Sabah güneşin yüzüme vurmasıyla açtım gözlerimi sakın nasıl diye sormayın söyliyim ormanın içinde olmama rağmen küçücük bir yerden güneş ışığı geliyor ve geldiği yerde burası yani benim odam oluyor.Hemen kalktım.Duşa girdim böğürtlenli duş jelimi sıktım ve köpürttüm onunla vücüdümu bir güzel ovdum ardından saçlarımı şampuanladım.Tenim buruşuncaya kadar da sudan çıkmadım su tenim buruşmaya başladığında suda çoktan soğumuştu.Hemen bornozumu giydim ve odama yöneldim çekmecemden aldığım beyaz iç çamaşırlarımı giydim ve saç makinesi ile saçlarımı kuruttum ardın dolaptan dün ütüleyerek koyduğum okul formamı çıkardım ve giyindim.Üstümü giyinir giyinmez aşağıya mutfağa indim.Dolaptan bir kase çıkardım sonra buzdolabını açtım ve oradan sütle gevrek çıkardım.Gevreği kaseye doldurdum ve süt ekledim sonra masaya oturdum ve on beş dakikada onu bitirdim.Kalktım ve büyük bir bardak meyve suyunu içtim.Sonra direk odama çıktım dişlerimi fırçaladım makyaj masama oturdum.İnce bir eyeliner çektim.Hafif bir rimel ve vişneli bir parlatıcı sürdüm parfümüde sıktığımda hazırdım hemen çantamı hazırladım ve yanıma para aldım.Çantama parfüm birkaç makyaj telefonum ve gözlüğümüde koyarak aşağı indim ayakkabılarımı giydim ve fortmantodan anahtarı alarak evden çıktım.Kulaklığımı takınca Blue Foundation'un güzel sesi kulaklarımı doldurdu bu frup bir harika ve en sefdiğim şarkıları Eyes on Fire okula giderken sürekli bunu tekrarladım.10-15 dakika sonra okulun kapısına geldi bu okulda kimseyle konuşmayacaktım ama içimden bir ses her ne kadar bu konuda yanılacağımı söylesede iç sesime bir küfür savurarak okula girdim girdiğim gibi kafalar bana döndü en rahatsız olduğum şeyde buydu hiçkimseye bakmadan ilerlerken birine çarptım ve hemen kıza yardımcı olmaya çalıştım çok sevecen bir kız adı Saraminaymış anneminkide öyleydi Saramina Anderson fazla hüzünlendim galiba ve bu arada iç sesimin haklı çıkmasından nefret ediyorum hemde herzaman kızla beraber bahçede otururken okula siyah bir maserati girdi içinden çıkanlara baktığımda onları gördüm Sam ve Daemon yazlıktayken tanıştığım iki çok yakın arkadaşım.Daemon beni görür görmez tanımış ve yanıma koşmuştu fakat Sam o hep böyleydi bana bazen soğuk bazende çok sıcak davranırdı şu anda olduğu gibi yanıma geldiğinde bana sarıldı kuru bir sarılma şaşırmadım ama ondan tamda bunu bekliyordum.Neyse hep beraber bahçedeyken müdür konuşma yaptı ve herkez sınıflarına dağıldı ilk ders kimyaydı ben dolaptan kitabımı aldım ve kimya sınıfına çıktım bu sam ile ortak dersimizdi ders boyunca beni izlemiş durmuştu.Okulun sonunda zil çalmış ve sıkıcı matematikten ile okuldan kurtulmanın verdiği heyecan ile koşturarak dolabıma gitmiş ve kitabımı koymak için dolabımı açtığımda içinden hiçte ummadığım birşey çıktı küçük bir not kağıdı ayaklarımın dibine süzülüverdi bende anlamamıştım eğilerek kağıdı aldım ve okumaya başladım çok kısa bir sözdü zaten
"Güneş gibi parlayan saçlarınla gece yarısı ay gibi parlayan yüzün
Soluk tenin ve onunla uyumlu olan soluk dudakların
Masmavi berrak bir okyanustu gözlerin
Beni bırakmasın dudaklarındaki ismim
Xxxx "
Evet hikayemin ikinci bölümü ile buradayım umarım beğenirsiniz kızın başına gelenler bunlarla sınırlı değil tabiki ona hayran mesajını gönderen kişi açıkça ortada ama kendini henüz saklamayı dülünüyor gibi bakalım Kelsey o kağıdın kimden geleceğini öğrenecek mi?? Medyadaki şarkı kızın okula giderken dinlediği(yani benim bu bölümü yazarken dinlediğim)şarkı İyi Okumalar...