Aria gözlerini açtığında herkesin kalkmış Poyran'da ki işleri yapmaya başladıklarını görmüştür. İnsanların özel gücü olmadan bu ağır işleri yaptıklarını görmesi Aria'yı üzmüştür. Neden Aria'yı uyandırmadıklarını merak etmiştir ve karşısına çıkan ilk kişiye bunu sormuştur. "Şey. Pardon! Beni neden uyandırmadınız? Herkes çok erken uyanmış ben neden uyandırılmadım?"
"Sence dün Poo'ya olan şeylerden sonra birisi seni uyandırmaya cesaret edebilir mi?" Diyip gitmişti. Aria bu söylenenlerden sonra şaşırmıştı çünkü onu uyandırmaları kötü bir şey değildi ki sonucunda onlara kötü bir şey olsun. Bu çok saçma bir düşünce diye geçirdi aklından. Ardından krizi fırsata çevirmeyi karar verdi ve sonradan uyandırılmayışının çok da kötü bir fikir olmadığını düşündü. Yani en azından yorgunluğunu atabilecekti.***
"Aria! Neden kimse beni uyandırmadı?" Aria Dave'nin bağırışı üzerine arkasını dönüp ona cevap verdi.
"Çünkü dün Poo'ya olanlardan sonra kimse bizi uyandırmaya cesaret edemeyince biz de güzelce uyuyup uykumuzu aldık"
"Vay bee. Desene artık uykumuzu alana kadar uyuyacağız" Dave'nin de kendisiyle aynı fikirde olmasına sevinen Aria üstündeki yırtık balo elbisesinden nasıl kurtulacağını bilmez ve Christen yardım istemeye karar verir. Chris'in yanına gidip "Chris günlerdir şu saçma kıyafetin içindeyim ve en son kendimi gördüğümde berbat bir haldeydim. Eminim şimdi daha da berbat bir haldeyimdir. Sadece üstümdeki kir biraz gitsin istiyorum. Burada hiç fazla kıyafet ve banyo yapabileceğim bir yer var mı?"
"Şu geldiğin sokağı hatırlıyor musun? Hani şu 4 tabelanın bulunduğu sokak. O sokağa gidip istediğin şeyi dile. Kıyafet, yiyecek, içecek. Hepsi anında geliyor. Ama tek gitme. Böceklere yakalanabilirsin. Gerçi... Böceklere yakalansan da sen de o kadar özel güç varken seninle geleni yakarsın ya neyse"
Chris'in iğneleyici konuşmasına aldırmayan Aria; Chris'in istediğin şeyi dile demesine takıldı. Ahh evet ya Aria o sokağa ilk gittiğinde keşke şuan yanımda ayna olsa diye düşünmüştü ve karşısında ayna belirmişti. Aria bunu tamamen unutmuştu. Eğer aklına gelseydi bunun sebebini mutlaka birisine sorardı. Aria merakını gideremeyip
"Peki siz hiç burd....."
"Denedik Aria. Denemez olur muyuz. Oraya gidip buradan gitmeyi diledik. Ama bu imkansız. Buradan kaçmaya yönelik bir şey dileyince 20 gün boyunca dilediğin hiçbir şey kabul olmuyor"
Sadece "Çok ilginç" diyebildi Aria Aria duydukları karşısında.
