Her şeyi riske atmak istemiyordum. Blogumdan tüm tanıdıklarımı engelledim. Sınıf arkadaşlarımdan okulda gördüğüm herkese kadar. Çünkü bu blogda çok güveniyordum. Şu zamanlar da hiç arkadaşım yok iken güvenebileceğim tek yer burasıydı. Ne yazacağım da belli olmazdı zaten. Anonim olarak devam etmek en iyisi...
Geçen gün annemle konuştuğum gibi hemen bugün oda takımın gelmişti. Şu an bunlarla uğraşmak istemiyordum. Acele ile hazırlanıp , nereye gideceğimi daha bilmeden kendimi dışarıya attım. Tahmin ettiğimden daha soğuktu. Rüzgar tenimi yalayıp yutup geçiyordu... Belki biraz sahile inerdim ,belki de bir kafede otururdum. Ne kadar da yalnızdın ben böyle. Haydi çıkalım diyebileceğim tek bir arkadaşım dahi yoktu...
Ilk olarak sahile inmeye karar verdim. Korna seslerinin ve insanların konuşma seslerinin birbirine girdiği kalabalık caddeden geçtim. Tam sahile inen yol geçecek iken ,arkamdan gelen 'Yaprak! Beklesene biraz!' sesi şaşırmama sebep olmuştu. Kim olabilirdi ki? Üstelik sesi de pek tanıdık gelmiyordu. Merakla arkamı döndüm. Seslenen Kader'di. Koşarak yanıma geldi ve "N'aber? Nasıl gidiyor?" dedi. Birlikte konuşmaya dalıp sahile kadar beraber yürüdük. Bu sırada blog hesaplarımızdan hiç bahsetmedik bile...
Farkına dahi varmadan yaklaşık bir saat kadar yürüdük. Onunla hiç bu kadar yakın olmamıştık. Daha önceden de söylediğim gibi sadece birkaç geç karşılaşıp birbirimize selam vermiştik... Fakat içim ısınmadı desem yalan olur. Çok hoş sohbetli ve şirin bir kızdı. Doğrusunu söylemek gerekirse tam anlamı ile kafa dengi bir kızdı. Birçok kez kahkahalara boğulduk. Gerçekten onunla konuşmak bana keyif vermişti. Sanırım yavaş yavaş yalnızlığı yeniyordum...
Daha sonra saatin geç olabileceği aklımıza geldi hemen saate baktık. Saatin 17:44 olduğunu görünce çok şaşırdık. Aynı anda anlamsız gözlerle birbirimize baktık. Zaman ne de çabuk geçmişti. Oldukça şaşırmıştım. Sonra aniden; "Sanırım evlere gitsek iyi olur, Aama sana bir şey daha söylemek istiyorum." dedi. Onaylarcasına kafamı salladım. Sonra başladı; "Bak doğrusunu söylemek gerekirse benim pek arkadaşım yoktur. Birkaç tane var fakat pek anlaştığımız söylenemez. Onlar sanki başka alemlerdeler. Mmmm... şey... Aslında arkadaş olsak fena olmaz. Ne dersin ha?" Bu sorusu sanırım beni blog hesabımdan daha da mutlu etmişt.i Gerçekten, gerçekten artık yalnızlığı yeniyordum...
Gerçek bir arkadaş ,her istediğimde yanımda olabilecek bir dost... Bu kelimeler bana çok uzak geliyordu. Sanki bir anlamları yokmuş gibi... Sorusuna "İnan ben de çok isterim. i
İletişimi kesmeyelim ha! Eve gidince mesajlaşırız." diyerek elimden geldiğince samimi olmaya çalışarak cevap verdim. Gülümsedi , başıyla onayladı ve saniye vedalaşıp ayrıldık...●DORUK AKÇAY●
Oturmuş boş boş etrafı bakıyordum acilen içeriye gardiyan girdi. Gözleri birini arıyordu sanki. Etrafa bakındı ve gözleri benim üzerime geldiğinde sabitlendi. Sonra söyledikleri sanırım 32 dişimi göstererek sırıtma sebep oldu. "Doruk AKÇAY, çıkan rapor ve testlerine dayanarak alkollü olmadığından, af çıkmıştır."...
-BÖLÜM SONU-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLÜMSE KADIN
Roman pour AdolescentsVazgeçmeyenlerin, direnenlerin hikayesi bu kaptan!