Multi: Barış Kaya
Artık kesinlikle intikam almam gerekiyordu. Bu tatil onlara zehir olacaktı. Bende Masal Güneysem istediğim şeyi yapardım ve yapıcaktım da ama önce kolum geçmeliydi. Çünkü canım çok yanıyordu.
**********
Çığlık sesimle birlikte hemen otobüse ilk olarak Aras girdi ama arkalarında bizim grup vardı. Aras sinirli bir şekilde
Aras:" Nouldu kızım iyimisin düştün mü?"Dedi.Bende başımı salladım evet anlamında. Ardından hemen Can söze dahil oldu.
Can:" Bir yerine bişey oldu mu canın çok yanıyor mu?"
Kolumu göstererek
Ben:"Evet kolum acıyor düştüğümde incittim galiba" dedim. Daha sözümü bitirmeden Aras beni kucağına aldı ve otobüsten indirerek öğretmenlere göstermeden taksiye bindirdi. Taksinin neden orada olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu. Kalabalık bir grup olduğumuz için Bulut,Yağmur ve Eylül arkamızdan taksiye bineceklerdi. Hastaneye geldiğimizde bu sefer Can beni kucağına almıştı. Arabada Selin benim bağcıklarımı çözüp düzgün bir şekilde bağladı. Korkuyordum oldum olası hastane beni ürkütürdü ama annem doktor. Bu biraz tuhaf ama benim zaten normal olduğumu kim söyledi ki. Şimdi beni doktor bir odaya aldı ve odada yalnızım korkuyorum, karnım ağrıyor. Ben korkunca karnım ağrıyor da .Doktor röntgen çektirdi.Bileğimin kırık olmadığını ama çatlak olduğunu söyledi. Alçıya almaması için yalvarmıştım oda benim bu yavru köpeği bakışlarıma dayanamayıp kolumu sargıya aldı. Doktor ilaç falan yazarken benim aklım Araslar da kalmıştı özelikle de Can da neden bana böyle bakıyorlardı ki? Doktor dışarı çıktı. Ben hala yatakta oturuyordum . O anda kapı açıldı ve içeri bizimkiler girdi.
Selin:"İyi misin?"
Ben :"Ben iyiyim de Selin sizin neyiniz var?"
Can:"Masal hangi kafayla yazdın ve neden yazdın? Çok merak ediyorum."
Ben:" Neyi ya anlamıyorum açık konuşun. Ne yapmışım ben?"
Kafam allak bullak olmuştu. 3 saat uyudum sanki 3 gün uyumuşum gibi geliyordu şuanda bana.
"Bak!"Can elime telefonu verdi ve son mesajları okumamı istedi. Bende yüksek sesle okudum.Bunları ben yazmışım gibi gözüküyodu ama ben yazmamıştım.
Ben:"Ben tüm yol boyunca uyudum farkında mısınız acaba? Benim yanıma geldiğinizde yüzüm boyalıydı, ayakkabılarımın bağcıkları da birbirine bağlıydı. Sırf benim yazdığım bile belli olmayan, ki ben yazmadım,bir mesaj yüzünden bana böyle mi davranıyorsunuz. Eğer bu mesajı gerçekten ciddiye almışsanız o zaman size diyebileceğim hiç birşey yok." Deyip ayağa kalktım . Tam çıkıcakken..
Can:" Zaten inanmamıştık. Sen ne içtin de bu haldesin diye sorcaktık da. Sen içinde ne biriktirmişsin be kızım kustun resmen. "Can' ın dediği bu şey üzerine içim rahatlamıştı.
Bulut:"Gelirken gördüğümüz temizlikçi amcayı çağırıyım mı?"Diyen Buluta bakıp sus yoksa seni boğarım bakışlarımızı atınca Bulut konuşmadan yürümeye başladı.
Yağmur:"Eee! gelir gelmez sakatlanmak nasıl bi duygu?"Diyen Yağmura bakıp
Ben:"Çok güzel Yağmur sende istermisin kankacım?"dedim. Yağmur yok ben almıyım bakışlarını atarken Can ile Arasın bize doğru geldiğini gördüm.
Ben:" Selin bunlar bizim yanımızda değiller miydi nerden geliyorlar böyle?"
Selin:"Kızım yolda da uyudun ki sen uykun da yok. Hangi alemde yaşıyorsun acaba ? Senin ilaçlarını almaya gittiler ya." Haa!diye anladım sesleri çıkarınca ben o da sustu.
**********
Geri döndüğümüzde valizlerimizi Kaan'ın elinde gördüm. O gelmemişti bizimle . Aras yanına gidip çokta samimi olmayan ama samimi tokalaşmasını yaptı(Bu nasıl oluyo bilmiyorum). Neyse bir an önce bizimkileri toplayıp plan yapmalıydım.
Ben:"Şimdi gidin üstünüzü değiştirin 1 saat sonra da buraya gelin tamam mı?"
Bulut:"Masal nouldu ya birşey mi var? "
Diye soran Buluta bakıp birşey söyleyecekken kapı çaldı. Gelen kişi Barıştı ve bir anda konuşmaya başladı.
Barış:" Ben sadece kolun için Üzgünüm o kadar." deyip gitti. Aras yine sinirli gözüküyordu. Bu çocuk ne zaman normal gözükecek diye düşünmeden edemedim.
Yağmur:"Bulutcum intikam vakti diyor. Anladın mı şimdi şapşalozum benim Masal ın bizi neden toplamak istediğini ?"
Diyen Yağmur'a bakıp aferin bakışımı attım. Bu kız da artık beni çözmüştü. Gerçi ben çözülebilmesi basit ama anlaması zor bir denklem gibiyim. Kendimi de denkleme benzettiğime göre artık mantığımı ve iç sesimi boğma zamanım gelmiş demektir. Ben bunları düşünürken Canlar gitmiş biz kızlarla kulübemizde yanlız kalmıştık.
Yağmur:"Kızlar bişey sorabilirmiyim?" Diyen Yağmura hepimiz sor bakışı atmıştık. Biz de ne kadar çok bakış atıyoruz gören sanki bunların dili yokta bakışarak konuşuyor diycek. Bir keresinde sırf bakışarak konuştuk diye Canla beni sevgili sanmıştı bir teyze. İki saat anlatmıştık sevgili olmadığımızı arkadaş olduğumuzu. Bizimde kafamız güzeldi herhalde tanımadığın bir teyzeye niye kendini açıklıyorsan artık. Ben yine düşüncelerime dalmışken beni kendime getiren Eylül'ün sorusu oldu.
Eylül :" Kızım sorsana ne oldu?"
Yağmur:"Ya şey şimdi biz bunlara oyun oynayacağız. Onlar da bize tekrar oynarlar kesinlikle. Hep böyle mi devam edicek yani?" Yağmur haklıydı bu ne kadar sürüp giderdi bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey bugün bana yapılanın intikamını almak.
Ben :"Eğer onlar durursa bizde dururuz ama devam ederlerse biz asla durmayız anlaştık mı?"
Yağmur:"Tamam da onlar da bizim durmamızı beklerlerse."Bu kız neden bu kadar mantıklı konuşyordu böyle ki.
Ben:" Yağmur biraz beynine tatil vermeye ne dersin? Çünkü o artık yorulmuş. Bunlar sonranın sorunu tamam mı?"
Yağmur sinirli bi şekilde başını evet anlamında salladı.
***********
1 saate üstümüzü değiştirmiştik. Benim yüzümü çıkarmaya çalışmıştık ve başarmıştık tabikide. Ben çok acıkmıştım ve birinin beni anlamasını bekliyordum. Biz hastaneye gittiğimiz için öğlen yemeğini kaçırmıştık. Ben yatağıma uzanmış güzel yemekler hayal ederken kapı çaldı ve ben takmadım bile bu sefer. Kalkıp Yağmur kapıyı açtı. Bizimkiler gelmişti.
Bulut:"Ee kızlar bişey düşündünüz mü? "Diyen Buluta bakıp
Ben:"Evet ben düşündüm şöyle güzel bi pizza mı yesek? yada şöyle sarma ya da bir dakika biz en iyisi döner yiyelim. Bilemedim ki ben siz ne dersiniz?" Herkes bana tuhaf tuhaf bakıyordu ve kahkaha atıyorlardı.Şimdi anlamıştım oyun hakkında sormuştu ama ben çok açtım ve başka birşey düşünemiyordum bir türlü.
