Hata-1

3 0 0
                                    

Otobüsün durmasıyla oluşan sesle gözlerini açtı genç kız. İki dakika öncede muavinin anonsunu duymuştu ama rüya görüyorum diyerek önemsememişti. Anlaşılan yaşadığı her şey gibi bu da rüya değildi. Derince iç çekti ve otobüsün rahatsız koltuğundan kalktı. Ayaklarının önüne bıraktığı sırt çantasını ve siyah deri ceketini alarak otobüsten indi. Garajdan valizini de alarak sinirle peşinde sürüklemeye başladı.

Başını kaldırıp hangi otogarda olduğuna baktı. Konya otogarı...! Ne işi vardı ki burada? Hiç bilmediği şehre ne demeye gelmişti? Düşündüklerine daha çok sinirlenerek daha bir hırsla çekiştirdi valizini. Ne için geldiği, kimden kaçtığı ortadaydı zaten. Kaçamadığı kendi duygularıydı. Onları ne yapacaktı peki?

Anayola çıkınca bir taksi çevirdi. Şu aralar herkese her şeye sinir olan genç kız duran taksici adama valizini verdi. Adam bagajı yerleştirirken oda arka koltuğa geçti ve içindeki sinir harbiyle kapıyı aynı hırsla kapattı. Fazla sert olmuş olacak ki şoför koltuğuna oturan adam ona ters ters baktı.

Umursamayıp gideceği adresi söyledi ve başını camdan dışarı çevirdi. Henüz saat akşamın sekiziydi ama geçtiği yollarda gördüğü kadarıyla çoğu dükkan kapatmıştı. Memnuniyetsizce yüzünü buruşturdu. Mevlana şehri Konya! Niye gelmişti buraya imana gelip Allah'ından af dilemeye mi? Saçmalık diye düşündü. Özellikle deniz olmayan ama büyük bir şehir olsun istemişti, o yüzden burayı seçmişti. Bir hafta önce iş başvurusu yapmak için geldiğinde aynı gün dönmüş, hiçbir yer görmemişti ama şimdi gördüğü kadarıyla burada yoldan çıkmak için fırsatı olmayacaktı.

Düşüncelerinde yanıldığını işlek bir caddeden geçerken anladı. Işıl ışıl olan bir caddeydi ve her türü bar kafe mevcut gibi görünüyordu. Bu defa acı bir memnuniyetle dudaklarını kıvırdı. Şimdi de aklına 'Böyle olsa ne olur? Sanki yoldan çıkabilirmiş gibi... İstese de yapamayacağını kendine de ispatlamışken üstelik! Hala neyin direnciydi bu anlayamıyordu kendini bir türlü.

Araba durunca geldiklerini anladı ve adama tutardan biraz daha fazla vererek az önceki kaba davranışını unutturmaya çalıştı. Adam bagajdan valizini çıkarırken kendi de çantasını toplayıp arabadan indi. Bu defa biraz daha sakin kapattı kapıyı, adamın bıraktığı valizi eline aldı. Önünde durduğu apartmana baktı. 5 katlı bir apartmandı ve kendi ikinci katta kalacaktı. Bakışlarını kulpundan tuttuğu valizine çevirdi bu defa, acı acı gülümsedi. O asla tek valizle yetinebilecek biri olmamıştı şimdiye kadar. Hayatını kökünden değiştirmeye çalışıyordu ve elinde sadece tek valizi vardı.

Bundan 5 ay önce olsa ve hayatını değiştirmek için karar alıp başka bir şehre gelse elinde en az üç valiz olurdu. Ama şimdi koca tek bir bavul. Üstelik tam dolu bile değildi. Üstelik kimsesiz gibi hissediyordu kendini. Artık gerçekten kimsesizdi... Annesi babası o küçükken teröristlerin saldırısında ölmüşlerdi. Onu anneannesi büyütmüştü. Oda yalnız bir kadındı üstelik ama kendi kızı gibi büyütmüştü onu. 7 ay önce oda ölmüş bu hayatta kimsesiz kalmıştı. Akrabalarıyla görüşüyordu elbette ama kimsenin yanına sığamayacak kadar büyümüştü. Bir de sevdiği adam vardı. Annesi öldükten sonra bile kendisini bu kadar kimsesiz hissetmemişti.

Çünkü o zaman yanında destek aldığı adam vardı. Amcalarının o sığ görüşlerine rağmen kafasının dikine giden bir kızdı o. Cenazede de sevdiği adam vardı yanında. Amcalarının yengelerinin kınayan bakışlarını umursamadan ona sarılıp ağladığı için pişman değildi. Ama bir gün oda kendini bırakıp gittiğinde o zaman asıl kimsesiz olduğunu, kimsesiz kaldığını hissetmişti.

Anneannesi öldükten sonraki 2 ay tuhaf bir boşlukta geçmişti ama 2 ay sonunda sevdiği adam onu bırakınca asıl boşluğu görmüştü. Konya'ya gelme kararını almak onun için zor olmuştu ama o şehirde kalıp anılarla boğuşmaktansa buraya gelmeyi daha mantıklı bulmuştu. Burada anısı yoktu. Üstelik deniz de görmek istemiyordu artık. Oysa 'Deniz görmeden olmaz, o iyot kokusunu solumadan asla!' diyenlerdendi.

HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin