1.BÖLÜM

1.1K 42 41
                                    


Multimedya da Zühre var.

İNSTAGRAM;
- fadenur.umudum
- umudum.ruybatailesi
YOUTUBE TANITIM VİDEOSU; Fadenur umudum

Merhaba sevgili okuyucularım.
İlk bölümle karşınızdayım umarım beğenirsiniz. Bu yolculuğumuzda bolca yorum yapıp yıldızları parlatmayı unutmayalım lütfen. Bu kitap benim için yeni bir deneyim ilk kez ilahi bakış açısı ile yazıyorum umarım beğenirsiniz, bu konu hakkında ki düşüncelerinizi merak ediyorum. Eğer benimle beraber bu yolculuğa çıkmaya hazırsanız bu satıra yorum olarak, bismillahirrahmanirrahim yazarak okumaya başlarsanız sevinirim.

Kalbinize dokunması dileğiyle iyi okumalar.

Unutamayacaksın.
Unutmaya çalışma başaramayacaksın. Başkası unutturur sanma, onu unutturanı da unutamayacaksın. 
                    Cemal Süreyya. 

Kulaklarda bir kadının feryatları uğulduyor. Kalbinde oluşan karanlık yarayı bastırmaya çalışırken daha çok kanattığının farkına varamıyor. Acı öyle derin ki benliğini unutturuyor. Aklında birçok görüntü canlanarak, genç kızın beynine her bir detayı kazıyor. Hayat en büyük olaylara elçiydi. Bir insanın yaşarken ölmüş halini seriyordu gözler önüne. Ellerini kendine doğru çekmiş olduğu bacaklarına sararak, kafasını dizlerine yaslamış öne ve arkaya doğru sallanıyordu. Dudaklarında tek bir kelime, yakarış vardı. İnsan beyni yaşadıklarını unutur mu? Yaşanmış olan kötü olayların üstüne sünger çekilmez mi? Tüm her şeyi unutmamak bazen insanı öldürür ama çoğunlukla azap verir. Genç kız hayatı tozpembe görüyorken karanlığın baskın olduğuna şahit oldu. Hayatta her insan için bir zelzele yer alıyordu. Er ya da geç gerçekleşen. En acı vereni şahit olmaktı. Kulaklarında yankılanan sesler bedenine zarar vermese de ruhunu kırbaç altına yatırdı. Hayatı sevmemesi gerektiğini anladı. O an defalarca öldü ama defnedilmedi. Ve dünya bir ilke tanık oldu. Ruhun bedenden ayrılmadan da ölümün gerçekleştiğine. Gıcırdayan kapı sesi ile genç kızın dudaklarından kelimeler firar etti.

"Emre!"

Gözlerinden akan yaşlara defalarca zikrettiği isimde karıştı. Hissetmek istedi genç kız sevdiğini. Elini tutsun, uzun uzun öpsün ve sıkıca sarmalasın istedi. Genç kız içinden bir umut dileklerini sıralarken bedenine sevdiğinin elleri yerine ince kollar sarıldı. Genç kız korkuyla yerinden sıçrarken tekrar etti sevdiğinin adını.

"Emre!"

Adını her söylediğinde büyük bir beklenti oluşuyordu kalbinde. Belki diyordu içinden bir ses. Belki tüm bu yaşananlar bir kâbustur. Kalbindeki
acı bir bebeğin annesine bahşettiği tekme misali savruldu. Bedenine sarılan kolların sahibi acının eseri ile yutkundu. Genç kızın saçlarının arasına bir öpücük bırakarak konuştu. "Ah be Zühre" söylediği bir kaç kelimeden sonra susarak bir kaç dakika düşündü. Ne kadar tekrar etmek istemese de kardeşine ilk gün dediği sözü hatırlatmak istercesine söylendi. "Ben sana demedim mi askere gönül verilmez? Asker bu ölümden korkmaz. Senide yakar, kendini de." Zühre ablasının yakınarak söyledikleri ile geçmişe seyahat etmeye başladı. Her bir detayı tekrardan yaşamak için.

ZÜHREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin