Aynaya baktı; birçok yönden farklıydı. Yaşadıklarıyla, sevdikleriyle, hayatıyla, yetenekleriyle. Çoğu insan kendini evinin aynasından izlerdi oysa o, evinde olmaktan çok uzaktı şimdi. Ev diyebileceği bir yer var mıydı? Gerçekten emin değildi. Dünya? Hayır, dünya bile onun evi değildi. O; buraya ait değildi, öyle hissetmiyor, o şekilde davranmaya, yaşamaya veya buraya alışmaya çalışmıyordu. Tek amacı, hayatta kalmaktı. Umut denen şeye de güvenmiyordu haliyle. Umut; onun için herkesin inanmaya ihtiyaç duyduğu acınası bir duygudan ibaretti yanlızca, daha fazlası değildi.
Dışarıdan gelen çığlık seslerini duyuyor, çarpışma naralarını işitiyordu. Bunlar onu düşüncelerinden uzaklaştırmaya yetmezdi. Fethetmekte olduğu kalenin gümüş aynasından bakıyordu yansımasına. Savaşmak, şu an için yapabileceği en iyi şey değildi. Zaferi belirgin bir şekilde önünde duruyordu. Kendini tehlikeye atmaya ihtiyacı yoktu. Nitelik bakımından üstün olan donanması, an be an düşman birliklerinin gücünü tüketiyordu; onların güçlerini yok etmiyorlardı. Emiyorlardı ve son damlasına kadar kendi saflarına geçiriyorlardı. Bu basit bir savaştı ve onun kazandığı öncesinden de belliydi. Yıllardır sahip olduğu gücü bir anda kaybeden karşı taraf askerleri dumura uğruyor, şaşkınlığa kapılarak şimdi biraz da olsa ellerinde kalmış olan becerilerini kullanmaya firsat bulamadan katlediliyorlardı.
Yavaş haraket eden ellerini aynadan izleyerek kızıl rengi saçlarından geçirdi. Duygusuz grilerinde, beğeni ifadesi belli belirsiz süzülüyordu. Genç kadın, güzelliğinin farkındaydı. Elini önce uzun kirpiklerinde, sonraysa çıkık elmacık kemiklerinde gezdirdi. Yüzükleri, ona yaşadığı gazabı hatırlatırcasına parlayan külleri barındırıyorlardı.
Ellerini incelemeyi bırakıp etrafına bakındı. Burada güvendeydi. Neredeyse hiç olmadığı kadar. Bu savaşta iyi veya kötü yoktu ona göre. Ilgilenmiyordu da zaten. Inandığı değerleri dolayısıyla yaptığı birşeydi. Güç, her zaman iyiydi ama yine güç; her şey değildi. Ve bu güç denen mahluk, kötü ellere geçmemeliydi
Yazarın aynadaki yakut mucevherler üzerine cennetin külleriyle yazılmış notu;
Evet, bu ilk bölüm biraz kısa oldu farkındayım fakat aklımda tam oturmamış şeyler var ve mantık hatası yapmak istemediğimden bölümü uzatmadım. Içimden geldigi kadarıyla yazıyorum bu sebeple bölümler veya uzunlukları hakkında hiçbir söz veremeyeceğim. Fakat bunu ciddiye alacağımdan emin olabilirsiniz. Bir sonraki görüşmemize kadar kendinize en uygun savaş stratejisini seçmiş olmasanızı dilerim. Farklı mısınız? Değil misiniz? Ve gücünüzü nasıl kullanacaksınız? Size en uygun silah hangisi?
Gücün gördüğünüz kadarıyla sınırlı olmadığını anlamlandırabildiniz mi?
Ve dostunuzun dostunun; aslında düşmanınız olduğunun farkında mısınız?
Yanınızdakinin karşınıza geçmesi için tek adıma ihtiyacı olduğunu unutmamanız dileğiyle;
Hileon1919
![](https://img.wattpad.com/cover/138676343-288-k581497.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİT YAĞMURU
RandomHer insan birşeyleri önemser, çoğunlukla; birden çok şeyi. Ve onları herşeyden korumak isterler, genelikle; kendilerinden. Ayrıca önemsediklerini belli etmek istemezler, böylece onları gelebilecek en küçük hasardan korumak isterken; en büyük zararı...