Ama Aria'nın aklına bir soru daha takıldı. "O sokağa gidebilmemiz icin elektrik akımı olan kapıdan geçmemiz gerekmiyor mu? Ve o kapıdan çıkış ise yoktu?" Aria meraklı gözlerle Chris'e bakıyordu. Chris'in cevabı onu şaşırttı "Zaten oradan gitmeyeceksiniz Aria. Sen bu sokağa girmeden önce girdiğin 2 sokağı hatırlıyor musun? Ne kadar ilerlersen ilerle yine de varacağın yer. O 4 tabelanın olduğu yerdir Aria. Sana o aynanın geldiği yer yani"
Aria bunu daha önceden farketmişti zaten. Chris onun bir soru daha sormasını müsaade etmeden; "Aria biraz daha beklersen akşam olucak ve dumanlılar çıkıcak. Üstündekilerden kurtulmak istiyorsan acele etmelisin"
"Tamam ama ben tek gidebilirim. Yani kimsenin benimle gelmesine gerek yok"
"Evet zaten kimsenin seninle gelmesine gerek yok ama buranın da bazı kuralları var tek başına kimse bu yerden çıkamaz" Chris Aria'nın cevap vermesini beklemeden oradakilerden birine seslendi "Joe! Aria ile birlikte sokağın başına gidip gel hadi"
Joe denen çocuk sanki Tanrının emirlerini yerine getiriyormuş gibi elindeki işini aceleyle bırakıp Aria'nın yanına gitti. İkisi beraber sokağın başına gitmek için ormanı kullandılar. Zaten nereye giderlerse gitsinler sokağın başına varacaklarının ikisi de farkındadır. Yol boyunca ikisi de konuşmadı. Sokağın başına geldiklerinde Aria ne yapacağını bilmiyordu. Joe ona nasıl yapacağını gösterdi. "İçinden istediğin şeyi düşün" Aria kendisine söyleneni yaptı ilk önce güzelce bir duş almayı, temizlenmeyi diledi. 1-2 saniye içinde Aria'nin eski halinden eser kalmamıştı. Saçları porsuk, gözleri kızarık, uyuşturucu bağımlısı gibi duran kız şimdi aynı peri masallarından fırlamış gibiydi. Kumraldan sarıya kaçan, kalçasının altına kadar uzanan saçları, yemyeşil ve upuzun kirpikleri etrafa huzur yayıyordu adeta. Her ne kadar duş aldığını hissetmese de tertemiz olduğunun farkındaydı. Sıra ikinci dileğe gelmişti. Şimdi şu üstündeki saçma kıyafetten kurtulma vaktiydi. İçinden kıyafet diledi. Ve o sırada Aria'nın üstünde bembeyaz, ince askılı, diz kapaklarına gelen ve etek uçları fırfırlı bir kıyafet belirdi. Ayağındaki beyaz taşlı ayakkabı ise onu daha güzel gösteren detaylardan sadece birisiydi. Aria'nın güzelliği karşısında ağzı açık kalan Joe utandığı için bunu belli etmemeye çalıştı. Aria son halini merak ettiği için bir ayna diledi. Karşısında beliren aynada gördükleri Aria'yı mutlu etti. Çünkü en son aynada kendini gördüğünde berbat bir haldeydi ve çok çirkin birisi olduğunu düşünmüştü. Fakat şimdi kendini gördüğünde ise gerçekten çok güzel bir kız olduğunun farkına vardı. Aria kendini incelerken Joe kibar bir tavırla "Aria artık gidelim mi? Akşam olmak üzere ve dumanlılar çıkabilirler"
Aria başıyla onayladı. Aria ormandan gideceklerini düşünüyordu fakat tabelanın olduğu yerden gittiklerinde neden ormandan gitmediklerini anladı. Çünkü akşam olmak üzereydi ve burdan Poyran'a ne kadar sürede gideceklerini bilmiyorlardı ve dumanlılar ile karşılaşma ihtimalleri çok yüksek olduğundan Poyran kapısını kullanacaklardı. Ne de olsa Poyran kapısından giriş var çıkış yoktu.***
Poyran'a doğru giderlerken duvarlardaki değişik semboller Aria'nın dikkatini çekti. Kimisi bir harfe kimisi bir hayvana, kimisi bir insana benziyordu. Aria bunların anlamını çözemedi. Belki de bir şifre olabilir diye düşündü. Bir parola, bir bulmaca... Düşüncelerini Joe ile paylaşacaktı ama ilk önce Dave'e söylemesinin daha uygun olacağını düşündü.***
Poyran'a vardıklarında orada çalışanlardan birisi Joe ve Aria'ya kapıyı açtı. Aria içeri girdiğinde herkes ona bakıyordu. Eski pasaklı halinden eser yoktu çünkü. Aria özüne dönmüştü. Onu görenler ilk başta yeni birisi mi geldi diye düşünüyordu fakat yaklaştıkları zaman gözlerinin yeşilinden onun Aria olduğunu anlıyorlardı. Herkesin şaşkın bakışları arasından Aria'nın gözü Dave'yi aradı. Ona anlatacakları vardı çünkü. Dave'yi gördüğünde Dave ona sanki bir şeyler hatırlıyormuş gibi baktı. Aria onun bir şeyler hatırlıyor olabiliceğini umarak Dave'nin yanına gitti. Dave ona bakmaya devam ediyordu ve Aria Dave'nin bakışlarını dayanamayıp "Dave bir şey mi hatırladın?"
Dave biraz duraksadıktan sonra
"Hayır" dedi
"Peki neden öyle bakıyorsun?"
"Çok değişmişsin de o yüzden" Aria Dave'nin söylediği şeye karşılık vermeyip konuyu duvarda gördüğü yazılara çevirdi.
"Dave. Poyran'a gelirken bir şey dikkatimi çekti. Duvarlara değişik semboller, hayvan ve insan figürleri kazınmıştı. Bunun bir parola olabileceğini düşünüyorum. Bir şeyin parolası. Bizi buradan çıkaracak olan şeyin parolası"
"Bizi buradan çıkaracak olan şey ne ki parolası da olsun?"
