Bölüm 1

1.3K 121 40
                                    

Güzel bir Salı sabahında, şarkılar söyleyerek, oğlu ve kendisi için kahvaltıya pancake hazırlayan orta yaşlı kadının neşesi, merdivenden gelen paldır küldür seslerden korkmasıyla bozuldu. Galiba oğlu uyanmıştı ve yine okula gitmek için vakti olmasına rağmen doğru dürüst kahvaltı edebilmek için acele ediyordu. Tavaya tekrar pancake içinden bir miktar döküp, mutfak kapısına baktı. İçinden saymaya başladı. 3...2...1...

"Günaydın anne."

Evet, mimarlık 3.sınıf öğrencisi akıllı, yetenekli, sevimli ama bir o kadar da suratsız oğlu nefes nefese gelip yine bir gram gülümsemeden günaydın demişti. Kadın 2 yıl önceki neşeli ve güleç oğlunu özlüyordu. Oğluna 2 yıldır surat asmasına neyin sebep olduğunu sorup duruyordu ama cevap aynıydı: 'Bir şeyim yok. Olgunlaştım sadece.' Yine de, mutluluk ve gülümsemenin bulaşıcı olduğunu düşünerek, oğluna gülümsedi ve ocağı kapatıp pancake tabağını masaya koydu. Oğlunun başına bir öpücük bırakıp, yerine oturdu.

"Günaydın bebeğim! Okulun bu hafta kapanıyor değil mi?"

Ağzına yemek tıkıştıran çocuk başını salladı ve ağzındakini hızla yutup cevap verdi.

"Cuma günü mimarlık tarihi finalim var. Sonra tatil işte."

Ağzına tekrar pancake tıkıştırıp, çiğnemeye çalıştı çocuk. Annesi ise bu haline kıkırdadı.

"Bebeğim, neden bu kadar hızlı yiyorsun? Boğulacaksın."

"Çünkü evden doğru düzgün kahvaltı etmeden çıkmak istemiyorum. Aynı zamanda okula da yetişmeliyim. Aç kalmamam lazım."

"Neden ki? Okul kantininden yiyecek alacak kadar para vermiyor muyum sana?"

Çocuk duraksayıp başını eğdi ve ağzındaki lokmayı yavaşça çiğnemeye başladı. Çünkü boğazına oturan yumru yüzünden yutamayacağını biliyordu.

"Ders aralarında sınıftan çıkmayı sevmiyorum. Bu yüzden... Y-yani param yetiyor anne. Seninle ilgili bir durum değil bu."

Kadın oğlundaki durgunluğu fark edip, elini oğlunun elinin üzerine koydu.

"Han... Neden bana hiç okul hayatından bahs-"

"Benim çıkmam lazım anne. Yoksa geç kalacağım. Görüşürüz."

Luhan, lafı annesinin ağzına tıkayıp, hızla evden çıktı. Dersin başlamasına daha çok vardı. Belki okula yürüyebilirdi.

***

Yürüyerek yarım saatte geldiği okulun kapısından girince, Profesör Yoon' u gördü. Adam da onu görmüştü. Gülümseyerek en başarılı öğrencisinin yanına gelip, kolunu fazla yakın olmamaya dikkat ederek Luhan' ın omzuna koydu, orta yaşlı adam.

"Nasılsın Lu Han?"

Luhan gülümseyip, hafifçe eğilerek selam verdi.

"İyiyim, teşekkür ederim efendim. Siz?"

"Ben de iyiyim, teşekkürler. 2 ay sona dördüncü sınıf olacaksın. Büyük ihtimal danışmanınız ben olacağım. Eğer öyle olursa seni, İtalya' ya seminere göndereceğim. Lütfen daha sıkı çalış."

Luhan parlak gözlerle, tekrar eğilip selam verdi.

"Teşekkür ederim efendim, çok teşekkür ederim."

Ardından Profesör Yoon, Luhan' ın sırtına bir abi gibi hafifçe vurup, okula doğru daha hızlı adımlarla yürüdü. Luhan da içindeki heyecanı bastırıp, suratını ifadesiz hale getirdi ve yavaşça yürümeye devam etti. Etraftaki insanların bakışlarını hissedebiliyordu. Kesin yine onun hakkında kötü şeyler düşünüyorlardı. Profesör Yoon' un söylediklerini duymuş olmalıydılar. Yine aptalca şeyler uydurup, ona çatacaklardı. Sıkıntıyla giriş kapısına ilerlemeye devam etti.

Perfect TwoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin