Ediz Efe'den devam
Önümdeki koca yapıya bakarak homurdanıyordum. Ne gerek vardı ki okulumu değiştirmeye anlamıyorum.
Ah be baba! Ah!
Okula doğru ilerlerken, arka cebimdeki telefonum titredi. Ekranda yazan 'PRENSES' yazısıyla bozuk olan moralim biraz olsun yerine gelmişti. Daha fazla bekletmeden telefonu kulağıma götürdüm.
"Ooo, sen beni arar mıydın prenses?"
"Aşk olsun ama kuzen, alınıyorum. Ben seni işim olunca mı arıyorum?" dediğinde anında cevap verdim.
"Evet." Göz devirdiğine eminim.
Aslında öyle değildi. Öylesine arardı ama konuşmanın sonunda ufak tefek şeyler isterdi yada aklına takıldığı bir soruyu sorardı. Fakat tatilde mesajlaşma dışında hiç iletişimde olamadık ve şimdi de takılıyordum.
"İyi! O zaman kapatıyorum. İşim yok çünkü!" dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Kaşlarım havalanırken, sırıtmayı da ihmal etmiyordum.
Kafamı sağa-sola salladım. Telefon arka cebimde yerini alırken, okuldan içeri girdim. Ancak koyduğum telefon tekrar titreyince, elim arka cebime gitti. Afra'nın tekrar aradığını görünce, sırıtarak telefonu açtım.
"Hayırdır prenses, en son işim yok diyordun." dedim sinir olsun diye.
Afra; teyzemin kızıydı. Ne kadar annemden nefret etsemde, teyzem yanımızda olmuş ve annemin yapmadığını yapmıştı. Tabi ben 11 yaşındayken teyzemler Almanya'ya taşınmışlardı. Ne kadar zor olsada yine her şeyimle ilgileniyordu. Normal de böyle durumlarda çocuklar arasında kıskançlık doğar. Ama biz Afra'yla kardeşten öte olmuştuk. Ve 4 yıl önce aramıza bir kardeş daha katılmıştı.
"Hıı öyle demiştim dimi? Neyse şey diyecektim. Şey... Im..." diye ağzında bir şeyler geveleyen Afra, kaşlarımı daha derin çatmama sebep olmuştu.
"Ne söyleyeceksen söylesene kızım! Ne geveliyorsun!?" dedim. Sesim ister istemez sert çıkmıştı.
"Tamam be! Bağırma! Şeyi soracaktım... Yeni gittiğin okulda Atakan KURT adında biri var mı diye soracaktım?" dedi.
"Atakan kim lan!?" dedim nöbetçi öğrenci diye tahmin ettiğim lise1 öğrencisinin oturduğu sıranın önüne gelirken.
Lan ben daha kimseyi tanımıyorum. Bu nerden tanıyordu!
Çocuk bana anlamaz gözlerle bakınca umursamadan Afra'dan gelecek cevabı bekledim. Ama o bana cevap olarak kahkahasını vermişti.
Kaşlarım olabildiğince çatılırken, "Afra!" diye tekrar bağırdım.
"Ayy tamam," dedi kahkahasını durdurmaya çalışırken.
"Yok öyle birisi, beni sinir ettiğin için öyle dedim. Başardım mı kuzen?" diye ekledi kahkahalarının arasından.
Yumruğumu sıkarken, "Başardın kuzen! Başardın! Şimdi kapat şu telefonu sinirimi senden çıkarmayayım!" dedim dişlerimin arasından.
"Ama sende beni sinir ettin. Hem ben sana telefonu kapat dedim mi?"
Bu kız balık hafızalıydı galiba daha demin bana bağırıp telefonu yüzüme kapadığını ne çabuk unutmuştu.
"Evet." dedim daha fazla bekletmeden.
"Of tamam. Sana süprizim vardı. En başından da onun için aramıştım zaten." dedi kendisince bağırarak. Gerçi biz buna cırlamak diyoruz ama, neyse!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZİM SAĞ OLSUN
Novela JuvenilÖnümde bir uçurum, bense o uçuruma koşan yolcu... Hayatın acımasız, karmaşık olan yollarına hapsedilmiş yabancı. Ben Ela KARAMAN, benim hayatım mükemmel değildi; kimin mükemmel ki? Annem bizi doğum da terketti ne kadar istemesede... Peki ya Efe. ...