Jungkook, direksiyonu sıkmaktan beyazlaşan parmak boğumlarını umursamadan biraz daha sıktı. Jimin’e çok fazla sinirlenmişti. Çocukça hareketleri onu çileden çıkarıyordu ve artık buna bir dur demek istiyordu. Şu an gece olmasını umursamadan büyüğünün evine son süratle gidiyordu. Ve biraz sonra sinirine yenik düşeceğinin de farkındaydı. Dakikalar sonra aracı seri bir şekilde tekerleklerden ses çılararak park etti ve araçtan çıkıp evin kapısına ilerledi. Zile ard arda basmaya başlayınca Jimin oturduğu koltuktan hızla kalktı ve kapıya gitti. İçinde çok büyük bir huzursuzluk vardı ve kendine engel olmaya çalışıyordu. Sinirliydi ayrıca. Biliyordu sinirli olmaya hakkı yoktu. Ama hislerine de engel olamıyordu. O lanet olası partiye gitmemeyi ve küçüğünü başkasıyla öpüşürken görmemeyi dilerdi.
‘Park Jimin şu siktiğimin kapısını hemen aç aksi takdirde inan bana kırılması umurumda olmaz.’ Jungkook gür sesiyle konuştuğunda Jimin hafifçe yerinde sıçradı. Jungkook’un sinirli anlarından hep korkardı.
Bir şey söylemeden kapıyı yavaşça araladı ve Jungkook anında kalıplı vücudunu içeriye sokup ardından sertçe kapadı kapıyı. Jimin bir kaç adım gerilediğinde Jungkook’ta onunla beraber adımladı. ‘Derdin ne?’
Uzun boylu olan gözlerini kısarak konuştuğunda Jimin kafasını dikleştirip konuştu. ‘Sana gelme demiştim.’‘Derdin ne Jimin!?’
Jungkook dayanamayıp bağırdığında Jimin’in gözleri istemdışı dolmaya başlamıştı. Küçüğü kendisine ilk kez bu şekilde bağırıyordu ve açıkçası kalbini kırmıştı.
‘Bir süredir dengesiz hareketlerin beni deli ediyor. Çok tuhafsın Jimin. Bir yakınsın bir uzaksın. Şimdide saçma sapan bir nedenden dolayı bana cephe alıyorsun. Söyle o sikik partide ne yaptım ben ha!?’Jimin dolan gözlerini saklama gereği duymadan dümdüz karşısındaki gözlere bakıyordu. Bir şeyleri itiraf etmesine az kalmıştı. Dayanamıyordu artık. Ama korkuyordu.
Jungkook ellerini yumruk haline getirip bir adım daha attı Jimin’e. Sakinleşmeye çalışıyordu ama başarısız oluyordu.
‘Sorun ne söyle.’ Derin bir nefes alıp konuşmasına devam etti Junkook. ‘Sorun her ne sikim ise söyle.’
Jimin’in dudaklarından o an bir hıçkırık koptu. ‘Ben..’
‘Ben seni seviyorum Jeon Jungkook tamam mı oldu mu?! Bütün problem bu! Benim sana arkadaşça olmayan duygularım tamamen problem. Sana hissettiklerim o kadar fazla ve o kadar yoğun ki artık kaldıramıyorum bunu!’
Jimin ellerini dudaklarına götürüp ağlamasını batırmaya çalışırken yeniden konuştu. ‘O aptal partide bir kızı öpüyordun Jungkook ve bunun canımı ne kadar yaktığından haberin yoktu!’Jimin en sonunda yere çöküp ağlamasına devam ederken her şeyi mahvettiğini anladı. Sonunda itiraf etmişti küçüğüne ama işleri batırmıştı da.
Jeon Jungkook o an duyduklarına inanamaz bir şekilde karşısında ağlayan minik bedenden gözlerini çekemedi bir süre. Ardından dudakları bir şeyler söylemek için aralanmış fakat söyleyecek bir şey bulamayınca geri kapanmıştı. Şuan ne hissedeceğine dair hiçbir fikri yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Things -jikook-
Short Story-Jikook Texting- İki kişi arasında olan kakaotalk roleplay konuşmalarıdır. -Ryusu