YAZARDAN
Başak her zamanki gibi erken den kalktı. önce kahvaltısını yaptı. sonra da üstünü giyindi. babası hala onun çalışmasını istemiyor ve saçma buluyordu. ama Başak biraz değişlik yapmak istiyordu hayatında. hem de belkide okuduğu bölümde daha başarılı olacaktı. babası ile biraz daha konuştuktan sonra arabasına bindi ve çağırıldığı şirkete gitti.
Enes ise babası tarafından bir bardak soğuk su ile uyandırılmıştı. uyandığı gibi spor bir takım giyip aşağıya kahvaltı yapmaya indi. kahvaltıyı yapar yapmaz hızla arabaya binip şirkete gittiler.
Enes hâlâ şirkette ne yapacağını bilmiyodu. Babası da bişey demeden hızla odasına gitti. Bi kaç dosya ile odadan çıkıp hemen toplantı odasına gitti. Enes de ne yapacağını bilmediği için danışmaya sormaya gitti,
Enes: Iı şey ben ne yapacağımı bilmiyorum da. Sistemden bi bakabilir misiniz?
Danışma: Tabii. Hemen bakalım. İsminiz?
Enes: Enes Batur Sungurtekin.
Danışma: Fatih Bey'in oğlu olduğunuzu neden önce den söylemediniz. Sizin ne yapacağınızı bana önceden kendisi söylemişti.
Enes: Yani ben ne yapacapım?
Danışma: Biliyosunuz ki şirketimiz bir AVM daha açacak, Elektronik eşyalar üzerine. Bu yüzden siz de uygulamayı tasarlayacak ve yapacaksınız. Göreviniz bu yani yapacağınız şey.
Enes: Peki teşekkür ederim...
Danışma: Rica ederim.
Enes arkasını döndüğünde karşısında Başak'ı görmeyi beklemiyırdu. Başak da içeri girdiğin de Enes'i. Nerden bilebilirdi ki burasının onların olduğunu. Aynı iş üzerine kurulmuştu ikisininde ailekerinin şirketi,
Enes: Başak? Napıyosun sen burda?
Başak: Geçiyodumda bi uğrayayım dedim. Sence neden burdayım?
Enes: Bilmem. Ortak şirketmiyiz yoksa?
Başak: Orasını bende bilmiyorum ama iş için geldim.
Enes: E sen niye çalışıyosun ki?
Başak: Çalışmayı boş boş oturmaya tercih ederim. Sen niye burdasın ki? Evde arkadaşlarınla falan görüşüyosundur diye düşünüyodum ben.
Enes: Aslında ben de çalışmaya geldim. Uygulama için sen ne iş yapacaksın burda?
Başak: Bende uygulama için geldim aslında.
Enes: İki kişi olduğumuza göre daha hızlı biter o zaman?
Başak: Aynen de bizim odamız nerde? Nerde çalışacağımızı biliyomusun?
Enes: Bende bilmiyorum. Danışmaya soralım?
Başak: Tamam o zaman. Sen sor istersen?
Enes: Bekle gelirim şimdi.
Başak
Allah'ım şu tatlılığa bak yaa... Ne kadar şanslıyım. Birlikte çalışıyomuşuz. Ama o neden çalışıyoki? Belki de oda kendini geliştirmek içindir.***
Enes: Alt kattaymış çalışacağımız oda.Başak: Tamam. Gidelim ozaman.
Enes: E hadi. Kızlar önden.
Başak: Ayırmaya gerek yok aslında. Yani birlikte aynı anda gidelim? (Yazar: neden yazdım? (güzel yazdım(evet ben egoistim.))
Enes: Tamam. (Kapının önüne geldiklerinde) Ama kapıya ikimiz sığamayız. Sen geç.
Başak: Ben kahve alıp gelicem. Sende istermisin?
Enes: Olur.
Başak gülümseyerek: Tamam o zaman.
5 dakika sonra,
Başak gülümseyerek: Ooh çok güzel kokuyo.(uzatarak) Alsana hadi. Neyse ben koyayım şöyle içersin sen.
Enes: Hıh? Fark etmemişim ben pardon. Teşekkür ederim.
Başak: Rica ederim. E başkayalım hadi. Sen bilgisayar oyunları oynuyosun dur demi?
Enes: Evet ne olduki?
Başak: Bana önerdiğin oyun bilgisayarı. Güzelmiş gerçekten. Vee istersen tasarımı senin dediğin gibi olsun. Yani daha çok açıktır büyük dür hayal gücün ondan.
Enes: Bence önce ikimiz bişeyler yapalım. Daha sonrada bakarız yaa... Yaparız bişeyler.
Başak: Doğru. Tamam başlayalım için zaman.
Enes: Tamam.
Çıkış saati geldi (cidden)
Başak: Ben aslında oyun ile ilgili olan bölüm için bişeyler düşündüm.Enes: Bakabilir miyim?
Başak sandalye ile kendini arkaya ittirip: Evet bakabilirsin.
(Pixel pixel bi tasarım. Yani karelerinden kenarı falan filan (ben anladım ama anlatamadım))
Enes şaşkın: Başaaak e bu çok güzel olmuş. Bence bu olmalı.
Başak mutlu: Gerçekten mi?
Enes: Evet baksana, bence tam oyunlarla ilgili. Muhteşem. Ozaman sen bunu kaydet. Kullanıcaz bunu kesin.
Başak bir anda Enes'e sarılıp: Teşekkür ederim...
O sırada Enes'in babası içeri girdi,
Fatih: Gençler çıkış saati geldi... (şaşkın) Başak, sen mi başladın bu uygulama işine?
Başak: Ben sizi tanımadım ama... Evet.
Enes gülümseyerek: Hatta Baba bak. (tasarımı gösterir) Oyun bilgisayarları, kulaklıkları, fareleri ve klavyeler falan oyunlar ile ilgili olan herşey için tasarım hazır bile...
Fatih şaşkın: Bu, bu. Bunu kullanıcaksınız demi? Bir günde nasıl yaptınız?
Enes: Evet. Ama bana değil Başak'a sor o kendi yaptı bunu.
Fatih: Kızım yalnız bu uygulama için çok güzel olmuş tebrik ederim. Nasıl yaptın bir günde?
Başak: Aslında ben de çok olmasada oyun oynuyorum. Ve pixeller, bence oyunları anımsatır. Vee bu yüzden işte,
Enes
Anlatırken bile çok tatlı...***
Fatih: Tamam o zaman. Çıkış saati geldi. İstersen seni götürelim biz?
Başak: Yok teşekkür ederim ben kendi arabam ile giderim. (çantasını omzuna takıp) İyi akşamlar size. Görüşürüz yarın.
Enes: Görüşürüz.
Fatih: İyi sen bilirsin.
Başak şirketten çıkınca hava cidden kararmıştı. Hemen arabasına binip eve doğru yol aldı Enes ile babası hala odadaydıylar,
Fatih Enes'in ensesine vurarak: Ne hemen şey yapıyon gerizekalı?
Enes: Ne?
Fatih: Ne hemen yavşıyosun kıza?
Enes: Yaa Baba ne yavşaması yaa. Biz onla sınıf arkadaşıyız zaten.
Fatih: Olsun.
Enes: Tamam. Özür dilerim ben...
Fatih: Neyse hadi eve gidelim.
Enes: Tamam.
Onlarda arabaya binip eve doğru yol aldılar...
Umarım beğendin sevgili okur...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Garip enesxbaşak
FanfictionBu hayat onların şansı... Bu arada kitabın devamı 2. Kitapta gelecek iyi okumalar...