(Umay'ın ağzından devam)
Bu çorbanın tadı ne böyle?Bu saçmalık ne?Allah'ım sabır ver lütfen.İç sesimle savaş verirken çorbayı bitirmiştim.Yüzümü ekşiterek önümde ki şişeden bardağa biraz su döktüm,içerken etrafı gözlemlemeyi sürdürüyordum.Bir sürü para kokan insan vardı.Tiksindirici.Gözümü belerttim ve bardağı masaya koydum.Bir sürü yapmacık gülümseme görüyordum.Gerçekten bu insanların derdi sadece para.İrislerime inanamıyorum!Bu sabah gördüğüm kehribar gözler değil mi?Bunun burada ne işi var?Yüzümü masaya doğru çevirip saçlarımla gizlenmeye çalıştım.Arkamda ki ses kulağımı doldurdu,şerefsiz babamın kaya gibi sert ses tonuydu,
"Umay kalk kızım.Ortağımızla tanış ve merhaba de." sandalyemi ittirerek ayağa kalktım ve onlara döndüm,hadi lan oradan!Ortağımız olan adamın yanında ki çocuk,sabah ki kahve olayında ki kişiyle aynıydı.Lütfen bugün bir kabus olsun.Yüzüme hafif bir tebessüm koyarak
"Merhaba." dedim.Ortağımız olan adamın bakışlarının çirkinliği hakkında söz etmeme gerek var mı?Bence tahmin edebilirsiniz.Kahve olayında ki çocuğa dönerek,
"Ayaz oğlum sen de merhaba desene." demek adı Ayaz'mış.O da yüzüne samimi olmayan bir ifade takınarak zora ki "Merhaba." diye kısık bir ses çıkardı.Şerefsiz babam bize baktı ve,
"Hadi gençler bahçeye,bakın herkes gidiyor." derken uzaklaştı ve lüks insan topluluğunun arasına karıştılar yanında ki adamla.Çantamı ve telefonumu masanın üstünden alıp bahçeye doğru ilerledim.Ayaz'da benim peşimde geliyordu.Herhangi boş olan bir masanın önünde durdum.O da karşıma geçti,aptalca beni izliyordu.Bu salaktan kurtulmak istiyordum,
"Tanıştığıma memnun olmadım,görüşmemek üzere." gözümü kırparak oradan uzaklaştım ve başka bir masaya geçtim.Elimde ki eşyaları bırakıp içeriye girdim.Acilen tuvalet bulmam gerekiyordu.Mermer merdivenlere her adım atışımda topuklularımın sesi duvarlara vurup yankı yapıyordu.Buralarda kimse kalmamıştı."WC" yazan kapıyı gördüğümde adımlarımı hızlandırarak içeri girdim...Son olarak aynanın önünde üstüme düzeltip tuvaletten çıktım.Hemen karşımda ki terasa doğru ilerledim.Manzaraya biraz daha yaklaşarak havayı soludum.Terasın hemen altında bir havuz vardı.Çevresi masalarla doluydu.Aha bakın şerefsiz babamda orada para kokan insanlarla konuşuyordu.Abim çevrede yoktu,Ayaz denen sersemde.Peki o kehribar gözlü çocuk neredeydi?Cehennemin dibinde olmasını dilerdim.Kendimi aşağıya doğru sarkıttım,tüm akşam burada kalmayı istiyordum derken birisi belime sarıldı ve beni sıkı sıkı çekmeye başladı,
"Bırak belimi lan!Sapık mısın sen?!" bu salak kimdi?Arkam dönük olduğu için yüzünü göremiyordum,
"Deli misin lan?Kendini mi atacaksın?" diye bağırdı belimi daha sıkı sararken.Ona doğru dönmeye çalışırken birden dengemi kaybettim ve ayaklarım yerden kesildi.Belimde ki eller hala beni tutuyordu.Kahretmesin!Düşüyoruz!Bunu bu kadar sakin söylediğime bakmayın.Nefesimi tuttum ve suya gömüldük...İkimizde kafamızı sudan çıkardık,ellerimle onun omuzlarından destek almaya çalışırken karşımda şaşkınca ve çatık kaşlarla duran kehribar gözlüye bakakaldım.Bir şey diyemiyordum,zaten ne diyecektim?!Bir eli beni tutarken diğer eli hızlıca yüzümün çevresinde dolanıyordu,
"Bir şeyin var mı?İyi misin?" valla donmak dışında iyiyim tabii canım.
"Yo-yok bir şe-şeyim." niye kekeliyorum?Ah tabii donuyordum pardon.Gamzelerini göstererek güldü ve onun sayesinde yüzüme hafif bir tebessüm yerleşti.Evet bu aptal durumumuza rağmen.Kolumdan tuttu ve havuzdan çıkmayı başardık.
Etrafımızda bizi izleyen bir sürü meraklı göz vardı hiç birini umursamadan direkt odak olarak şerefsiz babamın bakışlarını üstümde buldum.Yanıma gelip,
"Canım Umay'ım,kızım iyi misin?Bunun altında bu herif mi var?Uzay Çağıran seni doğduğuna pişman ederim!" demek adı Uzay'mış.Kas yığınının cevap vermesini beklemeden,
"Ne saçmalıyorsun baba?"
"Kızım sana diyorum merak ettim,çok korktum!" dedikleri beni güldürüyordu.Bana sürekli el kaldıran ve arada döven bir adam mı beni merak ediyordu?Yine en sinir bozucu ve alaycı ifademi takındım,
"Ahh babacım beni merak ediyormuş gibi yapmana gerek yok başkalarının yanında.Lütfen para kokan kankalarının yanına dön olur mu?" cevap vermesini beklemeden arkamı dönüp adımlarımı sürdürmeye başladım ama arkamda sezdiğim bir takım ayak sesi vardı.Bu herif beni ne zaman rahat bırakacak?Ona dönmeden durdum,
"Geçen gün kaldırdığın eli şimdi yanağımla mı bütünleyeceksin?!" diye bağırdım."Ne eli lan!"
duyduğum sesle arkamı döndüm,bu Uzay'dı.Sakince,"Hiiiççç.."dedim ve adımlarımı hızlandırmamla kafamı odunumsu bir şeye çarptım.Kafamı kaldırdım "odunumsu şey" dediğim zaten bir ağaçtı ne tesadüf!Kendime tebrikler yağdırırken yanımda Uzay belirdi,
"Aynen canım "hiiiççç" cidden kızım senin kafan mı güzel?Sen bu yaşına kadar nasıl muhteşem sakarlığınla hayatta kaldın merak ettim." dedi ifadesiz ifadesiyle.Islak saçlarımı savurarak cevap vermeye hazırlanırken kafamı yine aynı ağaca vurdum!Kafamı ovarken sessizce bir küfür savurdum ama hayır pekte sessiz sayılmazdı.Uzay gamzelerini gösterirken elinde ki havluyu yüzüme fırlattı,
"Yüzüme bir şeyler fırlatmaya bayılıyorsun herhalde!" gülmeye devam ederek,
"Kim nereden bilebilir ki?" derken yanında ki ağaca yaslanmaya çalışıyordu.Havluyu saçlarıma sarıp kurutmaya başladım...