kapıyı sıkıca kapattım ve bu sefer tıklamayı unutmadan yavaşça elimi kaldırdım önce durdum derin bir nefes aldım.
yeşil ördek gel demesiyle içeri girdim. üstünü giyinmişti saçlarının hepsini kurutmamıştı. hadi ne vardı dercesine bakınca öksürdüm sesimin çıkması gittikçe zorlaşıyordu.
"Özür dilerim yeşil ördek."
hiç uzatmamaıştım ve güzel gözlerine baktım bi ümit önemli değil demesini bekledim ama o sustu o sustukça ben daha çok kasılıyordum.
"kabul edilmedi safa."
"ne?"
"Git çık dışarı bıktım sizden, senden! Beni sürekli hakedilecek kız kefesine koymandan, yok orospu, yok masum, yok Baran'ı hak ediyor, yok etmiyor bunlar değil, sevmek bunlar değil. Sevmek ne biliyor musun ."
saçlarını geriye doğru attı bana doğru iyice eğildi.
"Sevmek o karanlık olsa da bile bile sevmek, karakteri ne olursa olsun vazgeçememek. İnsanlar neden ilk görüşte aşık olur biliyor musun? Beyin onu seçer karakterini bilmezsin ve seversin.Sen sevmeyi bilmiyorsun sevmek senin sandığın gibi yanı başında duran çocukluk arkadaşının sana ilanı aşkıyla başlamaz. Elini koy kalbine bana doğruyu söyle söz mü?"
kafamı salladım. Elimi kalbime koydum oda elini elimin üstüne koydu gözlerinin derinliklerine baktım.
"Ece'yi her gördüğünde tekrar aşık oluyor musun; onu her gece özlüyor musun, vakitsiz arayıp sesini duymak, onu korumak, yanında olmak yada başka kıza bakınca bile aklına o geliyor mu ,ona değen her her bakışta kıskançlıktan kuduruyor musun, adını söylediğinde sesin titriyor mu? aşk bu anladın mı?"
" Bilmiyorum Mahperi"
elini çekti elimin üstünden, çok soğuk bir şekilde surat ifadesiyle bana baktı.
"Baran'a böyle aşık olucam ben. Umarım sende Ece'yi böyle seversin, insan sevdikten sonra geçmiş gelecek her şey boş gelir beni bir daha hiç bir kefeye koyma ve lütfen çık."
gerçekleri yüzüme bir kere daha vurmuştu belki hak etmiştim yinede birşey demedim
"umarım çok mutlu olursun yeşil ördek ah pardon yenge!"
Kapıyı sertçe kapattım yenge ne lan yenge ne? Madem baranı seviceksin bende yoluma bakarım baştan beri yapmam gerekini yaparım.
derse geri döndüm ders tarihti aslında tarihi severdim ama hocanın geç kaldığım için beni seviceğinden şüpheliydim bana şüpheyle bakan Ece'ye bakıp gülümsedim.
"ne yaptın hallettin mi?"
"Pek sayılmaz aslında.Yazardan
Teneffüs zilinin çalışmasıyla herkes aşağıya indi yemek saatiydi Baran gözleriyle Mahperiyi arıyordu görünce hemen el salladı. hep yanında olmak istiyordu ona ne kadar yakın olursa o kadar iyiydi. Onu görünce el sallayarak yanına oturdu daha sonra Ece, Safa, Berk, Melek , Batuhan aynı masadaydı. Ece ile Safa bir şey icin tartışıyordu batuhanla berk baya baya kavga ediyordu Baran herkesi sakinleştirmeye calisiyordu Mahperi bu duruma gülümsedi çünkü çok isterdi böyle bir yerde olmayı belki saçma bir ortamdi ama gülümsedi gülümsediğini kimsenin farketmesini istemiyordu hafifçe öldürdü ama Safa fark etmişti yeşil örneğin değiştiğini görebiliyordu. Konuşan kızıl kafaya baktı.
Melek kaslarını çattı sinirli bir ses tonu ile,"Yeter artık vallahi bıktım sizden."
"Ne alıp veremiyorsunuz cidden yeter kavga etmeyin artık."
İkiside birbine bakıp "o başlattı."dedi. Ölümcül bakış atan ikiliye dönüp kızıl saçlarını savurdu "Ne haliniz varsa görün."
Yine ve yeniden ikisi aynı anda "hepsi senin yüzünden."dedi ve ayağı kalktı sonra berk yerine tekrar oturdu.
Baran ayağa kalktı titreyen ellerini oluşturdu. Mahperi'ye bakarak konuştu.
"Size bir şey açıklamalıyız!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ
Teen Fiction"...Herkesin saklı bir hikayesi vardır..." Saatimin en sevdiğim özelliği bozuk olması olabilir mi? Neden olmasın , zamanı tutamayışı öylesine muazzam ki.. İkimizde birer zaman kaçkınıyız işte. Zamansız geldin bana imkansızdık belkide bana böyle ge...