10 yıl önce (Umay'ın annesinin ağzından)
Kasaya parayı ödedikten sonra poşetlerimi yüklenip marketten dışarıya çıktım.Bugün 7 yaşında ki kızım Umay'ın doğum günüydü.Akşam ki partiye tüm aile eşlik edecekti.Büyük ihtimalle Mert evdeydi çünkü bana yardım etmek için söz vermişti.Yaklaşık 10 dakika boyunca yürüdüm ve sonunda eve varmıştım.Elimde ki yüklere rağmen kapıyı açmayı başarmıştım.Poşetleri mutfağa koyup banyoya yöneldim.Ellerimi yıkadım.Üstümü değiştirmek amacıyla ahşap merdivenlerden yukarı çıktım.Kapının kolunu indirmemle,gördüğüm manzara karşında donup kaldım.Yatakta sadece Mert yoktu,yanında sarı saçlı,kırmızı dudaklı,zayıf ve yarı çıplak bir kadın duruyordu.Mert üstüme doğru gelip beni sarstı ve "Azra her şeyi anlatacağım dinle beni!" dedi,sesi hâla kulaklarımda çınlarken erkekliğine tekme atıp yatakta ki kadına doğru yöneldim.Saçma bir yüz ifadesiyle olanları izliyordu.Sarı kaynak saçlarını kavrayıp ayağa kaldırdım,yerde ki kıyafetlerini kolunun altına sıkıştırıp odadan çıkarttım.Her bir merdiven basamağından inerken daha çok asılıyordum saçlarına.O ciyak ciyak bağırıp ağlarken,ben gözyaşlarımı her şeyden uzak tutuyordum.Hayır bu saçmalık için ağlayamam..Aşağıya indiğimde kadını kapının önüne atıp,suratına kapıyı çarptım.Derin bir nefes alıp merdivenlerden tekrar yukarı çıktım.Mert olduğu yer de duruyor ve sadece beni izliyordu.Giysi dolabının üstünde ki bavulu yatağın üstüne fırlattım.Bir kaç parça giysiyi içine sıkıştırırken Mert'in sesi kulaklarımı doldurdu "Gidiyor musun?" bu ne kadar aptalca bir soruydu böyle!Ona doğru dönüp "Sana tek bir lafım var.Hadi yattın tamam,bari kızının doğum günün de yapmasaydın be!"bavulumun fermuarını çekip "Bir şeyi unuttum." diyerek yüzüne tükürdüm.O elinin tersiyle yüzünü silerken ben de odadan çıkmıştım...Boş sokaklar da sadece ilerliyordum.Artık dolmuştum,dayanamayıp kendimi kaldırıma bıraktım.Artık göz yaşlarım akıyordu,onları tutamıyordum..Bir daha asla oraya dönmeyeceğim,o adamdan gelen hiçbir şey istemiyorum...Çocuklarım beni affetmeyecek olsa bile,ben de o adamı affetmeyeceğim.Artık sadece kendim içinim...Günümüz (Umay'ın ağzından)
Bu aptal alarm her sabah kafamın için de çığırıyordu.Yataktan ayaklarımı sarkıttım,komodinin üstünden telefonumu alıp saate baktım;07.34.Ayağa kalkıp berjerimin üstünde ki siyah sabahlığı giyindim.Kapıyı açtım,koridorun sonunda ki banyoya doğru yürümeye başladım.Yerde uzanan beyaz tüylü halı ayaklarımı gıdıklıyordu.Banyodan birisi çıktı,bu abimdi.Koridorun lambasını açtı.
"Kapa şu ışığı be!Gözüm yanıyor!"
"Sana da günaydın tembel kuş."
"Ya kapa şunu!"
"Sus be bağırma sabah sabah!"
"Bana bağırma diyorsun da kendin bağırıyorsun!" diye cırladım.Sabah sabah her ne kadar uykulu olsam da bunu yapmaya enerjim yetiyor.
"Ben bağırmıyorum,konuşuyorum."
"Vay çok zekisiniz yine sabah sabah Yankı Bey."
"Her zaman ki hâlim Umay Hanım.Hadi çok konuşma da hazırlan!"
Gözümü belertip banyoya girdim,sıcak suyu açtım ve beklemeye başladım.Su ısındığında önce ayaklarımı sonra da tüm bedenimi suya teslim ettim...
Yine kıyafet seçme merasimlerinden birini yaşıyorum...Dolabımdan bulduğum kot şortu ve düz beyaz t-shirt'ümü giyindim.Askılığım da duran siyah bol hırkayı da omuzlarıma koydum.Aynanın karşısına geçtim.Aklıma bugün yine yürüyen fondoten sürüsü göreceğim geldi.Yüzümü buruşturdum,fazla abartıdan her zaman nefret etmişimdir.Hafif bir rimel,lipbalm ve eyeliner sürüp;saçlarımı elimle şekillendirdim.Kapımın yanında ki çantamı ve telefonumu alıp odadan çıktım...Aşağıya inerken abim söyleniyordu
"Hadi be kızım sanarsın düğüne gidiyoruz!"
