2. Bölüm

1.5K 146 62
                                    

Gencolar, hikayede ki Taylor : Swift, Momsen ya da Lautner (haha lol) olan Taylor değil. Kendinizin hayal edeceği bir Taylor. Kaşları bitişik hayal edebilirsiniz mesela, size kalmış. Oy verip ve yorum yapmaya devam edin. İyi gülmeler!

"Zalımın gızı terk edip gitti beni Ash reyiz. Acıyor, sol yanım acıyor." dedi Mike kız kardeşinin tokasıyla saçını bağlamaya çalışmış olan Ashton'a. "Yavuklun değildi o senin. Öyleyse terk etmiş sayılmaz, değil mi?" diye sordu Ash tavşan kanı çayından yudum alırken. "Çok bilmiş tavrını al ve git adamım. O benim yavuklum sayılırdı, seni lanet olasıca şey!" dedi Michael duvara yumruk atarak. Lahmacun yemekte olan Calum dayanamayarak söze daldı. "Amerikan filmleri izletmeyin şu çocuğa. Baksanıza nasıl da havaya girdi? Hayır yani lanet olasıca şey nedir? Heval varken adamım demek nedir?" Michael bu kekolarla arkadaş olmasına bir türlü anlam veremiyordu. Hepsi cahilin tekiydi ona göre. Kendisi ise adeta bir Ayştayn, bir Pikassoydu. Evet, dahi olduğu kadar iyi bir ressamdı da. Taylor'ı at üstünde gelinlikle çizmek en zevkli uğraşlarından biriydi hatta. "Michael, sen İllucu musun?" diye bağıran Luke'a döndüler. Herkes dut yemiş bülbül gibi ona bakarken bağırmaya devam etti. "Bu baklava üçgen şeklinde. Bunu sen yaptın. Şüphelenmeye başlıyorum!" "Luke, sen tescilli bir malsın. Çok şükür Müslümanız. Nerden öğreniyorsun böyle şeyleri valla aklım ermiyor!" dedi Mike ağzı açık bir şekilde, Luke'a bakarken."Olmayan şey nasıl ersin?" diyen Calum kendince espiri yaptığını sanarak kıs kıs gülmeye başladı. "Aptallıklarınıza son verin. Kazık kadar oldunuz, dediklerinize bir bakıverin hele!" dedi Ashton dedesinin tesbihihi sallarken. "Emrin olur, babişko." diye karşılık verdi Lucas alayla. Hunharca gülerlerken kapı gıcırdayarak açıldı. Gülmeyi kesip kapıya doğru tırsak bir şekilde baktılar. Gördükleri manzara karşısında donup kaldılar. Manevi huzur saçan Samanyolu TV'nin gözde olmayan programlarından Maceracı'nın aç ekibi, sis makinesi eşliğinde, Michael'ların dükkanındaydı. Calum fısıldayarak "Yemekleri saklayın. Bu adam ne bulursa indire gandi yapıyor midesine." dedi. Ama artık çok geçti. Maceracı içeri dalar dalmaz gözüne kestirdiği çiğ köftelerden birini ağzına atmıştı bile. "Merhabalar, izniniz olursa sizinle bir program yapmak istiyoruz. Herkes bize Kardeşler Çiğ Köfte'nin iyi yemekler yaptığını söyledi de." dedi sunucu ağzına lahmacunu tıkıştırırken. Luke, onun lahmacununu da yer diye korkarak tabağını kendine çekti. Michael kabalık yaparak hayır diyecek oldu ama kafasında bir fikir geldiğine dair yanan ampul, bundan vaz geçmesini neden oldu."Tabi ki, yapabilirsiniz." dedi sinsice gülerek. Çocuklar, Mike'ın bir fikri olduğunu anladıklarından dolayı itiraz etmediler. Program esnasında Taylor'dan özür dileyecekti. Sevdiceği bu incelik karşısında Mike'a geri dönecekti ve mutlu son! En azından o böyle planlamıştı. Kameralar hazırlanırken Michael personel odasına girip masanın üzerinde duran limonu eline sıktı. Sonra da saçlarına sürüp onları inek yalamış havasına bürüdü. Yere saçılmış gömleklerden birini alarak üzerindekiyle değiştirdi. Şalvarının yerine de dar, siyah bir kot giydi. Bu tarzı Arsız Belacı kankalarından öğrenmişti. Artık daha havalıydı. Odadan çıkıp tekrar içeri gitti. Program başlamıştı bile. Luke, onlara yemeklerin nasıl yapıldığını anlatıyordu. Ama adam dinlemiyormuş gibiydi. Daha çok tabiri caizse öküz gibi zıkkımlanmakla meşguldü. "Teşekkür ederiz, her şey için. Biz artık gidelim. Ne de olsa yiyecek, ayy pardon, gezecek çok yer var." dedi Maceracı. Michael bir şey söylemek için izin isteyecekken "Hele şükür gidiyorsunuz. Ne var ne yok yediniz lan insafsızlar! Beni de yiyeceksiniz diye korktum. Gerçi şeker gibi oğlanım, yenilebilirim ayol." diyen Calum buna engel oldu. İşte şimdi yanmıştılar! Calum ağzını hemen elleriyle kapattı. Boş boğazlık etmişti. Bu Kardeşler Çiğ Köfte'nin sonu olacaktı. Diyarbakır halkı, misafirperverliğe çok önem verirdi. Hele de misafir televizyondan çıka gelen biriyse. Bu yüzden bir daha buradan hiçbir şey sipariş etmeyeceklerdi. Çocuklar şimdiden yeni bir iş bulsalar iyi olacaktı. Program ekibi, onlara aşağılayıcı şeyler söyleyerek dükkanı sinirle terk etti. Michael işsiz kalacağına mı yoksa özür dileyememesine mi üzülmeliydi, bir türlü karar veremedi. Calum'ın üzerine doğru yürümeye başladı. "Kork benden çakma capon." dedi öfkeyle bağırarak. "Bugün, ölüm günün olacak!"

5 Seconds Of KroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin