Miya & Alucard

534 32 16
                                    

- Adım Miya.
- Miya he... Çok güzel bir isim.
- Teşekkürler seninkide.
- Hala üşüyor musun?
Miya'nın yüzü kızardı. Cidden çok tatlı olmuştu.
- Yüzün mü kızardı Miya.
- Ha... Ha-yır.
- Evet
- Hayır dedim
- Ben de evet dedim
- Hayır dedim aptal
Miya'nın gözünden:
Bana sanki bakamıyavak dersiniz ama o daha sert bakar ya aynen o oluyonaşırı sert bakıyordu şuan. Ama içim kıpır kıpırdı işte ne yapıyım. Bana baya uzun bir süre baktı ve:
- Sen bana ne dedin bakayım.
Çok korkmuştum aşırı sert bir sesi vardı.
- Ş-ey ş-ey dedim
- Gel buraya
Beni gıdık lamaya başladı. Bunu beklemiyordum. Ama gülmekten ölecektim. Beni bıraktığında ikimizde aşırı terlemiş ve nefes nefese yan yana yatıyorduk. Konuşmayı o başlattı:
- Baya iyi savaşıyorsun. Ama gıdıklamak iblis öldürmüyor.
- Hiiii
- Ne oldu?
- Yayım nerde?
- Onu kılıcımın yanınana asmıştım.
Gidip yayımı aldım. Ve yayımı işaret ederek:
- İstersen atış talimi yapalım.
- Olur.
- Ama
Burnumu yaklaştırıp kokladım onu . Farklı bir kokusu vardı. Kan ve kar gibi ama daha çok:
- Çok terlemişiz ve kokuyoruz banyon var mı ve
Kıyafetlerime baktım ben böylemi onun yanına yatmıştım. Yine utandım. Ama belli etmeden devam ettim:
- Giyebileceğim bir şeyler var mı?
- Sen burda yıkan üst katta banyo var sağdan 2. Kapı ve karşısı benim odam kendine olan bir şey varsa giy.
Tam gidiyordum. Ama elimden tuttu. Önce yutkundu ama sonra karar vermiş gibi emin şekilde.
- Annemin savaş kıyafeti var onu giy çatı katında zaten görürsün bir tane dolap var orda.
- Tamam. Teşekkürler Alucard. Elimi bırakabilirsin.
Alucard onu duymamıştı. Sadece niye bunu söylediğini ve ona ne kadar yakışacağını düşünüyordu. Belki kendisi de babasının zırhını giymeliydi.
- Alucard elimi bıraksan.
Alucard hatasını fark etti ve elini bırakıp mutfağa doğru yola koyuldu.
###############################
10 yıl sonra.....
- Miya!
- Alucard!
Alucard Miya'ya sarıldı. Ve Miya'ya doğru gelen iki ok Alucard'ın sırtına saplandı. Miya:
- Alucard
Sesizce söylemişti.
- Alucardddddd!
Bunu bütün krallık duymuştu.
Estes arkasında bekliyordu.
Alucard kötü yaralanmıştı.
İyleşmesi çok zordu. Ama Miya'ya güç lazımdı:
- Miya onun kılıcını al ve hem yayın hem kılıcıyla savaş ben onu korurum. Onun için hepsini yenmelisin.
Miya cümlenin bitmesiyle Alucard'ı alnından öpüp kulağına fısıldadı:
- Geçmiş sonsuza kadar sürmez ama gelceği değiştirebiliriz Alucard.Seni seviyorum.
Ve Miya Alucard'ın kılıcını alır.
##################
Aurora 11 yıl sonra
Kolum iyileşmişti. Buzun gücünü tamamen kullanabilirdim ama bir sorun vardı. 11 yıl geçmişti krallıklar değişmişti. Bu Alucard'da değişti demekti. Onu çok özlemişti. Şimdi önüne çıkanı yenmeli ve oğlunu bulmalıydı.
