ç/m 2

13K 21 4
                                    

Neredeyse eski bir yatak ve küçük bir tabure dışında hiç bir şey bulunmayan bu kirli ve pis kokan, duvarları küflenmiş odanın içinde duvar kenarına fırlattığım çantaya uzandım. Elime alıp içindem bir bez parçası bulup kolumun üzerindeki kanı silmeye başladım.

_*

Yatağın üzerindeki siyah kapüşonlu sweet'imi   atletin üzerine geçirdim. Saçlarımı alttam çıkarıp geriye attım.

Dışarı çıkıp, binadan ayrıldım. Gün yeni yeni doğuyordu. Hafif aydınlanan sokakta hala be hala hüküm süren bir sessizlik vardı. Sokak lambalarının ışığı geceye nazaran etkisini kaybetmişti.

Kimsenin bulunmadığı bu tenha sokaktan ilerleyip çıktım. Adımlarımı hızlandırıp, şehrin akışının ilerlediği bir caddeye çıktım. 

Her zaman gittiğim telefoncuya girdim. Şapkamı geriye doğru atıp, telefonların bulunduğu yere yaklaştım. Uluç bana bıkkınca sırıtıp " bir telefon daha mı?" Dedi. Gözlerimi devirip " bana bir telefon uzat uluç, sana konuş diyen olmadı" oflayıp çekmecesinden küçük ama işe yarar bir telefon çıkardı. Elime alıp cebimden bir sim kartı çıkarıp taktım. Açılmasını beklerken, elimdeki bir miktar parayı uluça uzattım.

Gelen mesajlar çoğalmıştı. Önüme ilk gelen mesaja karşılık verdim ve
Uluça döndüm " iyi işti uluç, görüşürüz" dedim kapıyı açarken. 

İçerdeki sıcaklığı terk edip sarp'ı aradım.

" eğer çok acil bir şey değilse çakıl, bence direk kapat önemli işlerim var da." Gözlerimi devirip,

" egenin telefonu sürekli değişiyor. Bana ulaşmasını sağla."

" tamam, yine mi?"

" evet, egeye söylemeyi unutma. Zaten evine gidiyorum. Söylede sevgilisi evdeyse boşaltsın evi, bilirsin kalabalık ortamları sevmem."

" söylerim çakıl..."

Telefonu kapatıp gayet sıradan biriymiş gibi davranmaya devam ettim. Bu sayede aptal insanlar asla şüphe etmeyeceklerdi. Zaten benim çakıltaşı mabedimdeki kuklalardılar sadece. Şekil almayı bekleyen kuklalar....

Köşeyi dönüp, egelerin evinin bulunduğu sokağa ilerledim.

Kısa sürede varmıştım zaten evine. Kolumdaki sıyrık iyice kendini hissettirirken sırıttım. Canımın acıması herkesin hoşuna gittiği gibi benimde hoşuma gidiyordu.

Binaya girip , 2. Kata çıktım. Kapıyı açmasını beklemeden zaten anahtarı bende bulunan kapıdan rahatça girdim.  Üzerinde eşofman dışında bişey olmayan ege ortalıkta dolaşıyordu. Beni fark edip " insanların özeline saygıda bulunmalısın çakıl" göz devirdim. Kapıyı kapatıp koltuğa oturdum.

Elinde bir tişörtle gelen ege de karşımdaki koltuğa oturup tişörtü üzerine geçirdi. Dağılan saçlarını düzeltip, ona pür dikkat bakan bana " gelme sebebin nedir?" Ayrıntılara girerek ama fazla uzatmayarak üstün körü anlattım olayı.

