- - -Güneşi pek sevmiyorum. Ne zaman çıksa gökyüzüne yıldızlar gidiyor, ay gidiyor, sen gidiyorsun. Güneşin aydan daha büyük ve daha parlak olmasını kabullenemiyorum. O büyük bir ateş topu, yakıyor insanı. Ama ay karanlıkta, geceyi tamamen götürmeden parlıyor. Güneş gibi tek başına parlamıyor, yıldızlarla parlıyor. Yıldızlarla paylaşıyor ışığını, onları da parlatıyor. Güneş bencil, güneşi sevmiyorum.
Küçük yıldızım giriyor mutfağa. Oturduğum mutfak masasından pencereye dalıp gittiğimi fark ediyorum. Bencil güneş ve kıskanç bulutları izlerken, gündüzleri de sevmediğimi düşünürken dalmışım mavinin derinliklerine.
Küçük yıldızım kahve yapıyor ikimize, bana ister misin diye sormuyor çünkü biliyor, kahveyi seviyorum. Sevmediğim alkolü ondan daha çok içiyorum diye darılmıyor bana, anlıyor beni kahve ve yine beni o açıyor, zihnimi aydınlatıyor.
Kahve bardaklarından biri önümde yerini alıyor. Küçük yıldızım diğeri ile karşıma oturuyor. Bana bakışları farklı ama kötü değil.
"Günaydın, Byun. Bugün... Farklı görünüyorsun."
Anlamıyorum, o da biliyor anlamadığımı ve açıklaması için bakışlarımı ona çeviriyorum.
"Sürekli bitkin görünüyorsun. Son zamanlarda ten rengin de hep solgun oluyor. Ama şuan ten rengin yerine gelmiş gibi. Göz altlarındaki morluklar neredeyse gece kadar koyuydu, şuan bir kaç ton açık. Şimdi de iyi görünmüyorsun ama düne göre daha iyi görünüyorsun. Bunun bir sebebi var mı?"
Şaşkın görünüyor ama şaşkınlığındaki memnuniyetin farkındayım. Beni böyle gördüğü için mutlu görünüyor. Biliyorum, en çok o istiyor benim iyi olmamı. Evde olduğu geceler o buluyor beni barda, o getiriyor eve. Gece o içiriyor özenerek yaptığı bitki çaylarını bana. Sabah o veriyor ağrı kesici ve suyu bana, o yapıyor kahvemi. Kahveyi sütlü sevdiğimi o biliyor, sütlü de yapıyor. O bakıyor bana küçük bir çocukmuşum gibi, o sahip çıkıyor. En çok o istiyor iyi olmamı, en çok onu mutlu eder.
"Biraz yaşam enerjisi buldum bir yerlerden, Nini. Belki bitki çayların ve sütlü kahvelerin etkisini gösteriyordur, ha?"
Şanslı olmalıyım, ay tozu serpildi üzerime gökyüzünden.
"İki yıl sonra mı?"
Dayanamıyorum ve gülümsüyorum. İşe yaramadığını düşünüyor ama hala bitki çaylarını bana içirmekten vazgeçmiyor. Şimdiyse çabaları işe yaramayan küçük bir çocuk gibi tatlı bir hüzün var yüzünde. Sarılmak istiyorum. İstemekle kalmıyorum. Kalkıyorum yerimden ve sarılıyorum. Yine şaşırıyor, üzülüyorum. Uzun zamandır bana sarılan hep oydu, şimdi uzun zaman sonra ilk defa ben sarılıyorum. Buna şaşırıyor, bense kızıyorum kendime, pişmanlık hissediyorum.
O da sarılıyor bana sıkıca. Güç veriyor her zaman sarılışı. O da biliyor bunu sanırım, sürekli sarılıyor bana.
"Teşekkür ederim, Nini. Sana ne kadar minnettar olduğumu bilmelisin. Bunu asla ödeyemem, sen çok değerlisin, küçük yıldızım. Öz kardeşim olsa bu kadar çabalamazdı. Sen kardeşten ötesin, Nini. Çok teşekkür ederim. Her şey için."
Şimdi çok daha mutlu görünüyor. Gözleri parlıyor ve gülümsüyor. Çünkü uzun zaman sonra gerçekten yaşadığımı hissediyor, biliyorum. Bende ona gülümsüyorum ve bir süre sonra ona iyi olacağımı söyleyerek çıkıyorum evden. Biliyor nereye gittiğimi ya da gece çöktüğünde beni nerede bulacağını. Yine ona gidiyorum, biliyor. Vazgeçmeyeceğimi biliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Tozu
Fanfic- - - Gökyüzünden ay tozları dökülmüş; -eğer varsa- kalbi güzel olanlara, saf sevgiye hala inananlara ve sevgiden yana umudu olanlara... - - - /Gerçeğin çamuruna bulaşmış bir masal. Ve masallar kötü sonla bitmez./