Jongin gibi bir asker için 'Emir, demiri keser' idi. Kyungsoo'nun ardından imparatorun has adamları, hazırlıklarının tamamlandığını ve şimdi odasının toplanacağını haber verdi. Yanına gelen bazıları ise giyinmesine yardım etmişti. O ise gözünden akan yaşlara engel olamazken ruhu bedeninden çekilmiş gibi hareket ediyordu, tahtadan bir kukla misali...
Akşam oldu, izdivacı da oldu. Bir kere bakamadı gelinine. Kimseyi görmek istemedi, kalbi bin parçaya bölündü de yine son dokunan o olsun diye kırıklarını saklayıp kapısına kilit vurdu yaralı kalbinin...
İmparator tarafından aldığı kesin talimat vardı, çocuğu olmalıydı, ancak o şekilde kendisi ve ailesi rahata erecekti. Kendisi zerre umrunda değildi de kendisiyle evlenmekle cezalandırılan gencecik fidana kıyamadı. Annesi, babası ve kardeşlerinin de canı buna bağlıydı.
Kyungsoo ile kendisini yaktıklarına yanıyordu da yine ona kıyamıyordu.
Aradan geçen dokuz ay sonra ay yüzlü güzel mi güzel bir oğlu olduğunda kendi hatrına düşenler ciğerini yaktı da yine de oğluna tutundu hayatta kalmak için. Adını da
월광(wolgwang) koydu. Ay ışığıydı anlamı, gönlünün yol göstericisini hatırlatsın diye koydu da diyemedi eşine.Kendi eşiyle aynı zamanda prensin de eşi bir çocuk dünyaya getirmişti. Ülkede üç gün üç gece bayram ilan edilmiş, ziyafetler verilmişti.
Son konuşmalarından sonra bir daha göremedi prensinin güzel yüzünü. O gün bugündür prens halk arasına karışmayı da kesmişti. Jongin ile karşılaşacağı ortak alanlardan da elini eteğini çekmişti.
'Gerçekten de gençlik hevesi miydim senin için? Bir kalemde bitecek miydi her şey? Görmeye bile mi hakkım yok, seni?'
Aradan geçen onca zamanda Jongin gündüzleri askerlere eğitim verirken akşamları oğluyla ilgilenip ona sevgisini vererek şimdiden sevdanın güzelliğini işliyordu ilmek ilmek.
Geceleri 'Kyungsoo' diye sayıklayarak uykusundan uyandığında penceresinin bir köşesine geçip ayı seyrediyordu. İnanıyordu ki sevdiği de o saatlerde uyanıp ayı izliyordu, bu şekilde onu görüyordu. Bir yerden duymuştu 'Uykusuz gecelerin sebebi başkalarının rüyalarında geziyor olmanızdır.'
---------
Kyungsoo, Jongin'in düğününü kendi balkonundan ağlayarak izlemiş, ertesi gün halkın da katıldığı bir alanda prensesle evlenmişti. O gecenin akşamında birlikte olmuşlar ama Kyungsoo prensesin tenine dudaklarını değdirmemiş, son dokunduğu kişi Jongin olsun istemişti.
Ettiği tek bir duası vardı 'Yalvarırım Tanrım, erkek olsun. Bir daha dokunmak zorunda kalmayayım kimseye.'Ama kaderin cilvesi gibi ilk çocuğu kız olmuş, Kyungsoo'nun yasına yas eklemişti. Ne kadar oğlu olmamasına üzülse de kızı o kadar güzeldi ki tenini güneşin öpüşünden kıskandığı adamı anımsatsın diye adını 일광(ilgwang) koymuştu. Soranlara da 'Ömrünün sonuna kadar parlasın benim gün ışığım' demişti.
Aradan geçen bir senede eşi tekrar hamile kalmış ve bu sefer bir oğlu olmuştu ve adını Kwangsoo koymuştu. Kendisinden sonra imparator olacak oğlu diyarlara İmparator II. Kwangsoo olarak hükmedecekti.
Hayatta her şey bir şekilde yolunda gidiyordu, adamlarından duyduğuna göre Jongin günlerini asker eğitimlerinde geçirirken geceleri oğluyla ilgileniyordu. Kendi kızıyla yaşıt bir oğlu vardı onun da. Aradan geçen iki buçuk senede o kadar çok şey değişmişti ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Emperor, My Universe
Fanfiction"kişi seni severse soyunur aya karşı sever ölüşüne dek" -Fazıl Hüsnü Dağlarca