Aras:"Tamam galiba biraz fazla acıktın bizde acıktık ama bu işi bir an önce halledip sonra yemek yiyelim. "
Ben:"Bakın siz en iyisi beni unutun. Çünkü ben açken işinize yaramam. Aklıma gelen şeyler sadece yemek. Yapabileceğim birşey yok malesef." deyip yanına da muhteşem tuhaf gülüşümü ekleyip cümlemi bitirdim.
Cab:" İyi tamam zaten saat 19.00 olmuş yemek hazırdır herhalde gidip bir bakalım."Diyen Can'a bakıp sen birtanesin bakışlarımı yollayıp ayağa kalktım. Yürürken Bulut ve Yağmur'un bakışıp güldüklerini gördüm şimdi rezil etmek ve bu tatlılıklarını bozmak istemiyordum ama bunu bir ara da sormalıydım.
Farkettim de Aras ve Kaan hariç pek sevgili değiştiren bir grup değildik ama Aras ve Kaan her hafta yeni sevgiliyle çıkarlardı ama son 1 aydır ikisininde sevgilisi yoktu. Belkide Aras'ın son sevgilisini biraz hırpaladığımız için bize söylemiyorlardır. Ben iç sesimle konuşurken bir anda kolumdan tutulup çekildim ve çeken kişi Tuna'ydı. Tuna Barış'ın kankası. Hani şu gülerken yakalanan salak varya işte o.
Ben:"Ne var ? ne istiyorsun?" Dediğimde pis bir şekilde sırıttı. Bizimkiler nereye kaybolmuştu böyle. Tırsmadım desem yalan olur altıma etmek üzereyim çünkü.
Tuna:"Oo Masal hanım bu ne atar böyle biraz relax korkma bu kadar benden ya."
Ben:"Senden korktuğum falan yok benim. Korkmam için bir sebep mi var ?"
Tuna:"Ben bilmem korkmuş gibi görünüyordun da ondan ben öyle düşündüm."
Ben:"Yanlış düşünmüşsün o zaman. Ne istiyorsun? Çabuk söyle."
Tuna:"Tamam direk konuya giriyorum senin gibi bir kızı bekletecek değilim. Bak elimde şuanda senin uyurken ki videon ve rezil olabileceğin türden bir sürü fotoğrafın var.Ben diyorum ki sen bence akıllı bir kızsın ve şimdi sana sunacağım teklifi kabul edersin.
Ben:"Senin teklifini bile duymak istemiyorum. Ne tür bir pisliksin böyle ya inanmıyorum? Çekil önümden." Diyerek onu ittirdim. Bu nasıl bir pislikti böyle ya aklım almıyordu şuanda. Ben tam giderken arkadan bir ses geldi.
Tuna:" O zaman sonuçlarına katlanırsın atarlı prenses. "
Bu çocuk tam bir pislikti hatta tam bir bok çuvalıydı. Yanına doğru yürüdüm merak etmiştim ne istediğini.
Ben:"Ne istiyorsun pislik çabuk söyle!"
Tuna:"Bak senin gibi bi kızın ağzına böyle şeyler yakışıyor mu hiç? Benim tek istediğim zavallı arkadaşların ve sen bizim için şimdi oyunlar hazırlıyosunuzdur. Senin bana bu oyunları söylemen."
Bu çocuk benim kardeşim dediğim insanları satacağımı düşünerek büyük bir hata yapmıştı ve aklıma harika bir fikir gelmişti ama önce bizimkilere onaylatmalıydım.
Tuna:"Hadi ama bak bu bir şans ve sen geri tepmek üzeresin. Çabuk söyle sana kaybedecek vaktim yok benim."
Ben:"Bu akşam deniz kenarına gel gece 00.00 da söyleyeceğim tamam mı?"
Tuna:"Akıllı bir kız olduğunu biliyordum. Aferin çirkin prenses akşam görüşürüz."Deyip yanağımı sıktı.Araslar kesin izin vermezlerdi. Bu yüzden onlara söylemeyip kızlara söylemeye karar verdim ama şuanda daha büyük bir sorun vardı. Ben derste öğretmen anlatırken buraları uyuya kalmıştım ve buraları bilmiyordum. Yemekhane kim bilir neredeydi? Ya da asıl soru ben şuan neredeydim? Biz çocuklarla yürürken ben geriden geliyordum ve kaybolmuştum. Allahım ya ilk günden ne bu macera zaten kolum da acımaya başlamıştı. Ben etrafıma bakınarak nereden geldiğimi bulmaya çalışıyordum ama buraya gelirken mal gibi yerdeki taşların ne kadar güzel olduklarını düşünüp kaç renk olduklarını sayıyordum. Artık kesinlikle etrafıma bakarak yürümeliydim. Hava da kararmıştı zaten bu da ayrı bir ürkütücülük katıyordu olaya.
