayağa kalktığımda on biri de aynı anda kalktı ayağa."Görüşürüz çocuklar"Hepsi bir ağızdan görüşürüz dediğinde gülümseyerek eve geçtim.
Üçok sıkıntıyla gelip yanıma oturdu."Abla sana söylemem gereken bir şey var"kaşlarımı çattım.Ne oldu der gibi baktım."Abla annen o İstanbul'da didik didik aratıyor seni.Emir vermiş annene takıntılı o adam.Seni gördükleri yerde ya kaçırsınlar ya da öldürsünler diye.Hatta şehir dışına bile bakmaya başlamışlar.Bu iş sandığımızdan daha da tehlikeli"Bir şey söylemeden Üçok'a baktım.Ne denirdi?Ne söylenirdi?Annem be annem kendi öz annem.
"Ben ona ne yaptım Üçok?Sevgilisine uyuşturucu veren oydu tecavüze uğrayan ben?Üçok Allah aşkına ben o gece neler yaşadım bilmiyor mu?ruhum öldü benim o gece.Ben şimdiki kadar sessiz biri değildim.Gevezeydim hiç susmazdım ancak gülerdim. Kahkahalar'ım mahalleni inletirdi.Ben hayat doluydum yaşam doluydum.Şimdi bana bak.yirmili yaşlarının başında anne oluyorum ve buna sevinemiyorum bile.Psikolojim nasıl bozulmuşsa olmayan şeylerin olduğunu sanıyorum.Üçok ben ölüyüm zaten annem daha ne istiyor?Nefesimi kesmek mi?Tek derdi nefesim mi?5-6 aydan sonra kessin.bebeğimi doğurayım ne istiyorsa yapsın.hayattan bir beklentim kalmadı ki zaten"
Üçok bir şey söylemeden dolu dolu olan gözleriyle baktı bana.Sonra yanıma gelip sıkı sıkı sarıldı.Akmaya yemin etmiş göz yaşlarım omzunu ıslatırken hıçkırıklarım bütün evi inletiyordu.
~~
Saate tekrar baktım.gecenin üçüydü.Ne yapa bilirdim ki?Elimde olan bir şey değildi.Derin bir nefes alıp kapını açıp odaya girdim.Odanın çoğu hissesini kaplayan yatağın üzerinde yatan Alparslan'a bakıp dudaklarımı ısırdım.Minik adımlarla yanına gidip yatağa tırmandım.Ellerimi yüzüne koyup"Alparslan,Uyan"diye fısıldadım.Uyanmadı."Alparslan uyansana"Göz kapakları titredi ve yavaş yavaş açıldı gözleri."Su? ne yapıyorsun burada?"Dudaklarımı ısırıp küçük suçlu çocuklar gibi başımı eğdim ve parmaklarımla oynamaya başladım."Ben şey istiyorum"Alparslan ney der gibi baktı bana."Ya canım Cennet Hurması çekti,Hiç sevmem aslında ama ne yapayım çekti işte"aniden gelen kahkaha sesiyle neye uğradığımı şaşırdım.Alparslan a baktığımda uykulu gözleri kısılmış inci gibi olan dişleri ortada gülüyordu.Kendisini dizginleyip hayla parlamakta olan gözlerini dikti bana."İki saattir evin içinde bur o yana bu bu yana bunun için mi gidiyorsun"başımı salladım yine.Duyuyormuş demek ki.Aniden ayağa kalkıp gözümün önünde soyunup siyah pantolon ve beyaz tişört giyinip homurdanarak odadan çıktı.Çıkmadan önce de"Bekle burada.Bu mevsim de en olmadık meyve'ni isteme potansiyeli sende olur anca"diye çıkışarak çıktı odadan.Şey galiba gelince bunun hesabını soracaktı ama ne yapa bilirdim ki?ben hamileydim
Yeni bölüm geldi umarım seversiniz.Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın
Burası korumalarla çay içtikleri yer
Bu da kahkaha atan bir adet Alparslan.
Üçok'u sevenler?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bebeğimin Babası-Şah Mat-
Romanceİnatçı,Sert,Acımasız,Gözü kara olan Alparslan her kesin korkulu rüyasıydı.İsmi bile yeterdi Alparslan'ın. Herkes önünde diz çöker korkuyla bakardı ona.Karaman soyadı'nı hakkıyla tanışmıştı Alparslan.Ancak küçük bir sorun vardı.Canından çok sevdiği b...