Red Velvet ile et yemeğe gidiyoruz.
Kızlar bana çıkan haberleri soruyorlar.
Acı bir tebessüm oluşuyor yüzümde.
"Haberlerin hepsi doğru." dediğimde masada soğuk bir rüzgar esiyor.
Bu sırada çalan telefonum ile herkes dikkat kesiliyor.
Senin aradığını görmemle sinirden dolayı bir kahkaha atıyorum.
Telefonu suratına kapattığımda kadehteki şarabı kafama dikiyorum.
Hepimiz olanları unutup sarhoş olunca menajer oppa öfkeli bir vaziyette bizi topluyor.
Arka kapıdan çıkarken seni görmüş gibi oluyorum.
"Senin hayalini görecek kadar kafayı yemiş olamam." diye söylenerek arabaya biniyorum.
Kendimi arkaya yaslarken telefonum tekrardan titreşiyor.
Kafayı yemedin Jennie. Çünkü o kişi bizzat bendim.
Mesajını tekrar tekrar okurken kafamı iki yana sallıyorum.
Umutlanma Jennie, yoksa tekrar üzülürsün.