***********
Çok yorulduğum için ilerideki büyük taşa oturmaya karar verdim ve oraya doğru yürümeye başladım. O taraf ormandı sanırım. Ormanın içine girmiştim çünkü o taşa oturmak istiyordum. Çok uzaklaşmamıştım sanırım ama kolumun ağrısı ve günün yorgunluğu benim daha çok yorulmama sebep olmuştu. Taş buz gibiydi ama hava da çok sıcak olduğu için hoşuma gitmişti. Korktuğum için etrafıma bakınırken arkamda yanan bir ışık gördüm ama orası bir ev gibi görünmüyordu. Daha çok adı neydi ya of bulamıyorum bir türlü işte şey gibi neyse bişey gibiydi işte. O tarafa doğru yürümeye başladım burası elle yapılmış gibiydi. Ve güzel gözüküyordu. İçeriye girdim biri vardır umuduyla ama kimse yoktu. Sadece içeride bir ışık yanıyordu. Yerde bir minder yanında gaz lambaları ve bir şal vardı güzel gözüküyordu cidden. Yorulduğum için ve popom taşa oturmaktan acıdığı için mindere oturdum. Sonuçta birazcık oturmaktan zarar gelmezdi. Hem birazdan buranın sahibi de gelirdi zaten. Ben sırtımı duvar gibi bir yere yaslamış beklerken dışarıdan ayak sesleri gelmeye başladı. Kalbim sesler yaklaştıkça hızlanıyordu ve burada saklanacak hiçbir yer yoktu. Neden buraya girmiştim ki ben off. Çok gerildim buranın birde küçük bir kapısı vardı çok tatlıydı aslında. Kapı yavaş bir şekilde açılıyordu. Bir dakika gerçekten kapı çok yavaş açılıyordu neden ki? Kesin içerde birinin olduğunu anladı ve yerden taş falan alıyor beni taşlamak için . Bende yerde duran sopa gibi duran kalın dalı aldım ve kapı açılınca bağırarak oraya doğru koşmaya başladım. Giren kişinin de elinde bir sopa vardı. Ama yüzü görünmüyordu. Sonunda üstüne atlamaya karar verdim. Ben üstüne atlayınca yere düştü ve resmen beni yerde yuvarlayıp üstüme çıktı. Ellerimi yerde sıkı bir şekilde tutarken kim olduğunu görmüştüm sonunda. O da beni çünkü icerdeydik ve içerisi aydınlıktı. Ben çok zekiyim ya diye düşünmeden edemedim.
Barış:"Masal senin burda ne işin var?"
Diyen Barış ' a bakıp bir anda yüzümü buruşturdum bileğimi sıkıyordu çünkü.Barış ta anlamış olacak ki ellerini üstümden çekti ve ayağa kalktı. O üstünü silkerken ben bileğimi tutuyordum çünkü canım acımıştı yine ve yine onun yüzünden bu çocuktan uzak durmam gerekiyordu. Ama tam 3 yıldır bu çocuktan ne kadar çok kaçarsam o kadar çok karşıma çıkıyordu. Bu yüzden artık kaçmamaya karar verdim.
Barış:"Burda ne işin var diye sormuştum en son ama sen galiba benim ne kadar yakışıklı olduğumu düşünüp kaslarıma daldın. "Dediği şey üzerine biraz düşününce ben demin düşünürken onun koluna bakıyordum dalmıştım sanırım.
Ben:"Ben kayboldum sonra burayı gördüm ve içeri girdim. Ayrıca senin o olmayan kaslarına niye bakıyım ki ben?"Şuanda kesinlikle çarpılıcam resmen bir kas yığınına kasın yok dedim. Allahım sen beni affet. Derken bir anda karnım guruldadı. En son sabah kahvaltısı yapmıştım bu normaldi. Ama çok utanmıştım. Yanaklarımın alev alev yandığı uzaktan bile belli olabilir. Şuanda domates gibi göründüğüme yemin bile edebilirim.
Barış:" Utanmana gerek yok beni yeme yeter bana.Şuanda domates gibi göründüğünüde söylemek isterim."
Ne demiştim ben bak o da bana domates dedi of ya. Bi dakka bi dakka benden ve bizimkilerden başka kimse bana domates diyemez. Gerçi bizimkiler derse de hemen geri alırlar dediklerini. Çünkü onları pişman ederim.
Ben:"Sensin be domates seni koca kafalı egoloman. Diyerek oradan çıktım. Gerçi nereye gideceğimi bilmiyordum ama olsundu. Benim adım da Masal sa bende doğru yolu bulurum. Tabiki arkamdan gelse fena olmaz ama o tam bir egoloman o kim benim arkamdan gelmek kim yani. Diye söylenirken arkamdan bir el beni durdurdu.
Barış:"Bunları sana sırf yolda beni yeme diye veriyorum seni düşündüğümden değil yani. "
Bana kek ve kraker uzatıyordu eliyle. Bir dakika zaten neresiyle uzatıcak ki. Bunu da düşündüğüme göre açlıktan midem beyin hücrelerimi yemiş olmalıydı. Tam Barış'ın elinden alıcakken kraker ve keki geri çekti. Bana bakıp gülümsedi. Evet bana bakıp bana yani düşmanına. Bu çocukta bendendi yani tam bir dengesizdi.
Barış:" O kadar kolay değil önce benim istediğim şeyi yap.Yapmazsan tüm gece aç kalırsın çünkü malesef yemekhane ve kafeterya kapalı tatlım yani bu senin son şansın Ve "- sözünü kesip
Ben:"Tepmek üzereyim"dedim. Bunların şans ve tepmekle ne gibi bir sıkıntıları vardı.Tuna da bana aynı şeyleri söylemişti. O anda aklıma saatin kaç olduğu geldi. Hayır uyku saatim yok sadece aklıma saat 00.00'da Tuna ile deniz kenarında buluşacağım ve bizimkilerin beni ne kadar merak ettikleri gelmişti.
Barış:" Sen bunu nasıl tamamladın yoksa sen bir cadı mısın? Bak ilk günden senin sırrını buldum seni küçük cadı."
Ben:"Evet küçük sherlock aferin sana sırrımı çözdün. Burdan sana kocaman bir alkış. Şimdi ne istediğini söyle ."
Barış:" Basit bir şey hatta iki şey isteyeceğim. Çünkü birde seni götürmem gerekiyor değil mi? "
Ben:"Hey bu haksızlık ama bir demiştin. "Diye mızmızlanırken aslına şuanda hiç böyle bir lüksüm olmadığını anlayıp sustum.
Barış:" Haksızlık değil aslında ama madem öyle ben geri dönüyorum sığınağıma."
Burası onun muydu? Herkesin olabilirdi ama böyle tatlı bir yer onun olamazdı.
Barış:"Yapacak mısın? Vakit geçiyor. Tik tak tik tak- derken sözünü kesip -" Ben:"Söyle egoloman " dedim .
Barış:''İlk isteyeceğim şey burayı kimseye söylememen burası benim için çok özel ve kimse bilmiyor tamam mı?''
Ben:''Bunu söyleyebilirdin şantaj yapmana gerek yoktu ben kimseye söylemezdim söyleseydin zaten .Ee ikinci ne ?''Barış:''İkincisi ise iki gün boyunca benimle konuşurken tüm cümlelerin sonuna egoloman yerine yakışıklı Barış bey diyeceksin. ''
Ben:'' Ya sen ne tür bir pisliksin böyle egoloman kılıklı ornitorenk.''Barış:'' Iı! yanlış yakışıklı Barış bey nerede? bak ben çok iyi bir insan olduğum için bu sefer affediyorum ama birdahaki sefer böyle bir şey bekleme her söylemediğin söz için benim istediğim şeyi yaparsın. Anlaştık mı bücür cadı?''
Ne kadar istemesemde kabul etmek zorundaydım. Cidden başka kurtuluşum kalmamıştı.
Ben:" Tamam ya tamam yakışıklı Barış bey !! bilerek sordun dimi "Tamam mı?" diye tuzaktı aslında .Ama ben kanmam böyle şeylere şimdi beni kulübeme götür ve onları bana ver.''
Barış:'' Aslında tuzak değildi ama sen ne kadar çok bana yakışıklı demek istiyorsan artık hemen deyiverdin. Bu arada çok yemek istiyorsan gel de al. ''Deyip koşturmaya başladı. Açlıktan başım dönüyordu. Bu yüzden bende koşmaya başladım zaten hızlı koşan biri olduğum için yakaladım. Ama boyu benden uzun olduğu için havaya kaldırdı. Bende zıplayıp duruyordum. Bir anda ayağım takılınca bende yere düşmek için hazırlanıyordum. Gözlerim bile kapalıydı ki düşmedim. Bu tuhaftı çünkü normalde yerle öpüşmem gerekiyordu ama ben hala ayaktaydım. Gözlerimi açtım ve Barış'ın beni tuttuğunu gördüm .
Barış:''Yavaş!iyi misin? ''Diyen Barış' a öküz görmüş gibi bakarken beni kaldırdı . Yani havaya değil düzeltti diyelim daha doğru oldu sanki.
Barış:''Neden öyle baktın ki? Seni düşmekten kurtardım sen bana öküz görmüş gibi bakıyorsun.'' Gerçekten bu çocuk benim bakışlarımı çözmüştü.
Ben:''Ben şaşırdım beni tutmana sadece o kadar teşekkür ederim düşmeme izin vermediğin için.
Barış:''Vay be Masal Güney'den ilk teşekkür bu tarihe geçmeli bence ama önce sen al şunları ye yoksa gerçekten beni yiyecekmişsin gibi bakıyorsun bu hiç normal değil . Deyip bana uzattı kek ve krakeri bende büyük bir iştahla yedim . Doymamıştım ama beni tutardı.
Barış:''Sakin ol bücür cadı kovalayan yok seni. Öyle iştahla yedin ki doymadıysan beni de ye bak zaten kilolusun fazla yeme bunları zararlı.''
Ben:''Birincisi zaten aç olmasam böyle şeyleri yiyen bir insan değilim,ikincisi daha gelmedik mi? Üçüncüsü ise sana ne? ve ben kilolu değilim sen kendi koca göbeğine bak yakışıklı Barış bey.''
Barış:''Sende iyi alıştın bu yakışıklı mevzusuna'' dedi ego yığını ne olacak ki zaten ne bekliyordum acaba ben.
Barış:''Kendi kendine konuşma .Yüzüme karşı da konuşabilirsin bu arada geldik. Karşıdaki senin kulüben.'' Vay be çok hızlı gelmiştik.
Ben:''Teşekkür ederim eg- yakışıklı Barış bey.''Dedim ve kulübeme doğru yürümeye başladım.
Barış:'' İçinde kalmasın gel söyle tam söylüyordun. Ayrıca sen bana amma çok teşekkür ettin öyle ya gözlerim yaşardı bücür cadı.''
Ben:'' Egoloman kafalı yakışıklı Barış bey kötü geceler.''
Barış:''Sizede kötü geceler cadı kafalı asi bücür.''Beni çok sinir ediyordu ama bazen de çok tuhaftı yakın gibi oluyordu. Bu çocuk gerçekten dengesizdi. Kesinlikle Araslara olayları anlatamazdım ama söylemeliydim de of ne yapmalıyım ?Bence detay vermeden Barışla karşılaştığımızı söylemeliyim. Ne karşılaşma ama aslında güzel bir karşılaşma yoksa ben buraya kadar asla gelemezdim . Evet evet! bunu söylemeliyim diye düşünürken bir anda kapı açıldı ve karşımda duran Aras,Can, Bulut ve Kaan bide kızlar var tabi sinirli bir şekilde diyemeyeceğim korkmuş ve sinirli bir şekilde bakıyorlardı. Yaa !ben onları yerim benim için korkmuşlardı.Ama bu hiçbir sorguyu değiştirmezdi onları yesem bile o sorgu çekilecekti kardeşimm.
Arkadaşlar bir bölümün daha sonuna geldik lütfen beğenmeyi ve kötü de olsa yorum yapmayı unutmayınız sizleri çok seviyorumm.😍😍😙😙hatalarım olabilir malesef umarım beğenirsiniz 💛💛💜💜💚💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Masal'ım serisi 1-Yaz kampı
Chick-Litİşte onların hikayesi tam şuanda sen bu kısmı okurken başladı. Onlar kim mi? Onlar Masal ve Barış. Birbirlerine çok zıt karakterler ama bir o kadar da aynılar. Birbirlerinden nefret ediyorlar ama bir o kadar da seviyorlar. Zaten aşk dediğin bu değil...