"Geldim işte sızlanmasana."
"Çok konuşma da yürü." dediklerine omuz silkip siyah spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.
"Ben tek gideceğim haberin olsun."
"O nereden çıktı Umay Hanım?Beraber gidiyoruz."
"Abi ben çocuk muyum?Mafyalar mı kaçıracak?"
"Ne alaka kızım,geliyorsun işte."
"İyi madem çok ısrar ettin,öyle olsun." beyaz yüksek arabaya bindim...
Okula vardığımız da düşündüğüm gibi tonlarca yürüyen fondoten vardı.Yüzümü buruşturdum.
"N'oldu yine buruşturdun yüzünü?Bir kere de gül huysuz seni!" yüzüme yalandan bir gülümseme koyup,abime yöneldim,
"Emredersin abicim,bak ne de mutluyum!" yanaklarımı sıkarak,
"Oy oy bu huysuz gülmesini de bilirmiş!" ellerini ittirip ciddi bir ifade takındım,
"Yeter uzatma,suyunu çıkartıyorsun." dedim ve sınıfa doğru yürümeye başladım...
Çantamı sıraya koyacağım sırada kızlardan biri çantasını benden önce davranarak koyacağım yere yerleştirdi.
"Orası dolu tatlım."
"Niye tatlım?Çantana da mı öğrencilik belgesi aldın?"
"Oranın sahibi var." dedi yapmacık gülümsemesiyle.
"Bundan sonra yok." dedim ve çantayı yere attım.O sıra da içeri iki kızın kahkahalarıyla girmesiyle onlara döndüm.
"Hoşgeldin buzlar kraliçesi!" dedi ikisi aynı anda.Bunlar benim eski okulumda ki lakabımı nereden biliyor?Ben bunları düşünürken kızıl saçlı olan,
"Şimdi tatlım kendine başka bir yer bul ve oraya otur." dedi dibime girerek.Ben de ona doğru yaklaştım,
"Bulmuyorum canım ne yapacaksın?Anlatsana biraz." gözlerini devirip,
"Bak tatlım ben seninle saç baş kavga etmem." biraz daha ona yaklaşarak,
"Ama ben sana fena kuruluyorum tatlım." ellerimi o boyalı kızıl saçlarına geçirdim.Cırtlak sesiyle,
"Ya kızım bırak be!Fena yaparım seni!" diye bağırmaya başladı.Tam elimden kurtulduğu sırada içeriye hoca ve müdür girdi,
"Ne yapıyorsunuz siz!Umay Demir,hemen odama!" harika bir de müdür azarı çekeceğiz.Elimde ki saçları kızın önüne doğru silkeleyip gülümsedim...
Ben müdüre yetişene kadar çoktan odasına girmiş,kapıyı kapatmıştı.Kapıyı tıklatıp "gel" demesini beklemeden içeriye girdim.
"Evet dinliyorum sizi."
"Sabah sabah bu kavga nedir Umay?Öğrenciler haber vermese duymayacağız!Neden kavga yaratıp duruyorsun?" dedi azarlayıcı bir ses tonuyla,-içten bir kahkaha atarak-
"Hahahah!Ben mi olay yaratıyorum?" sözümün devamını getirmeme izin vermeden,
"Şu burnunda ki ayıboğan şeyini de çıkart!Kendine bir çeki düzen ver artık!"
"Bir,bunun adı ayıboğan değil septum.İki,yürüyen fondotenleri görmediniz ki bana laf ediyorsunuz."
"Bir kere de bir şeyi doğru yap ve terbiyeli ol!Şimdi hemen özür dile!Derhal!" ukala bir tavır takınarak,
"Ben kimseden özür dilemem,ayrıca benim yanlış yapmamın tek sebebi bana doğruyu öğretmeyen bir ailem olması." ayağa kalktı,
"Ailen hakkında ne biçim konuşuyorsun!Onlar sana emek veriyor!Seni bu okuldan atardım ama babana dua et sen!" dedikleri üzerine dudağımı yukarı doğru kıvırarak,
"Babamın size verdiği paralar beni bu okul da tutuyor zaten." dedim,
"Senden adam olmaz!Çık dışarı! diye azarlamayı sürdürdü.Zaten bu saçmalığı sürdürmeye takatim yoktu.Kapıyı çarparak odadan çıktım.Demir korkuluklu merdivenlere oturarak dersin bitmesini beklemeye başladım...Zilin sesi koridorda yankılandığında abimin futbol maçının bittiği aklıma geldi ve soyunma odalarına doğru ilerlerdim.Vardığım zaman odada sadece abim olduğunu düşünerek kapının kolunu indirmemle yüzüme gri bir t-shirt yemem tam zamanlamayla oldu...1.BÖLÜM SONU!umarım sevmişsinizdir.🖤