4~Teşekkürler Profesör

32 4 2
                                    

   Ertesi gün Profesör ile buluşmak için kütüphaneye doğru yola çıktım. Yolda etrafıma bakınırken içimden "Bunlar nasıl bu kadar gerçek olabilirdiki." deyip duruyordum. En büyük korkum aniden uyanmak, profesörün diyeceklerini duymadan uyanamam.

   Kütüphaneye vardım ve beklemeye başladım. Profesörü beklerken kitabı biraz inceledim. Arkasında tuhaf semboller vardı. Belki bunların da bir anlamı vardı. Her şeyi soracaktım profesöre. Saat tam iki olmuştu fakat profesör yoktu. Çok dakik birisiydi halbuki, önceki buluşmamızda tam zamanında gelmişti. Beklemeye devam ettim. Yaklaşık yirmi dakika geçti ama hala gelmedi. Profesörü aramayı denedim. Sekreteri dışarı çıktığını, ve hala dönmediğini söyledi. Özel telefonuna da ulaşamadığını belirtti. Korkmaya başlamıştım.

Biraz daha beklemeye karar verdim. Tam o sırada sekreter tekrar aradı. "Maalesef, profesör yolda kaza yapmış. Durumu ağır. Haseki Devlet Hastahanesi'ne kaldırılmış." dedi. Hemen telefonu kapadım ve dışarı çıktım. Bir taksiye binip hastahaneye doğru yola koyuldum. Profesör ölemezdi, ölmemeliydi. Daha bana anlatması gereken şeyler vardı.

Haseki Hastahanesi'ne vardım ve hemen içeri koştum. Profesörün yerini sordum. "Yoğun bakım üçüncü katta." dedi. Hemen asansöre koştum ve 3. kata bastım. Ellerim titremeye başlamıştı, uyanmaktan ve profesörü kaybetmekten korkuyordum.

Üçüncü kata vardığımda, hemen solumda yoğun bakım kapısını gördüm. İçeriye girmek istedim ama bana yoğun bakıma başkalarının girişinin yasak olduğu söylediler. Bu yüzden pes edecek değildim ya, doğru zamanı beklemeye başladım yoğun bakımın içi, göründüğü kadarıyla iki bölüme ayrılıyordu. Sağ taraf doktor ve hemşirelerin bulunduğu bölge, sol taraf hastaların bulunduğu bölge.

Bir doktor kartını okutup içeri girdi. Hemen arkasından içeri girdim ve soldaki tarafa doğru koştum. İçeride bir temizlik görevlisi vardı ve arkası dönüktü. Tam benim tarafa dönecekken solumdaki hasta perdesinin içine girdim ve perdelerden geçerek profesörü bulmaya çalıştım. Sonunda üçüncü Perdenin arkasında profesörü buldum.

Birden fazla alete bağlı bir şekilde yatıyordu. Bacağı ve kolları alçıdaydı ama bilinci yerindeydi. Konuşabilmesi için ağzındaki oksijen verilen aleti çıkardım. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. "Beni görmeyemi geldin evlat? Sanırım uyanmadan söyleyeceklerimi duymak istiyorsun." dedi ve öksürdü durumu iyi değildi. "Sen bu illetten sadece astral seyahat ile kurtulabilirsin. Bunun başka bir alternatifi yok." dedi. "Fakat bunu anlatacak vaktim kalmadı, çantamı yanına al içindeki defter sana yol gösterir." dedi. "Olmaz profesör hayır sensiz yapamam, kalıp bana yardım etmelisin" dedim. Söylediği tek şey; "Her an uyanabilirsin. Şimdi git ve dediklerimi harfiyen uygula." dedi ve elimi sıktı.

Ağlayarak hastahaneden çıktım ve koşmaya başladım. Nereye koştuğumu bilmesemde, kalbim bana oradan uzaklaşmam gerektiğini söylüyordu.

Koşarak, evimizin oradaki sahile kadar gelmiştim. Hala ağlıyordum. Durup göz yaşlarımı sildim. Rahatlamam gerekiyordu, ayakkabılarımı çıkardım, sonrada çorabımı. Sonra kayaya oturdum, ayaklarımı yavaşça suya bıraktım. Yaşadığım herşeyi unutmaya çalıştım. Aklıma çanta geldi. Boynuma asılı, o kahverengi eski çuvalı açıp. İçinden bir defter çıkardım. İçindeki neredeyse bütün sayfalar doluydu. İçini karıştırırken birden bir kağıt düştü suya. Islanmıştı, açıp ıslak kağıdı okumaya başladım. Bir not yazıyordu.

"Bu günün tarihi 29.05.2018. Bu notu olurda başıma birşey gelirse diye yazıyorum, Selim'e yol göstermesi için. Tarihte senin olayına benzer bir olay çok önceden yaşanmış. İsmi Andrew Stephen. Senin gibi rüyaların içinde tutsak kalmış birisiydi. Fakat astral seyahat sayesinde kurtulan bu adam olayını anlatan bir kitap yazmıştı. Şu an bu kitap devlet tarafından toplatıldı zaten çok az sayıda basılmıştı. Fakat ben bir tanesini bulup tavan aramda saklıyordum. Buluşma günü ayrıldıktan sonra tekrar kütüphaneye gittim ve kitabı sakladım. Kitabı oradan alıp oku ve kurtul. İyi şanslar evlat, beni unutma. Olurda eskiye dönebilirsen beni tekrar bul olur mu?" deyip bitirmiş notu.

Gözlerim doldu yine. O kitabı, uyanmadan bulup okumalıyım. Teşekkürler profesör, seni asla unutmayacağım...

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin