Otele kadar nasıl geri geldiğinden emin değildi Hera. Bir çeşit hipnoza girmiş gibiydi. Kendine gelmeye çalışıyor ancak gelemiyordu. Tek yapabildiği yatağına uzanıp öylece tavanı izlemekti. Bir çift mavi göz bir insanı kesinlikle bu kadar etkilememeliydi. Hele ki sonraki gün göreve çıkacak bir istihbarat görevlisini asla etkilememeliydi. Uyumaya çalışıyor ama başaramıyordu. Koyun saymayı denemişti ama nedense dördüncü koyundan sonra koyunların yüzü kayboluyor yerine Doğan'ın kafası geliyordu.
Lanet olsundu! 'Yarın nişanlı olacak ve göreve çıkacaksın. Birinden etkilenmenin tam da sırasıydı.' diye geçirdi içinden.
Yatağında uzunca bir süre döndükten sonra huzursuz bir uykuya daldı.* * *
Genç kız erkenden kalkmış ve hazırlanmıştı. Aynadaki görüntüsünü beğeniyordu. Koyu lacivert diz altı kalem eteğinin üzerine, lacivert beyaz kareli şık bir bluz giymiş sütlü kahverengi bağcıklı topuklularıyla kombinini tamamlamıştı. Son olarak takmak zorunda olduğu altın sarısı düz alyansı parmağına geçirdi. Görev dahi olsa bu tür durumlardan hoşlanmamıştı. Bu ona olamayacak rüyalarını hatırlatıyordu.
Yaptığı iş normal değildi. Mutlu bir ev ve aileye uygun da değildi. Gecesi gündüzü yoktu. Nereye gittiği sorulduğunda verebileceği bir cevap yoktu. Hoşlandığı insanlarla kısa süreli ilişkileri olmuş olsa da en sonunda hep genç kızın açıklamasını yapamayacağı şeyler yüzünden sonlanmıştı. Bir ailesi olabileceğine olan inancı da bitmişti.
Kimsesizdi o, bunu kabullenmeliydi.
Bir anda kafasını iki yana sallayıp düşüncelerinden sıyrıldı.Nişanlı olarak gidecekleri için onu otelden Baran alacaktı. Bu yüzden tuhaf bir gerginlik hissediyordu.
On dakikalık bekleyişin sonunda Baran, dışarıda onu beklediğine dair bir mesaj atmıştı. Genç kız aynanın karşısına geçerek son bir kez kendine baktıktan sonra hızla dışarıya çıktı.
Baran siyah arabasının kaputuna yaslanmış bekliyordu. Hera'yı gördüğünde düz bir şekilde süzdü ve yerinden doğrulup genç kızın kapısını açtı.
Yol sessiz geçmiş olsa da şirkete geldiklerinde ikisi de yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi. Baran, genç kızın elini tuttu ve içeriye doğru ilerlediler. İlk görüşecekleri kişi yöneticiydi. Yani gölgenin yakın arkadaşı, görevin asıl amacı; Asaf Kaya.
Genç kız ufaktan gergin olsa da, dışarıdan bakıldığında mutlu ve aşık bir çift gibi görünüyorlardı. En üst katta olduğunu öğrendikleri odaya gitmek için asansöre bindiler."Gergin misiniz Dila Hanım?"
"Sorun yok Baran Bey gayet iyiyim."
Hera bu konuşmanın günün son konuşması olmasını diliyordu. Ama tabiki istediği olmayacaktı.
Asansör en üst kata geldiğinde aşağıya göre çok daha sessiz olduğunu farketti genç kız. Uzun krem rengi duvarları olan bir çok oda kapısını barındıran koridorun sonunda acı kahve rengi deri ve büyük bir kapı vardı. Diğer kapıların aksine 'ben patronun odasıyım' diyen bir hava sezdiriyordu insana. Kendinden emin bir adımlarla odaya girdiler.
Asaf denilen adam düşündüğünden daha gençti. O daha ileri yaşta bir adam bekliyordu. Ama karşısındaki kişi en fazla otuzbeş yaşında olabilecek gibiydi. İkiliyi görünce ayağa kalktı ve Baran'a göz ucuyla baktıktan sonra Hera'yı süzdü. Sonrasındaysa yapmacık bir gülüşle konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod adı: Gölge
Fiksi UmumHera gözlerinden bir damla yaş düşerken genç adama baktı. "Ateş gibisin. Çevrene hem ışık veriyor, hem de yaklaşanı yakıyorsun." "Ben askerim Hera. Benden ateş olmaz, olsa olsa mum olur. Belki çevreme ufak loş bir aydınlık sağlarım. Umut veririm. Am...