Bir Çocuğun Hikayesi

16 3 0
                                    

Mübarek bir günde gözlerini açtı haziranın on dördü yıl doksan altı
Kara bulutlar gökyüzünü esir aldı haziranın ortasında
Dertler baş ucunda, beyaz önlüklü askerler sarmış etrafını
Sol böbreği delik, ameliyat başında her yanı delik deşik
Koridorda gözü yaşlı annesi, duvarları yumruklayan babası

Bir minik bebek hayat savaşına açtı gözlerini
Sahi bir minik beden kaç ameliyata dayanabilirdi
Dayandı, sımsıkı tuttu hayatın yakasını
Güneş ansızın parlattı yeryüzünü, kurudu gözyaşları
Durmak bilmezdi hiç, uyuyana kadar kıpır kıpır
Uykusu derindi uyanmazdı öyle kolay kolay

Birkaç yıl sonra kızardı elleri, yüzü, kulakları
Kaşlarını çatan kara bulutlar yine gökyüzünde
Kaçıncı kez beyaz önlüklü askerlerle omuz omuza
Bir minik beden yine hayatın yakasına yapıştı
Bu kaçıncı havale, kaçıncı kez ölüm eşiğinde
Kaç kez öldü diye girdiler hastaneden içeri
Bir minik beden kaçıncı kez tutundu hayata

Oyuncaklar doldu ellerine, kapılara tırmandı
Sokakta top peşinde, derslerinde başarılı
Yarıştı annesiyle, oyunlar oynadı dayısıyla
Kahvaltı hazırlardı her sabah sürpriz diye
Yine peşinde mikroplar, yine hastalıklar
Kaç iğne yedi o sedyenin üstünde
Yirmi bir iğne kaç haftada biterdi
Bir minik çocuk kaçıncı kez hayatla savaşta
Yine sıktı dişlerini, yine yapıştı yakasına

On üçünde bir yıldırım düştü evlerine
Bir aile dağıldı dört bir yana tek tek
Geceler artık kabuslardan ibaret
Kalem artık tek sığınak avuç içlerinde
İnsanlar artık daha bir gerçekçi
Hayat bu kez daha güçlü

Bu sırada omuzlarında yükseldi naaşlar
Sevdiklerini toprağa koyup
Birer birer uğurladı gökyüzüne
Fotoğraflarla avunmaya çalıştı
Kimi zaman ıslandı yanakları
Kimi zaman sıktı dişlerini
Bir minik beden kaç naaş kaldırabilirdi

Yıllar eksildi takvim yapraklarından
En güçlü ve en acılı silahıydı kalem
Şiir dünyasında buldu kendini
Her satırda çıktı kendinden
Her şiirde buldu kendini yeniden
Öfkesinden siyah kaleme kırmızı
Beyaz sayfalarda gizli kan izleri
Bu öfkeden katil bir şair doğurdu

Dilinin ucundaki kelimeleri kıvırdı
Sustu, gözyaşlarını da susturdu
Kan kustu gizli gizli odasında
Kimseye açık vermedi, gizli gizli vurdu
Perdenin arasından yolları gözledi
Yıldızlar ile gecenin başında nöbet tuttu
Bir şarkıya kapılıp defalarca başa sardı
Kaç kişinin gizli gizli yaktı canını
Yine de en çok kendi canını yaktı
Bir minik beden kaç kişinin canına kıydı

Biraz daha büyüdü artık daha sağlamdı apoleti
Gün geldi, buldu saat takvimi
Önce büyüdüğü evi çaldılar
Ardından tüm anıları yıktılar
Geriye tozlu bir enkaz kaldı
Bir çocuğun izini aradı durdu

Hayalleri yük oldu omuzlarına
Kara bulutlar hep sırıttı güneş ardında
Dualarına karıştı gözyaşları
Bir gecede dört yıllık ağladı

Gözleri karardı bayıldı bir kez
Karardı gözleri bayıldı ikinci kez
Üç, dört.. sahi bayıldı çocuk kaç kez
Ölümden döndü yine sahi bu kaçıncı kez

Üst üste yandı kaç sigara
Bir çatı katında kaç gece söndü
Bu insanlar iyilik mi etti kötülük mü
İlahi adaletten habersizler mi
Yoksa korkmazlar mı
Neden bu iyiliğin içinde kötülük
Neden kesik bu sular, çeşmeler
Sahi neden çaldılar bu çatıyı da
Önce çocukluğunu, büyüdüğü evi
Şimdi de çatı katını aldılar

Bir dükkan doğdu evin içine
Yüzünde bir tebessüm herkesin
Umutlar kondu omuzlarına
Yine kara bulutlar iz peşinde
İnsanlar dümen kırdılar
Dalgalar adaletin boyunu aştı
Elde avuçta sıfırın eksisi kaldı
Bir de alma mazlumun ahını türküsü

Bir hayalin peşine düştü
Umutları maviliklere sürdü
Dualarla, kendinden emince
Başka bir ülkeye göçtü
Gördükleri yalandı
Hayalinin kıyısında bile değildi
Bir bavul dolusu umut çöpe gitti
Bir bavul dolusu umut üç gün etti
Yüzü güle güle gittiği yerden
Yüreği kan ağlayarak
Tüm hayalleri yıkılarak döndü
Kimseye anlatamadı dili dönmedi
-Hatta kalemi bile dönmedi...

Büyümez Ölü Çocuklar (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin