sabah uyandırıldığımda yada ne sabahı saat 2 ye doğru karşımda Can dünyanın en sempatik ve salak kardeşi kuzeni falan filan zırvalıkları işte yanı başımda "seninkiyle denize gidiyoruz dün gece gelmiş beni aradı yanında aptal sarıyı da getir dedi bende höst lan falan yaptım ama sen mutlu olursun diye tamam dedim geliyor musun" demesiyle hızlı bir uyanış yaptım "beni bekle aptal sensin hem geliyorum hazırlanayım" " tamam ama her zamanki kısa şortlarından giyme bugün sahil daha kalabalık saçma sapan foamparty varmış sanırım " güldüm hem köpük hem eski demeye dilim varmasa da aşk yazın ilk günlerinden bu kadar heyecan fazla gelmesin neyse ne savaş başlasın o zaman ne dersiniz bence de balkondan koşarak eve oradan da çatı katına yani karşılıklı 2 oda ortada da tuvalet olan kata çıktım biri benim odamdı diğeri de Canın ve bence en güzel oda benimdi çünkü iki balkonu vardı ve biri çatının üstünde oturmak için dizayn edilmiş geceleri yıldızlar deniz ve sahilde yakışıklı erkek seyretmek için mükemmeldi odama girdim hızlıca bikinilerimi giyip üstüme uzun bir tişört ve kısa şortumu giydim terliklerimi de giyip sırt çantamı aldım havlu su telefon ve kitap zaten her yere telefon kitap götürürdüm bu şaşmazımdı merdivenlerden paldır küldür inerken Caaan diye bağırmayı ihmal etmiyordum ta ki halam 4 halamdan Canın annesi "kız ev bomboş ne diye Can Can diye bağırıyorsun " diye bana seslenmesiyle "nası yani Can malı gitti mi hala" diye somurttum halam sevecenlikle" hayır bahçede bekliyor " dedi gülümsedim ve elime tutuşturduğu poğaçayla ve kafama taktığı güneş gözlüklerimle kendimi dışarı attım Can "hele şükür be kızım" diye bana gülümsemesiyle "gittin sandım mal ne diye haber vermeden tünüyorsun benim yerime in bakayım oradan oraya sadece ben tünerim ben orada telefon görüşmeleri yaparken yorulmayayım diye saksı koydurtmuyorum" diye çemkirdim bahçede irili taşlar vardı ve ben bunlardan birinin üzerine saksı koydurtmayıp üzerine oturuyordum evde her konuşmam özenle dinlenip kahvaltıda nutellalı ekmeğimin yanında önüme sürülüyordu daha çok Canla dalga konusu olmayı başarıyorduk ama olsun yürümeye başladığımız zaman uzun bir sesizlik oldu ve ilk konuşan ben oldum "heyecanlıyım Can valla kalbimde hızlandı bayılırsam bırak o tutsun tamam mı " dememle Can kahkaha attı saçmala Neslihan saçmalama sen ki küçük dağları ben yarattım bakışları atarsın sen ki bu sarı saçlarını 3 senede bir pişman ola ola kahkül kestirisin-şükür ki şuan yok- bizim köseye -saçma sapan erkekler arasında bir lakap- mi aşık olacaksın güleyim bari demesiyle bende gülmeye başladım haklıydı sanki yada aşık olmuştum ama umrumda değildi birazcık düşünmeyi ertelemeye karar verdim. Sahile vardığımızda Berki namı değer köseyi hiç takmamakta karar kıldım sahile iner inmez bizim grup yani Aras Çağla Burak yuvarlak puflara oturmuşlardı Canın yanağına öpücük kondurup Berk umrumda değil sıkılırsan bizimkilerleyim gelirsiniz dedim ve bizimkilerin yanına puflara oturdum Çağla ki 20 kişilik grupta tek sevdiğim kız "aa Nes mesajımı gördün mü aradım ama açmadın plajdayız diye mesaj atmıştım" dedi "yok görmedim Can zorla getirdi" dedim biraz yalana kaçarak tam o sırada yanıma oturan Onat ve Berkle gerildim ikisi de sinirli gözüküyorlardı Berk "ne o Şekerli su bana uğramak yok mu özledin sanmıştım oysaki" dedi biran sinirlendim ve " bende seni adam sanmıştım ama her sanılgı doğru çıkmıyor demek" dedim hırsla masada bir uuv tufanı koparken "benim Berk kardeşimi ilk günden hırpalama cadı kız" diye güldü Aras bende gülümsedim. Onat bir şey konuşalım mı diye muhabbeti bölerken tabi dedim ve kendimi puflardan kuma attım ve ayağa kalktım... keşke kalkmaz olaydım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yok olmak
ChickLitAzalarak yaşayanları bırakta çoğalarak ölenlerden bahset....《her gün aynı rutünu yaşamaktansa farklı bir şeyler yaparken ölmeye karar veren kızımızın hikayesi》Not: ben yazar değilim ben kafamdakileri ve hayatımdakileri buraya aktarıyorum.....