Bazen küçük bir şey istersiniz. Bir çocuğun çikolata istemesi gibi. Benim de istediğim bir şey vardı.Bir dakika ya da saniye bile olsa gülümsemeye ihtiyaç duyuyordum. Asla sahte olmayan içten bir gülümseme...
Herkesin aklındaki soru şu "Neden? Bu kız neden babasını şikayet edip kurtulmuyor, neden kaçmıyor?" bilmiyorlar ki o kızın ihtiyacı var, en ufak bir sevgiye muhtaç. Annesinin hatırasını, ona emanet tek mirası bırakamıyor.
Babamın polise kaybolduğumu söyleyip beni bulması aklımın ucundan bile geçmezken şimdi elini tutmuş eve dönüyordum. Polis bizi bir süre takip edeceğinden Numan da bana yaklaşamıyordu artık.
Sokağın soluna döndüğümüzde babam durdu. "Canım kızım ben şu markete geçip ev için bir şeyler alıyım."dedikten sonra alnımı öptü. Ona hayretler içinde ve bir o kadar da tiksinircesine baktım. Lanet adam...
Etrafı incelerken duvarın arkasında beni izleyen birini gördüm.Bu evreninin bana yaptığı bir ''1 NİSAN'' şakası olmalıydı. Ne yazık ki ben de şakaları hiç sevmem!
Beni izleyenin kim olduğunu öğrenmek için o tarafa doğru yürümeye başladım.Bir an aklımdan polis olabilir düşüncesi geçince durdum.O zaman da zaten elindeki poşetler ve sahte gülümsemesiyle 'kızım' diye bağıran ayyaşı gördüm.
Tam o sırada ağzım kapatıldı,bir duvara doğru itildim.
''Selam fıstık!''
''SEN!??''
''Beni özledin mi?''
Bu sorudan sonra biraz düşündüm onu özlemiş miydim?
''Hayır tabii ki!''
''Babanla aran düzelmiş ,buna sevindim.''dedi buruk gülümsemesiyle.Çünkü o da biliyordu ki gerçekten mutlu değildim.
''Haha hiç sorma.''
'' Sana bir surprizim var.''
İçim ürperdi bir an. Beni seviyordu.Gerçekten de seviyordu. Dün tanıdığım bir çocuğa içimin ısınması beni rahatsız etse de ona bir şey belli etmedim.
''Hayır ya kardeşim istemiyorum.Ayrıca çekilir misin?''
'' Neden?Rahatsız mı oldun ?'' diyerek daha da yaklaştı. Nefes düzenim alt üst olurken adeta konuşmayı unuttum, öylece suratına bakakaldım. Küçük bir sokakta ,hiç tanımadığım bir erkekle bedenlerimiz birbirine yapışmış denecek kadar yakın ve burun burunaydım.Bu ben değildim ki!Abim görse çok utanırdı.
''Oyunun sırası değil!Çekil üzerimdeni''dedim ve var gücümle onu ittim. Yürürken bir kez bile arkama bakmadım.Ukala!
Göz devirdikten sonra hala orada beni bekleyen adama doğru ilerledim.
Kısık sesle ''Neredeydin lan?''dedi.Polis korkusundan bir şey yapamıyordu.Yoksa o kemer orada duruyor olmazdı.Boş durmayıp koca bir cimcik attı koluma.Moraracağına emin olduğum kolumu ovuşturdum.
Biz yürürken ismini hala bilmediğim çocuğun hala beni izlediğini gördüm.Üzgündü ,galiba ona verdiğim tepki yüzündendi.İyi kalbime küfrederek sırf o kötü hissetmesin diye göz kırptım. Bu yaptığım kedinin kuyruk sallaması gibi bir şeydi.Aptalca. Tam benim yapacağım iş!
Eve geldiğimizde kendimi odama attım. Yatağımın üzerine zıplayarak bir ömür gibi gelen yaşadığım günü düşündüm. O çocuk beni takip mi ediyordu? İyi ama neden?Babam odama girince hemen pozisyonumu düzelttim. "Kızım ben akıllandım annen gittikten sonra çok acı çektik daha sonra da abin gitti. Dayanamıyorsun biliyorum ama annen bizi gökyüzünden izliyor. Ben artık seni zorlamayacağım. Elimde kalan son mirasın değerini bileceğim. "
Gerçekten de düzeldiğini sanarken göğüslerime baktığını gördüm. Beni adice süzüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaldırım
Chick-Lit"Kaldırımın bittiği yer. Gitmek zorundayım." "Gitme desem, yine de gider misin?" "Bu korkuyla yaşayamam." dediğimde bir damla yaş aktı yanağımdan her şey böylece bitmiş miydi yani? Kaybetmeye alışmış olan ben, neden bunu kaldıramıyordum? Yüzüne bakt...