"Bilmiyorum. Nasıl olduğunu bilmediğim yolculukla buraya gelirken yaşadığım şeylerle ilgili hatırladığım bir şeyler var. Birisi 'burayı siz kurtaracaksınız Aria. Sen ve Dave lütfen yardim et' diyordu. Bunu hatırlıyorum Dave.
Aria bunları anlattıktan sonra Dave biraz duraksadı. O da bir şeyler hatırlamış olacak ki konuşmaya başladı "Evet. Sen söyledin de aklıma geldi ben buraya gelirken de böyle bir konuşma geçti. Evet Aria hatırlıyorum" Aria Dave'nin de hatırlamasına sevinerek "O zaman bunlar tesadüf değil. İlk önce gidip duvardaki işaretlerle bir şeyler çıkarıp çıkaramayacağımıza bakalım"
"Tamam da buradan nasıl çıkacağız"
"Hava kararıyor şimdi çıkmamız tehlikeli olabilir. Sabah olsun dilek dilemek için sokağa gidiyoruz der çıkarız" Aria'nın fikri Dave'e mantıklı gelmiş olacak ki başıyla onayladı. Ve Aria'ya "Benim canım sıkılıyor biraz eğlenelim mi" dedi. "Aria Dave'nin garip teklifine şaşırmıştı. Ne tür bir eğlence olduğunu merak edip sordu
"Nasıl bir eğlence? Hayır yani burada nasıl eğleneceğimizi merak ettiğim için soruyorum"
"Unuttun galiba istediğimiz zaman kullanabileceğimiz bir sürü yeteneğimiz var. İşte bu eğlence"
Aria Dave'nin ne demek istediğini anlamıştı ve bu fikir ona hiç de kötü bir fikir gibi gelmiyordu. "Tamam. Ben varım nasıl yapicaz?"
"Şimdi ilk önce ben özel gücümle senden ve kendimden bir tane daha kopyalıyacağım. Sen ise kopyaladığımız kopyalarımızdan birini Poo kılığına sokucaksın. Benim kopyamı Poo yap çünkü senin kılık değiştirme özelliğini biliyorlar senden şüphelenmesinler. Sonra da kendini ve beni görünmez hale getireceksin. Ben de Poo kılığına soktuğumuz kopyaya sert cisimleri dişleyecek hale getireyim. Sen de hayvanlarla konuşup anlaş. Poo kılığında kopya Poyran'a girdiği vakit bütün hayvanlar birden Poyran'a hücum etsin. İnsanlar korkudan kaçışırlarken bizde burada oturur biraz güleriz nasıl fikir?"
Aria bu fikri beğenmişti. Biraz eğlenmeye ihtiyaçları vardı. Poo ölmüştü. Bakalım onu tekrardan gören Poyranlılar'ın tepkisi ne olacaktı. "Bence harika bir fikir. Ama iş bittikten sonra kimseye gerçeği söylemiycez çünkü bizi öldürürler"
Dave, Aria'nın bu söylediği üzerine sinsi bir bakış attı "Sence bizi öldürebilirler mi?" Buna tam anlamıyla krizi fırsata çevirmek denebilirdi. Aria Dave'nin sinsi gülüşüne sinsi bir gülüşle karşılık verdikten sonra işe başladılar. İlk önce Dave kendinden ve Aria'dan iki tane kopyaladı. Ardından Aria Dave'nin kopyasını Poo kılığına soktu. Ardından kendini ve Dave'yi görünmez hale getirdi. Dave ise Poo kılığına sokulan kopyasına sert cisimleri dişleme özelliğini aşıladı. Ardından Aria hayvanlarla konuşup Poyranlılar'ın başlarına çam ağacından düşen çok da sert olmayan can acıtmayıcı nohut kadar büyüklüğü olan o şeyi atmalarını rica etti. Hayvanlar bunu kabul ettiler. Şimdi ise her şey hazırdır. Aria ve Dave için biraz eğlenme vaktidir.Her gün bölüm atmaya çalışıyorum. Konu tam olarak anlaşılana kadar asıl olaya girmemeye çalışıyorum. Birkaç bölüm sonra heyecan, aksiyon hepsini bir arada yaşatacağımı umuyorum. Keyifli okumalar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aria
Mystery / Thriller"Bütün bunlar ne anlama geliyor?" "Bilmiyorum Aria, sadece hepimiz saçma bir oyunun içerisindeyiz ve bu oyunu bozacak olan siz ikinizsiniz" "Hangi biz ikimiz?" "Sen ve Dave" "Peki ama biz ne yapabiliriz ki?" "Gidin ve parçaları birleştirin, bizi anc...