BDBHŞ •1•

319 22 5
                                    

Mis gibi kokan toprak kokusu..
Etrafta uçuşan, solmuş yapraklar.
En masum halleriyle sokaktaki hayvanlar..
Ve en güzeli; bu güzel şehrin güzel insanları.

Sonbaharın güzelliğini yansıtanlardı bunlar. Asla kopmak istemediğim alışkanlığımdı..

Yaşımın erişmiş olduğu olgunluk, başıma binde bir gelen olgular, hayatın getirmiş olduğu birtakım sorumluluklar. Düşündükçe beynimi kemiren faturalar. Ve soğuyan kahvem..

Sonbaharın tam ortasında; balkonda oturmuş dışarıyı seyrediyordum. Günlük görevlerimin bir kısmı yapılmış, diğer kısmını eringeçliğimin sona ermesinden hemen sonra yapılmayı bekleyenler diye ikiye ayırmıştım.

Babaannemin ördüğü pembe kazağım ve bol eşofmanımla bu manzarayı seyrediyordum. Ha bir de unutmadan Eşofmanımı içine koyduğum panduflarım..
Sanki daha normali yokmuş gibi pazardan payetli panduf aldım. Ahh! Şu payetler. Dünyamı renklendiren yegâne şey..

"Nilüfer!"

Babaannemin seslenişiyle bu koca atmosferden çıktım.

"Efendim babaanne?"
"Yavrum, haydi gel yemeğimiz hazır."
"Peki, geliyorum hemen."

Minik tabureden kalktım kalkmasına ama her tarafım uyuşmuştu. Daha yarısına geldiğim kahvem, buz gibi olmuştu. Tıpkı benim gibi, ömrümün daha ortalarına ulaşmadan buz dağı gibiydim. Etrafımda bu denlice iyi şeyler olmasa yürüyen ceset olurdum sanırım.

Daha fazla moralimin bozulmasına müsaade etmeden içeriye geçtim. Mutfağa doğru yürürken mis gibi kokular sarmıştı burnumu.
Gözlerimi kapatıp anın tadını çıkarmak istemiştim.

"Karnabahar!"

"Bir şey mi dedin yavrum?"
"Hayır babaanne. Sadece yemeğin kokusunu içine çekmek istedim." Dedim, mutfakta masada yerimi alırken.

Donatılmış sofraya bakıp bir kez daha bunları nasip eden Rabb'ime şükrettim. Her ne yaşarsam yaşayayım, yine de yüzümün gülmesine sebep veren şeyler olurdu.
Yine düşüncelerimden sıyrılmama sebep olan babaanneme döndüm yüzümü;

"Allahın gücüne gitmesin ama bu koku sevilir mi be yavrum? Ev nasıl koktu bak."
"Olsun babaanne, her güzelliğin bir zorluğu var öyle değil mi? Bunu yiyebilmek için de bu kokuyu çekmek şart. Bu arada ellerine sağlık."
"Afiyet olsun kuzum."

Kaşığı alıp mideme Bayram ettirirken;

"Elektrik faturası gelmiş." Dedi babaanem.
Ağız dolusuyla konuşmaya çalışırken;

"Ne kadar gelmiş peki?"
"139 tl gelmiş."

Duymamla öksürmem bir oldu. Ben boğuladururken babaannem suyu uzatıp o dolma gibi parmaklarıyla alnımı yukarı çekiştirdi.

"Yavrum!Iyi misin?"

Suyu içtikten sonra büyük lokmayı yutabilmiştim nihayet. Birkaç toparlama öksürükten hemen sonra;

"Iyiyim babaanne."
"Korktum yavrum yavaş ye, önünden almayacaklar."
"Yok ya, yavaş yiyordum fakat faturayı pat diye söyleyince şok oldum. Yarın gidip öderim ben."
"Senden başka ödeyen mi var sanki Nilü. Ödemeye gönüllü olmuşsun gibi sen de."
O tatlı mı tatlı gülüşünden sonra yemeğine devam etti.

"Babaanne, bozmak zorunda mısın? Bu arada yarın pazar var alışverişe gidecek miyiz?"
"Maaşın yattı mı yavrum?"
"Dün çektim, okuldan çıktıktan sonra. Üstümüze başımıza bir şeyler mi alsak bak kış gelmek üzere."
"Olur alalım bir şeyler."
"Babaanne eve hayvan mı alsak?"
"Sen varsın ya kuzum. Senin yediğini başka kim yiyebilir pandam benim."
"Babaanne insan hiç torununa hayvan der mi?"
"Hayvan demedim yavrum, panda dedim."
"O da hayvan değil mi sonuçta hayvan hayvandır bence."
"O değilde açık renklilerin varsa getir de makineyi çalıştıracağım."
"Tamam. Bu arada Duş alacağım, çıktığımda saçımı örer misin?"
"Kese yapmaya da geleyim mi yavrum?"
"Sağ ol babaanne."

BİR DUAYLA BAŞLADI HER ŞEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin