3A-5-

72 6 7
                                    

(Zehra'nın Ağzından)

Yağmurlu birgün bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor. Ben üniversiteye geç kalmamak için koşarak evden çıktım. Şemsiye almayı unutmuştum. Hemen okula geldim. Tam kapıya yaklaştığımda birden Mert ile burun buruna geldim. Kapıyı çalıp içeriye girecekken kapıya takıldık. İkimiz aynı anda kapıdan geçemedik. Ben o sırada birden yere düşüyordum ki Mert beni belimden yakaladı ve beni düşmekten kurtardı. O anda hoca ders anlatmaya başlamıştı. Benim düşerken attığım çığlık, herkesin bize bakması ve Mert'in beni kurtarışı utancımdan yerin dibine girebilirdim o an. Hemen onun kollarından kurtulup yerime geçtim. Üstüm duş almış gibi ıslaktı. Mert bana yandan yandan bakıp gülüyordu. Bense ona sinirli bir bakış attım. Bana birşey anlatmaya çalışıyordu.

Zehra:Sus senin yüzünden rezil oldum!

Mert:Benim yüzümden mi sen benim kollarıma atıldın.

Zehra:Ne!?

Hoca bize tip tip bakıp dinlemeyecekseniz hemen çıkın!! dedi. Ben kızarıp, bozarmış yüzümü indirmiştim. Mert ise hala bana bakıp gülüyordu. Çıkışta ben biran önce eve gitmek için hızlı hızlı yürüyordum. Mert yanında arkadaşları yüzünde tatlı ama o an beni delirten gülüşüyle evine gidiyordu. Ben hemen eve gidip kendimi yatağa attım yüzümü yastığa gömdüm. O gece uyurken anlayamadığım bir duygu vardı kalbimde Mert'i düşünüyordum. Kendi kendime noluyor bana diye sordum. Mert'i aklımdan çıkaramıyordum. Aklıma o an bir fikir geldi hemen aklımdan o fikri sildim. Saçma sapan şeyler düşünme dedim. Yatakta mutlu ve huzurlu bir şekilde uyudum, onca olan şeye rağmen. Daha sonra Mert ile biz kanka kankadanda öte dost olmuştuk. Artık üniversitede ful beraber takılıyor. Heryere beraber gidiyorduk. Tabi Mert yakışıklı gülüşü ile harika biriydi. Kızlarda beni kıskanıyorlardı. Ben tabi böyle olunca herkese hava atıyordum. Bir gün kızlar kıskançlıklarından kudururken bana bi oyun hazırlamışlar. Ben bu oyundan habersiz en dik merdiven olan okulun yanındaki merdivenden iniyordum. Kızlar benim arkamdan gelip beni birden ittiler. Tam o sırada Mert merdivenden çıkıyordu. Beni tuttu. O an sanki birbirimize sarılmış gibi bir durum olmuştu. Mert'in yanındaki arkadaşları birden oooooooo demeye başladı. Diğer kızlar ise yanımıza gelip ne oooooooo diyorsunuz kız düştü, bak ayağıda kırılmış yazık acıdım şimdi dedi. Mert ise ayağıma baktı. Benim basamadığımı acıdan gözlerimden akan yaşları görünce beni kucağına aldı ve koşarak hastaneye götürdü. Arkadaki erkeklerden götür, götür sözleri ve gülmeye karışık sesler geliyordu. Ben utanmış, kıpkırmızı olmuştum. Mert ise koşuyor hiçbir şey görmüyordu. En sonunda hastaneye geldik. Benim ayağım alçıya alınırken Mert yanımda gözlerimin içine bakıyordu. Alçıdan önce doktor muayene ederken ben birden doktorun dokunmasıyla ufak bir çığlık attım ve refleks Mert'in elini tuttum doktor muayeneyi bitirince ben elimin Mert'in eliyle birleşmiş halde olduğunu gördüm elimi çekiyordum ki Mert elimi çekmeme izin vermedi hatta daha sıkı ve sevgiyle tuttu. Bense Mert'e bakıp sadece tebessüm ettim. O günden sonra pek konuşmadık. Aslında utandık ve duygularımızı birbirimize anlatamadık. Kendimize eziyet ediyorduk. Ama derste ve ders aralarında olan bitmek, tükenmeyen bakışmalarımız ve tebessümlerimizle birbirimize karşı hissettiğimiz duygular, içimizde uçuşan kelebekleri anlatıyorduk. Birgün yine derste bakışırken arkadaşlar birden sıranın altından gizli bir şekilde balon patlattılar. Biz ikimiz birden irkilip havaya sıçradık ve tüm sınıf kahkahayı patlattı. Hocanın susun benim sizinle uğraşacak vaktim yok demesiyle kahkaha ve şamatalarda birden kesildi. Sınıfta çıt çıkmaz hake geldi. Bende arkadaşlar ve hoca farketmesin diye sessizce beden diliyle "teneffüste bankın oraya gel konuşalım artık" dedim. Biz ikimiz bankın oraya gittik. Bir süre konuşamadık sadece tebessüm ederek birbirimize baktık. Sonra ayni anda konuşmaya başladık tabi dediklerimizden birşey anlaşılmadı. Güldük ve yine aynı anda önce sen, tamam ben dedik ve en sonunda ben
-Tamam Mert ilk sen başla yoksa biz bugün konuşamayacağız.
Oda biraz çekinip, sıkılarak,
-Bence ikimizde birbirimiz hakkında düşündüklerimizi duygularımızı biliyoruz.
-Evet
-Seni seviyorum Zehra.
Bende gülümseyerek,
-BENDE!
Derste bana yazdığı şiiri verdi.
Şimdi size o şiiri ve sonrasında olan olayları anlatacağım.
                   Sevgi Bu Olsa Gerek
Geliyor vana doğru
Sevgisini yolluyor
Kalbime doğru
Tipi şahane
Bakışı bahane
Ona bakmak
Benim kalbime
Tedavi bence
Devam ettiremiyorum bu şiiri
Anlatamıyorum sana olan
Aşkımı, sevgimi
Dedim bence
Demem gerekeni
Söyledim,
Söylemem gerekeni
Susuyorum şimdi
Ömür boyu senin bakışlarında kaybolmak dileğiyle
                    Şimdiki Zaman
Biz işte o zaman sevgili olduk. Tabi o an duvarı arkasından çıkıp ooooooo, düğün var, oğlan bizim kız bizim, teyze oluyoruz, ben simdi amca mı oluyorum enişte mi?, nikah şahidiniz ben oluyorum ha, gibi gülmeye karışık sesler vardı. Bizse artık el ele tutuşup arkadaşlarımızın arasında gülümseyerek alkış, ıslık ve gülme seslerini duyarak geçtik. Niye bu kadar abarttıklarını anlayamadık ama mutluyduk.

3 arkadaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin