Sözleri hala kulaklarımda çınlıyordu.Gitgide bulanıklaşan zihnimde yer edinen o iki kelime "sen benimsin" ne bakmayın bana öyle ne yapayım kurduğu cümlenin içinden aklımda kalanlar sadece bunlardı yada kalbimde kalanlar mı demeliyim.Bu konuşmayı yaptıktan sonra beraber aşağıya indik ve güzel bir kahvaltı hazırladık ardından kahvaltı yaptık.Andrew ise az önce çıktı kendi evine gidecek ve ılık bir duş aldıktan sonra gelip beni evden alacaktı.Bende vakit kaybetmesem iyi ederdim çünkü o bekletilmeyi sevmezmiş adama bak yaa ne kadar öküz de olsa bazen insani taraflarıda oluyor bugün ortaya çıktığı zamandaki gibi diyebiliriz.Hemen duşa girdim böğürtlenli duş jelimi life döktüm ve köpürttüm vücuduma masaj yaptım biraz sonra duruladım ardından elime şampuanı aldım ve saçlarıma dökerek köpürttüm bunu birkaç kez yaptıktan sonra durulandım ve bornozumu giyerek çıktım saçıma da havlu bağladım.Hemen saçlarımı taradım ve kuruttum.Dolabımın karşısına geçtim ve üzerime krem rengi katlardan oluşan ince askılı bir bluz,altınada üzerinde hafif desenleri bulunan dizlerimin bir karış üstünde kot şortumu giydim takı olarak altın rengi bir bilezik,leopar desenli bir gözlük ve yine altın rengi yaprak şeklinde bir kolaye taktım.Ayakkabı olarak önü deri parmak arası arkasında da altın rengi boncukların bulunduğu kahve tonlarında bir ayakkabı giydim.Gözlüğümü hemen çıkardım ve makyaj masama ilerledim.Ben pek makyaj seven kızlardan olmasamda sedece eyeliner,rimel ve ruj kullanırım oda gereklilikten.Hemen ince bir eyeliner çektim,rimel sürdüm ve mat ruju dudağıma yaydım.Biraz da parfüm sıktığım zaman harika görünüyordu çantama bugün bulunan dersin kitaplarını yerleştirdim.Gözlüklerimi,kulaklığımı,anahtarlarımı,telefonumu ve bir miktar parayı çantama koyarak aşağı indim tam ayakkabılarımı giydiğim anda zil çalmıştı.Kapıyı açtığımda karşımda son derece yakışıklı bir Andrew ile burun buruna geldim.Parfümünün kokusu neredeyse beni bayıltmak üzereyken Andrew yine öküzlüğünü konuşturdu ve kolumdan tuttuğu gibi arabaya sürükledi hayır anlamıyorum kolundan tutmak nedir yaaa o kadar şey yaşandı insan bi elimi tutardı ama Andrew den bunu beklemek aptalca olurdu bir dakika ben aptalcamı dedim ahh bırakın aptallara yazık olur.Beni arabaya bir çuval misali attı ve kendi de sürücü koltuğuna geçerek arabayı çalıştırdı araba ikimizde sesimizi çıkarmıyorduk çünkü biliyoruz eğer çıkarırsak kavga etme olasılığımız yükselicekti.Ben hemen radyo'yu açtım ve camdan dışarıya bakmaya başladım yaklaşık 10 dakika sonra okulun kapısından içeri girdik Andrew arabayı parkettiği anda hemen indim ve ilerlemeye başladım iki dakika sonra arkamdan birisi geldi ve parmaklarını parmaklarıma kilitledi tam o sırada kafamı biraz geriye çevirip baktığımda bunun Andrew olduğunu gördüm.Beraber içeri girdik ders ziline yarım saat kadar bir süre olduğu için Andrew ile beraber kafeteryaya gittik ve ben ilk boş bulduğum yere oturdum Andrew ise bize birer nescafe almaya gitmişti iki dakika sonra elinde iki bardakla bana sırıtarak gelen Andrew'i gördüm.Onu öyle gülerken görünce haliyle bende gülümsedim.Beraber nescafelerimizi içerken içeriye dalan kişiye baktığımda bunun Sara olduğunu gördüm hemen yanımıza geldi ve inanamayan gözlerle bizi süzdükten sonra ikimizede sarıldı ve tebrik etti.Ders zilinin çalmasıyla hemen toparlandık ve dolaplara doğru gittik.Dolabımı ders kitabını almak için açtığımda yere yine bir kağıt düştü alıp baktığımda bunun aynı el yazısı olduğunu farkettim.Ama mürekkebi kurumamıştı demekki yeni yazmış.Hemen okumaya başladım:
"Gülen meleğim
Sakın ağlama
Dayanamam
Gözündeki
Tek bi yaşa
Unutma sakın
Sessizlikteyim ben
Bugün bakarsan
Kütühanedeyim
Bir bakarsın
Kafeteryada
-Gizli Hayran XxX"
Asıl endişem bunu Andrew'in görme olasılığına dayalıydı eğer görürse hiç şüphesiz bunu yazanı bulur ve kesinlikle öldürürdü derken Andrew yanıma geldi ve elimdeki kağıdı hızla çekti okuduktan sonra alev saçan bakışlarını bana çevirdi boynundaki damar şişmiş ve hızlıca atmaya başlamıştı sert nefes alışlarından sinirlendiğini anlamıştım.İşte şimdi yandım!!!
Evet herkese merhabalar size söyledğim gibi hergün bir bölüm yayınlıyorum kısa kısa ama hergün böylece 100.bölüme kadar 4-5 sayfalık bölümler olacak ve size söz veriyorum 100.bölümden sonra 2.bir kitabı çıkarıcam ve ondaki her bölüm en az 3-4 sayfalık olacak yeterki siz okuyun ben hergün yepyeni bir bölüm atıcam.unun dışında hiç vote ve yorum yok rica ediyorum lütfen vote ve yorum gelsin ne kadar geliyorsada artsın.Şimdilik düşüncelerinizi bilmek istiyorum lütfen yorum yazın.İyi Okumalar...