Bir yere dalan gözlerini bana çevirip " kurtul ondan!" Ani tepkisi beni zerre etkilemezken gayet rahat bir şekilde " sanırım kurtuldum bile" sırıtırken, egenin arkamdaki bir yere baktığını gördüm. Hemen arkamı dönüp karşı binanın çatısında oturmuş sigarasını içen dünki çocukla bakışlarımı buluşturdum " sanırım kurtulamamışsın çakıl" bi sinir arkamı dönüp " gerçekten zeki bir adam" diye fısıldadım. Ege kalkıp perdeyi kapattı " o bir ölümcü" yere bakan kafamı kaldırdım ve ona tuhaf bir ifadeyle baktım " ölümcüler azaldı , hatta kalktı diye biliyordum" yüzümdeki telaş ifadesine nazaran gayet normal çıkan ses tonum hoşuma gitmemişti. Ege karşıma oturup " kalmış... Ben bu çocuğu duymuştum" saçlarını geriye atıp " sanırım bu sefer iyi kayaya denk geldin çakıl, peki ya şimdi ne yapacaksın"

Ne yapacağım, bilmiyorum... " karşısına çıkacağım" aniden kafasını kaldırıp " Ne!!" Dedi. Bakışlarımı ellerime indirip " gayet açık... Avsam eğer avcıdan kaçmayacağım... Böylelikle de av olmaktan çıkarım, uygun zamanı bekliyorum" dedim sıradan bir şeyi anlatır gibi. Kafasını salladı " asıl gelme sebebin çakıl. Sen tek bir sebeple gelecek biri değilsin" gülümsedim " bu geceki iş içindi o..." Güldü " gerçekten o adama güveniyor musun? Ya gerekli bilgiyi veremezse..." Hiç düşünmeden cevap verdim " onu öldürmem gerekecek" öksürdü ve saçını düzeltti " neden?" Dedi anlayamadığım tuhaf bir ses tonuyla " neden öldüresin ki?"
Dudaklarımı yalayıp " bilirsin... Leş yiyicilerden değilim, benimle oynayan kişileri sonradan değilde daha tazeyken hallederim. Bırakalımda leşini polisler alsın. Gereksiz kişilerle uğraşmak en son isteyeceğim şeydir" ege koltukta rahat bir pozisyona gelip sehpadaki pizza dilimine uzandı " peki ya bunu ne yapacaksın?" Dedi elindeki telefonu bana fırlatırken. Elime alıp ne demek istediğine baktım ' BÜYÜK SIKANDAL;   ÜNLÜ İŞ KADINI AYLA KIRDAR EVLİLİK HABERLERİNE DOĞRU CEVABI VERDİ'

Kaşlarımı çatıp kafamı kaldırdım " ne yapmaya çalışıyor bu kadın?" Dedim anlayamadığım bu saçmalığa karşın " annenle konuşmalısın benc..." Sinirle saçımı karıştırıp egenin lafını böldüm " sınırı aştı!.." Ayağı kalkıp " bu geceki işten sonra bakarım çaresine bana bilgileri mesaj atarsın" kafa sallayıp eline aldığı telefona başını çevirdi...

_#_

Aleynaya şöyle bir bakıp " cidden bunu nasıl giyiyorsun?" Dedim üstümdeki dar siyah elbiseyi gösterirken. Gözlerini devirip yanıma yaklaştı, elindeki küpeyi gösterip kulağıma taktı. Beni elimden çekip ayna karşısına getirdi " bak çok güzel oldu" ona bakmayı kesip kendime baktım aynada... Gerçekten güzel görünüyordum " vay canına çakıl ne cevherler var sende" bakışlarımı kapıda dikilen emreye çevirdim. Ellerini göğsünde birleştirmiş, kapıya yaslanmıştı " öyle de denebilir, aleyna şunun çıkarılan yerini tekrar göster üzerimdeyken nerde olduğunu çözemiyorum" aleyna omzumdaki düğmeyi gösterdi , bu elbisenin altında bir tişört vardı vede iç çamaşırım işte... Götüreceğim çantada da bir pantolon ve kapüşonlu vardı. Önüme dönüp " şimdi gidiyorum rahat durun" adımlarımı kapıya yönelttim.

HADİ BAKALIM...

Çakıltaşı MabediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin