İşine ve etrafa iyice alışan Ekim, kendini bir nebze de olsa huzurlu hissederek sabah erkenden uyanmış yeni evinde atıştırmalık bir şeyler hazırlıyordu. Yeni bir iş günüydü, son zamanlarda yaşadığı şeyleri daha az düşünür hale gelmişti. Bir ay o kadar hızlı geçmişti ki... Aykut'un olmadığı bir hayat hiç düşünmemiş merak etmemişti ama onu bu hayata mecbur bırakmışlardı.
En başta da sevdiği adam... Onu affedememişti, affetmek için yeterli zamanı olmamıştı belki de... Onu affettiği gün hayatına yeni birini alabilir hale gelecekti. Yeniden sevebilecek, yeniden birine kendini adayabilecekti. Ama bunu istiyor muydu? Tekrar bir erkeğe bağlanmak, yeniden sevmek istiyor muydu? Şuan cevabı 'Hayır!' olan bu soruyu o zaman kendine yeniden sormaya karar vererek çıkardığı kahvaltılıkları geri dolaba yerleştirdi.
Akif'le beraber hastane bahçesinde yedikleri poğaça ona şuan daha iyi bir fikir gibi geliyordu. Çok iyi bir adamdı Akif. Aykut'u sevmemiş olsa, onunla birlikte olmayı çok isterdi, kendi soğukluğuna karşı Akif hayat doluydu. Bir daha hiç gülemeyeceğim diye düşünen kadını bile güldürmüş, bu bilmediği şehirde çok yardımı olmuştu. Ev bulmasında yaklaşık üç haftadır gittiği spor salonunda, alışverişte... Nerdeyse her şeyine yardımcı olmuştu. İyi bir dost kazandığı için mutluydu. Biraz ukala, biraz burnu havada bir dost...
Aklına geride bıraktığı dostları geldi. Onlara haksızlık yapmıştı çünkü en zor zamanında yanında olmalarına izin vermemişti. Bunu tek başına atlatması gerekiyordu, hala atlatmış sayılmazdı ama en azından onlarla konuşabilecek kıvama geldiğini düşünüyordu.
Evden çıkıp bir sokak ötede olan hastaneye yürürken ilk olarak Akif'i aradı. Onun yolda olduğunu öğrenince yol üzerindeki pastaneden poğaçaları aldı. Hastaneye doğru tekrar yola koyulduğunda elinde olan telefondan artık Esin'i ve Deniz'i aramaya karar verdi. En çok hangisi kızar diye düşünürken bundan kaçamağını bilerek Esin'in numarasını tuşladı. İkinci çalışta açılan telefonda gülümsedi Ekim.
"Ekim! Allah aşkına nerelerdesin sen? Burayı terk edip gidiyorsun, bir haber verme gereği bile duymuyorsun. Kızım aklım çıktı! Neredeysen hemen söylüyorsun! Deniz'i de alıp en kısa zamanda yanına geliyoruz. Senin yüzünden düğünümü erteledim ben Ekim!"
"Özür dilerim..." diyebildi sadece Ekim. Gözlerine yaşlar dolmuştu ama o akıtmamak için çok çaba harcıyordu. Kardeşim dediği kızın sesini duymak sanki her şeyi baştan yüzüne çarpmıştı. Üstelik onun düğününü ertelediğini duymak ayrı bir yumru olarak oturtmuştu boğazına.
"Dileme Ekim, özür filan dileme! Sadece neredesin onu söyle, yalvarırım. Bak annem ve babamda çok merak etti seni. Allah'ım! Aklım çıktı sana bir şey oldu diye, kendine bir şey..."
Onun tamamlayamadığı cümleyi Ekim tamamladı. "Kendime bir şey yaptım diye..."
"Özür dilerim Esin gerçekten ama ben iyiyim, merak etme her şeyi tekrar yoluna koymaya çalışıyorum. Son bir aydır Konya'dayım. Yeni ev bulup, işe girdim. Düğünün için çok üzgünüm, umarım Mehmet'le bozuşmamışsınızdır..."
Derin bir nefes aldı Esin, kendine sakinleştirmeye çok ihtiyaç duyuyordu şuan. Kardeşine bu kadar acı veren o adamdan nefret ediyordu, hele daha ayrılmalarının üzerine kısa bir zaman geçmesine rağmen o adamın nikah masasını oturduğunu bilmek Esin'i çileden çıkartıyordu. Tek tesellisi kardeşinin iyi olmasıydı. 6 ay boyunca evine her gidişlerinde açılmayan kapılar, iyi olduğunu bildiren kısa mesajlar, Aykut evlendikten sonra ise bunların tamamen kesilmesi ve Ekim'in ortadan kaybolması... Aklı çıkmıştı onun ve Deniz'in!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hata
Teen FictionBu hikayede hiçbir şey göründüğü gibi değil. Her seven sevdiğine kavuşamaz, her zoraki evliliğin sonu aşkla bitmez ve bazen yaptığın oyunlar, seni sevmesini istediğin adam için ellerinle ördüğün kader ayaklarına dolanır...