##################
Kovulmuş elfler ve iblisler elf krallığını kuşatmıştı. Alucard en son buralarda görünmüştü onu bulmalıydım. Ama bu zor olucaktı yanımda ordum vardı ama Karina Balmond ve Alice'i yenmeliydi. İşi zordu ama imkansız değildi.
#################
Balmond kolaydı hemen pes etmiş. Yenilgiyi kabullenmiş ve esir alınmıştı.
Sıra Karina'daydı.
Hızlı şekilde ilerliyordu Aurora ta ki Karina üstüne atlayana kadar. Ama Karina'nın bilmediği bir şey vardı. O Kuzeyin Kraliçesiydi. Aurora bağırdı:
- Freeze
##############
Hafif sıyrıklarla kurtulmuştu. Şimdi eski dostu Alice'i yenmeliydi. Eski dostuydu çünkü asla vanpir olup karanlık tarafta yer almak istememişti.
Ama bir gün kontrolden çıktı ve yerin 1000 kat altına sürüldü. Şimdi tekrar geldi ve intikam istiyordu. Ve tam arkasında duruyordu Alice'in. Aurora:
- Alice
- Hı...
- Alice benim Aurora
- Aurora
- Alice sen bu değilsin. Sen hiç vampir olmadın.
- Peki beni vampir olmadığım için mi sürgün ettiniz.
- Hayır. Biz seni kendimizden koruduk. Biz sana düşman değildik. Ama diğer herkes seni öldürmek istiyordu.
- Yalancısın hepiniz.
- Alice... Senle savaşmayacağım.
- O zaman kolay olacak desene.
Alice yerden bir ok ve yay aldı. Nişanladı ama atmadı. Bunu yapamazdı en başında onu bu hayattan o kurtarmıştı. Ama yayın ipini çekti ve oku bıraktı.
################
Ok doğruca Aurora'nın arkasındaki orgun kagasına saplandı. Ve:
- Aurora hafi şunu bitirelim.
- Evet Alice evet.
###############
Bunlar olurken Alucard ölmek üzereydi. Miya Baş ucuna diz çökmüştü. Kıyafetlerinde hep kan vardı. Ama o sadece Alucard'a bakıyordu. Ondan kan akıyordu.
Kapı sertçe açıldı ve Alice içeri girdi.
Miya oku çektiği gibi attı ama ok havada dondu ve parçalandı bunu ancak:
- Merhaba Ay Elf Kral Estes
- Sanada merhaba Kuzeyin Kraliçesi Auora
O Aurora mıydı madem yaşıyodu neden oğlunu yalnız bırakmıştı. Miya hızla Aurora'nın boğazına yapışıp kaldırdı:
-Bunca sene nerdeydin!
Dedi sertçe ve devam etti ama sesi kısık çıktı.
- O ölüyor.
Auorra yeni görmüştü.
Bu oğluydu.Alucard ama yaralıydı.
- Bırak beni onu iyleş...
Miya bıraktı çünkü gücü kalmamıştı. Yere yığıldı. Aurora Alucard'a bakmadan önce son kez elfe baktı. Elf onun zırhını giymişti ve bunu sadece Alucard verebilirdi ona. Yoksa
################
Miya'nın başı ağrıyordu.
Kalkmaya çalıştı ama bir el onu tuttu.
Gözleri hala bulanıktı. Ama sesi tanıdı:
- Miya yavaş ol.
Gözleri düzeldi. Bu Alucard'dı göğsünde bandajlar vardı.
- Alucard ann..
- Biliyorum. Annem yaşıyor. Sen bir buçuk gündür burda yatıyorsun ve o saat başı benim yanıma gelip geçen 11 yılı anlattı. O iyi biri Miya ona güven.
- Ama o seni 11 yıl boyunca ziyaret etmedi. Bırak etmeyi yaşadığını söylemedi.
- Babam bir savaşta öldü. Anneminde kolu kopmuş ve inzivaya çekilmiş büyüsünü güçlendirdi ve kolunu tamir etti ve babamı şereflendirdi.
Alucard haklıydı sanırım.
- Alucard.
- Efendim Miya.
- Seni seviyorum.
- Bende seni Miya. Bende seni seviyorum.
- Senden bir şey isteyeceğim.
- Evet
- Üşüyorum.
- En çok bu huyunu seviyorum böylece hep yanındayım.
- Bende
Miya bir şeyi yeni fark ediyordu. Üstünde Alucard'ın hediye ettiği gecelik vardı. Peki kim değiştirmişti.
- Beni kim giydirdi böyle?
- Ben bir sakıncası mı var?
Miya yine utandı:
- Alucard yapma şöyle.
Aslında utanmamam gerekiyordu ama böyleydim işte ne yapayım.
- Çok utanma bakmadım ama belki biraz bakmışımdır.
- Alucard sus
- Nede..
Miya onun dudaklarına yapışmıştı ve ellerinide ensesine attı. Alucard'ın tepkisi geç kalmadı. Ayrıldıklarında nefes nefeseydiler. Alucard:
- Her susmadığımda bu olucakse hep konuşurum.
- Alucard yetmedi mi?
- Hayır yetmedi.
Bu sefer Alucard öptü ilk yavaş yavaş öpüştüler bu sefer nefes nefese kalmadılar. Alucard:
- Miya uyuyalım yoksa duramayacağım.
Miya hınzırca kıkırdar.
###################
Alucard'ın sıcak teni beni ısıtıyordu.
Ama neden kendimi yüksekte hissediyordum. Gözlerimi açtım etrafa baktım beni üstüne çıkarmıştı ve göğsüne bastırıyordu. Bu adamı çok seviyordum:
- Alucum kalkar mısın?
- Hayır şuan kokunu içime çekmekle meşgulüm.
- Niye beni utandırıyorsun?
- Bembeyaz tenine pembe çok yakışıyor yeterli değil mi? Bence yeterli bir sebep biraz daha uyuyalım ben yorgunum.
- Tamam aşkım
- Sen ne dedin?
- Ne dedim?
- Az önce dedin ya
- Tamam dedim
- Ondan sonra bir şey dedin?
- Bir şey demedim ne dedim ki?( sırıtır)
- Aşkım dedin.
- Aaaa Alucum bence sen çok yorgunsun.
- Miya, Miya, Miyaaaaaa...
- Uyuyalım Alucum hadi.
#####################
Alu uyumamıştı. Miya'yı izliyordu. Bu kız ona ne yapmıştı böyle bilmiyordu. Ama bildiği bir şey vardı o da bu kıza aşıktı. Mutfağa gitti. Miya et yemeyi hiç sevmezdi. Ben biraz yedirtmiş olabilirim orası ayrı konu. Neyse şimdi krep nasıl olur. Yanına salata biraz portakal suyu Miya'nın karşı koyamadığı 2. Şey birinci ben oluyorum. Dometes, salatalık , marul ve soğan incecik kesip salatayı hazırladım. Şimdi krepdeydi sıra. İyiki dünden akıl etmiştim çünkü Miya benim kreplerime bayılırdı. Kreplerde hazırdı sıra portakal suyundaydı. Bardakları çıkarıp koyuyordum ki iki kol belime sarıldı. Kokusu yine burnuma doluyordu. Sarhoş olmuştum resmen. Ellerini belimden ayırmıyordu. Her şeyi masaya yerleştirmiştim şimdi sıra Miya'daydı ki bu kolaydı. Tabaklardan bile hafifti benim savaşçım. Ellerini belimden çektim ve sandalyeye oturdum. Kucağımada onu oturttum. İşte böyle harika. Miya her zamanki gibi gözlerini kapamıştı. Benim açmamı bekliyordu ama bu sefer farklıydı. Yavaşça dudağını yaklaştım. Ağzı hafif açılmıştı. Yavaşça öptüm. Geri çekildiğimde Miya masmavi gözleriyle bana bakıyordu. Bence zamanı gelmişti:
- Miya benimle ev...
- Merhaba çocuklar
- Anne

Ay Işığında(Bitti) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin