ç/m 1

30.2K 35 37
                                    

Titreyen ellerimi cebime yerleştirip ilerlemeye devam ettim. Soğuk kendini öyle hissettiriyordu ki; içimi üşütüyordu...

Yarım saat önce duyduğum sesleri yeniden duymaya başladığımda , irkilip son hız koşmaya başladım. Sirenler yaklaşırken , hiç bilmediğim sokaklara saptım. Arada bir arkama bakıp adımlarımı daha da hızlandırıyordum. Kapüşonumu takıp , ilerlemeye devam ettim. Gördüğüm ilk ağaca şöyle bir göz kararı baktım. Ona vakit kaybetmeden tırmandım. Sesler yaklaşırken, araba ışıkları bulunduğum sokağa saptı. Kendimi iyice sıkıştırıp bekledim. Biraz ilerledikten sonra, sokağı geçti araba. Derin bir oh çekip, aşağı atladım.

Sokağı dönmemle , hiçbir şey olmamış gibi sakince yürümem bir olmuştu. En çok bu özelliğimi seviyordum. Sakin davranmak. İnsanlar ancak böyle şüphe etmezlerdi. İlerleyip köşeyi döndüm. Henüz bir kaç adım atmıştım ki ; birinin kıpırdamadan beni izlediğini fark etmemle, olduğum yerde durdum. Siyah saçlarını havaya dikmiş , koyu gözleri gecenin karanlığına rağmen tüm ihtişamıyla duruyordu. Benim üzerimdekine benzer bir kapüşonlu giymişti, ve kollarını dirseğine kadar çekmişti. Delici bakışları üzerimdeydi. Bu biraz tuhaftı.

Delici bakışlarını es geçip , saatin geç olması nedeniyle boş olan sokakta ilerledim. Ayaklarımın ilerlerken yarattığı sesler beni bile rahatsız ederken, birde onun bana bakıyor olması daha da gerilmeme sebep oluyordu. Fazla rahatsız edici...

Onu gerimde bırakıp, sokağı döndüm. İstemsizce gerilen bedenim rahatladığını açıkça belli etti. Birinin beni dikkatlice izlemesi benim için alışıldık bir şey değildi.

Az önce kaçtığım kişiler polisten başkası değildi. Birkaç belirsiz iş yapmıştım. Onların sonucunda da bunlar ara ara beni takip ediyorlardı.  Yakaladıkları pek söz konusu değildi.

Elimdeki hap paketini cebime sıkıştırıp, kapüşonumu düzelttim. Köşeyi tekrar dönüp normal ve sessiz bir sokağa denk geldim. Duvara yaslanmış silüet gördüğümde ona yaklaştım. Gayet resmi olmayan bir şekilde önünde durup " para" dedim. Sırıtıp cebindeki parayı çıkardı. Bana uzattığı anda elimi attım , geri çekip " önce hapımı göreyim" dedi gayet piççe bir şekilde. Cebimdeki uyuşturucu paketini çıkardım, eline tutuşturup paramı aldım. Ardıma dahi bakmadan ilerledim.

Bir çöp konteynırına yaklaştığımda, onunla iletişime geçmek için kullandığım telefonu yere atıp ezdim. Cızırtılı sesler çıkarken ekran paramparça olmuştu.  Etkisiz hale getirip ( yani yaktığımda patlamayacak hale getirip) Çakmağımı çıkarıp telefonun bir tafını tutuşturup ayağı kalktım. Duvara yaslanıp bir sigara çıkardım. Hemen ardından yakıp, telefonumun yanışını izledim.

Neden yaktığım konusuna gelirsek, böylece kimse bana bir daha ulaşamayacaktı. Ve de işte polise gerimde bir delil bırakmamam içindi.

Neredeyse küle dönüşmüş telefonuma bakıp, izlendiğim hissine kapılıp etrafımı gözledim. Birkaç binadan ses seda yoktu. hemen karşıdaki eski binaya çevirdim gözlerimi, bir adım daha geri giderken beni takip ettiğini anladım. Karşımdaki eski ve yıpranmış binanın 2. Katındaki camı olmayan pencerede oturmuş bana yine pür dikkat bakıyordu. Kaşlarımı çatıp , telefona ilerledim ve küle dönüşmüş yerlerini ezdim ve tamamen toz parçası haline getirdim. Arkama bir kez daha bakıp onun şaşırmış suratını gerimde bırakarak son hız koşmaya başladım. Yeterince bulmuştu beni. Daha fazla riske gerek duymuyordum.

Hızımı düşürmeden ilerlemeye devam ettim. Arkamdan gelen adım sesleri gayet normal yürüyormuşçasınaydı. Ya benim gidebileceğim yerleri biliyordu, yada işte tahmin yeteneği iyiydi.  İki ihtimalide es geçip ilerlemeye devam ettim. Hızımdan dolayı kulaklarım uğulduyordu. Gözlerim hafif kısılmış, rüzgar akımına maruz kalan kapüşon şapkam kendini salarak saçlarımı özgür bırakmıştı. Saçlarım gerimde kalırken hızımı hala koruyordum. Genelde böyle koşuşları çok sık yapıyordum. Bu sefer gidecek yerlerim kısıtlıydı sanki. Takip ediliyordum. Tuhaftı.

Eski terk edilmiş bir park bulduğumda adımlarımı oraya çevirdim. Ordaymış hissi verecektim. Boynumdaki bandana tarzı şeyi çıkarıp yere attım. Beyaz renkli boyunluk , sanki burdan geçmişimde düşürmüşüm hissi uyandıracaktı alt bilincinde. Biraz zeki biriyse, yani fevri davranıpta hata yapmazsa bu numarayı yutmayacağı kesindi. Dedim işte ihtimallere takılmıyorum. 

Parktan u dönüşü yapıp geldiğim sokağın yanındaki bir sokağa saptım ve ilerlemeye başladım. Terk edilmiş ve eski binaların hüküm sürdüğü bu sokak başı boş kişiler için gayet davetkardı. Boş bulduğum binanın kapısını ses çıkarmadan açtım ve en üst katına kadar çıktım. Oradaki tahta kapının önündeki düğümü açıp girdim. Parkı gören bir köşe bulup izlemeye başladım. Şimdi diyorsunuz ki neden bir çöp kovasının arkasına geçip izlemedin? Diye, çünkü burda olmadığımı anlamış olacaktı o bıraktığım hata gibi görünen ip ucundan. O yaptığım hileye kanmayacağı kesindi. Çünkü zeki biriydi. Böylece bulunduğum sokağı tahmin edecekti. Ve ben eğer ki çöp kovasının oraya saklansaydım beni eliyle koymuş gibi bulacaktı. Şimdi ihtimaller üzerinden değerlendirirsek eğer, sokağı bulsa bile bir binaya saklanmış olabileceğim aklına dahi gelmeyecekti.

Parka sakince yaklaşıp benim yere attığım , yada düşürdüğüm(!) boyunluğu eline aldı ve etrafına bakındı. Yukarılara bakmaya başlayınca gerçekten zeki olduğunu anlamış bulundum. Şapkamı takıp duvar dibine iyice çöktüm. Ellerimdeki deri eldiveni yukarı çekip , dahada
Eğildim.

Adım sesleri bomboş mahallede yankılanırken, buraya geldiğini anlamam uzun sürmedi. Yerde kendimi göstermeyecek şekilde sürünerek karşı tarafa geçtim. Tanımadığım yabancının yaklaşırken ağzında dolandırdırdığı şarkı ve o şarkıya arada bir ritim tutmak için çaldığı ıslıkla sokakta adım adım yaklaşıyordu. Bu sahne biraz korku filmlerinden fırlama gibi görünsede , ordaki kişilerden daha zeki olduğumu bildiğimden bitişiğimdeki binaya atladım. Ayaklarım yere bastığında hiç durmadan koşmaya başladım. Yan yana binalar kaçışımı destekliyordu.

Sonunda tek bir bina kalmadığında, öncekilere nazaran daha kısa olan bu binada kaçışım için bit şeyler arıyordum. Arkamı döndüğümde az ilerimde ilk başta bulunduğum binadan bana bakıyor olduğunu gördüm. Gözlerim büyürken , daha fazla riske gerek olmadığını anladım ve geri geri gidip ona baktım. Yüzüne yerleştirdiği sırıtışla bir köşeye yaslanmıştı. Gülümseyip şapkamı çıkardım ve geriye düşmesini sağladım. Arkamı dönüp hızla koştum ve aşağı atladım. Düşüşümü yavaşlatmak için aşağımdaki sokağa rastgele atılmış büyük siyah çöp poşetlerini kullandım. Kolumu sıyırmıştım sadece.

Sokağa tekrar çıktım. Bıraktığım yerin 2 bina sonrasında etrafı tarıyordu. Gözleri beni bulunca elimle asker selamına benzer bir işaret yapıp arkamı döndüm ve koşmaya başladım... Atlatmıştım...

Çakıltaşı MabediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin