Odadaki gergin bekleyiş sürüyordu. Arda onlardan bir tepki bekliyordu ancak anladığı kadarıyla birbirlerinden pek haz etmemişlerdi.
Hera'nın her zamanki tavrıydı işte. Sert bir tonla konuşmaya başladı."Hera, adamı gözlerinle öldürmeyi kes. Orada da aynı hatayı yaparsan-"
"İlk kez göreve çıkmıyorum Arda. Böyle birşey yapmayacağımı biliyorsun. Ayrıca senin deyişinle 'silah arkadaşımı' sevmek zorunda olduğumu da zannetmiyorum."
Baran içten içe şaşırdıysa da, renk vermedi. Anlaşılan kızın hisleri güçlüydü. Her zamanki sakin ses tonunu kullandı.
" O haklı Arda. Beni sevmek zorunda değil. İşini sevdiğini ve bu iş için kusursuz biri olduğunu da sen söylemiştin."
Hera adama kaçamak bir bakış attı. Yüzünden ne hissettiği anlaşılamayanlardandı. Bu istihbarattan çok avukatlığından gelen bir durum olmalıydı. Gergince kafa salladı.
Arda ise pes ettiğini belli eden derin bir iç çekişten sonra arkasına yaslandı.
"Nişanlı olarak gidiyorsunuz, birbirinizi tanıyın. Oradakiler şüphelenmesin."
Tekrar kafa sallayan Hera, Baran'a doğru döndü.
"Adım Dila Balaban. 26 yaşındayım. Doğum günüm 24 Aralık. İki buçuk yıldır avukatlık yapıyorum. Lisede Samsun Yeşilyurt Mesek Lisesi, Hemşirelik bitirdim ve Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. En sevdiğim renk siyah ve en çok lilyum severim. Saat takıntım var. Adana'ya daha önce bir kere gittim. Bunlar yeterli sanırım? Sıra sende."
Baran'ın gözleri muziplikle pırıldadı.
"Fazla bile güzelim. Ben de Cantekin Yıldırım. 32 yaşındayım. Doğum günüm 26 Ağustos. Dokuz yıldır avukatlık yapıyorum. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunuyum. En sevdiğim renk asker yeşili ve çiçeklerden hoşlanmam. Galatasaray'a takıntılıyım ve Adana'ya daha önce hiç gitmedim."
Hera göz devirirken adamı gerçekten itici bulmuştu. Arda tekrar ortaya atladı.
" Ankara'da bir seminerde tanıştınız. İlk görüşte aşık oldunuz. Bir buçuk yıldır berabersiniz. Birinci yılın sonunda nişan yaptınız. Seneye yazın evleneceksiniz. Yıldönümünüz 16 Mayıs. Aşık ve romantik bir çiftsiniz. Zaten rol yeteneğiniz tartışılmaz. Yarın sabah yola çıkın."
İkisi de kafa sallarken Hera başka konuşulacak birşey olmadığının farkındaydı. Onları resmen evden kovdu ve giyinme odasına gidip iki büyük valiz çıkardı.
Birine gerekli olabilecek silahlarını ve rahat kıyafetlerini, diğerine ise şirkette giyebileceği 'hanım hanımcık' kıyafetlerini yerleştirdi. Normalde görevleri severdi. Ama şu görev arkadaşından gerçekten rahatsız olmuştu. Yakışıklı sayılabilirdi ama bu zamanki tecrübelerine dayanarak söyleyebilirdi ki o adam kesinlikle güvenilir değildi. Dikkatli olması gerektiğini kendine tekrar hatırlattı ve geceden yola çıkmaya karar verdi.
Son bir kez etrafı kontrol edip çıkacakken koltuğun yanına düşmüş bir kağıt görüp eline aldı. Üzerinde bir kaç kordinat yazılıydı ve muhtemelen Baran'ın cebinden düşmüştü. Kaşları kendiliğinden çatıldı ve koşarak özel odasına girdi. Bilgisayardan araştırmaya başladı.
Bulduğu yer bilgileri onu şaşırtmıştı." 6. MEKANİZE PİYADE TÜMEN KOMUTANLIĞI RECAİ ENGİN KIŞLASI/ Adana"
" 6. KOLORDU KOMUTANLIĞI/ Adana"
"210 NUMARALI TAŞINABİLİR HAVA RADAR KOMUTANLIĞI/ Adana"
Bu gerçekten tuhaftı. Arda'nın söylediğine göre görevi ilk kez yanındayken duymuştu. Bunun yanı sıra şüphe çekmemeleri için bu tip askeri birimlerle iletişim kurmazlardı ve Baran daha önce Adana'ya gitmedim demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod adı: Gölge
Ficção GeralHera gözlerinden bir damla yaş düşerken genç adama baktı. "Ateş gibisin. Çevrene hem ışık veriyor, hem de yaklaşanı yakıyorsun." "Ben askerim Hera. Benden ateş olmaz, olsa olsa mum olur. Belki çevreme ufak loş bir aydınlık sağlarım. Umut veririm. Am...