BÖLÜM ON BEŞ - DAĞ EVİ

63 2 0
                                    

Adanın Dilinden;

Dans etmeye başlayınca istemeden de olsa dans etmeye başlamıştım. Beni bir anda kendine çekince dengemi kuramayarak üzerine düştüm oda daha fazla dik duramayarak düştü. Aramızda az bir mesafe varken öksürük sesiyle hafuf doğruldum. Kayra ise sinirle bir küfür savurduktan sonra kalktı. Asumana bakınca yanaklarının kızardığını gördüm. Tek kaşımı kaldırarak. Egeye baktığımda gözlerini kaçırdı Kayra ise sırıtıyordu. Asumanın alnına elimi koyarak ateşine baktığımda fazla olmasada vardı. Ona kısaca

"Sen hemen yatağına gidiyorsun yarın okulun var. Yeterince okulu astığını düşünüyorum."

Dediğimde sadece

"Tamam ama okula sen bırakacaksın."

Dedi. Dudaklarımı araladığımda ise hızlıca

"Teşekkür ederim ablacım. Hepinize iyi geceler."

Dedi ve merdivenlere ilerlerken sesli bir şekilde mırıldanmayı da ihmal etmiyordu. Bende derin bir nefes vererek Kayra ve Egeye hitaben

"Ne yapıyoruz?"

Dedim. Kayra kısaca

"Fark etmez"

Derken. Ege cevap vermemişti. Üstelik hala Asumanın arkasından bakıyordu. Egeye alayla

"Ne oldu Romeo Juliet gittiği için mi böylesin?"

Dediğimde yutkunarak bana döndü. Kaşlarımı kaldırdım ben bilmem der gibi sonra kısaca

"Eğer Asumana aşıksan Romeo çık meydana söyle ama dikkat ette senden önce birisi söylemesin."

Dedim. Egeyi tanıyordum ve kardeşimi mutlu edeceğini de biliyordum. Bu nedenle de açık sözlüydüm. Kayra araya girerek

"Pekeala hadi film izleyelim."

Dediğinde salona ilerledim onlarda geliyorlardı. Labirenti Egeye çaktırmadan koydum ve mısır patlatma bahanesiyle tüydüm biraz sonra Kayrayı çağırdım. Ne oldu der gibi bakıyordu. Kapıyı sessizce kapattım ve anlatmaya başladım.

"Şimdi koyduğum film aslında Labirent çaktırma."

Dediğimde güldü ve tezgaha yaslanarak beni izlemeye başladı. Bende hemen tencereye mısırları koyup tuz ekledim. Tencerenin kapağını da kapattım. O sırada yere düşen mısır kutusunun kapağı almak için eğildim. Benimle aynı anda eğilen Kayra ile ellerimiz birbirine çarparken saçlarım sayesinde dışarıdan görünmüyordu. Gözlerim dudaklarına kaysa da geri gözlerine çıkartıyordum. Onun da benden arta kalır bir yanı yoktu dudaklarımız tam birleşecekken telefonum çaldı arayana ve saate baktım. Saat 18:56 iken arayan kişi hiç istemediğim birisiydi. Arayan kişi Poyraz idi. Reddettim. Tekrar arayınca da telefonu kapattım arayanı görmüş olan Kayra ise oldukça gerilmişti. Bende tek laf etmeyerek patlamış mısırları tabaklara koydum içecekleri de doldurarak tepsiye koydum. Kayra ise mısırları almıştı. odaya geçtiğimizde Ege mısırını ve içeceğini sehpaya koymuş filmi başlatmamızı bekliyordu. Lambayı ve perdeyi kapatarak boş olan Kayranın yanına geçtim film başlamış ve filmin adını gören Ege hemen itiraza başlamıştı. Bense haince güldüm ve sadece

"Kardeşim için buna katlanacaksın."

dedim. Sesi anında kesilirken filme konsantre olmuştum. ilk bölüm biterken kalkmaya yeltenen Egeyi ikinci bölümün başlığı durdurmuştu. İkinci bölümde Thomas'ı sevmediğim kız öperken sessizce

"Neden hainlik yaptın ki Teresa"

diye mırıldandım. Kayra ile ellerimiz mısırın içinde birbirine değerken göz  göze geldik. Kayra yavaşça dudaklarıma kapanırken itiraz etmedim. O yavaşça dudaklarımı öperken karşılık veriyordum. Enseme elini kayarak uzaklaşmamı sağlarken dudağımı ısırdı. Sessizce inledim neyse ki o sırada delilerin bulunduğu bir yerdeydiler de Ege duymamıştı. Bu kez ben onun dudağını ısırdım. O da inlemişti ama onlar oradan kaçmakla meşgullerdi. Kayra yavaş bir şekilde dudaklarımızı ayırdı ve alınlarımızı yasladı. Gözleri kapalı bir maviydi. Bu kez alnımdan öperek geri çekildi. Kulağıma ise sadece

"Sen sadece benimsin"

demekle yetindi. Kalan yerleri ise izleyememiştim çünkü bir süre uykum gelmiş ve Kayranın omzunda uyuyakalmıştım. Uyandığımda yatağımdaydım tanıdık kokuyu alınca yavaşça gözlerimi araladım. Kokunun sahibi tabii ki de Kayra idi. Bir süre sonra o da uyanarak dudaklarıma ufak bir buse bıraktı. Aynı anda birbirimize

"Günaydın"

diyerek yatakta doğrulduk. Masamın üzerinde duran dosyayı önce net göremesem de sonradan net görerek doğruldum. Yataktan ayaklarımı sarkıtınca karnımda bir sancı hissetsem de takmayarak ayağa kalktım. Dosyayı inceleyince Kayranın davasının bugün olduğunu gördüm. Kayraya sadece

"Bugün büyük gün"

dedim. Anlayarak sadece

"Evet peki ne yapacaksın?"

dediğinde sinsice gülerek

"Yapmam gerekeni."

dedim. Anlamasa da sırtını yatak başlığına yasladı. Bende kilitli olan çekmecemi parmak izimle açarak içindeki klasörü çıkarttım. Aradığım dosyayı kolayca bulurken onu çantama koydum ve rahat bir şekilde giyinme odama geçip mavi uzun kollu kısa sırt dekolteli diz kapağımda biten bir elbise ile mavi stilettolarda karar kılarak banyoya girdim. Bir süre sonra çıkarak bornozumu giydim. Üzerime seçtiklerimi geçirdikten sonra saçlarımı tarayıp düzleştirdim. Gözlerimi öne çıkaran hafif bir makyaj yaparak dudaklarıma vişneli dudak parlatıcımı sürdüm. Odaya geçince Kayra telefondan gözlerini ayırarak beni tepeden tırnağa süzdü. Memnun görünmüyordu. Aynada kendime baktım ve

"Olmamış mı?"

dedim. Ayağa kalkarak bana arkadan sarılıp başını omzuma yasladı. Aynadan bana bakarak sadece

"Tam tersine çok güzel olmuş."

dediğinde tek kaşımı kaldırarak kısaca Kayraya

"O zaman davadan sonra bir haftalığına kaçalım."

dediğimde hoşuna gitmiş olacak ki

"Nereye?"

dedi. Bense sırıttım ve sadece

"Kimsenin bizi bulamayacağı bir yere."

dedim. Yüzümdeki gülümseme ise kendinden emin bir gülümsemeydi. Orada Asumanı bırak Ege bile bizi bulamazdı...          

Mafya'nın AvukatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin