Mertin " hadi uyan artık " demesiyle gözlerimi açtım. Merte dönüp " iki dakika uyutmuyorsun sende" dediğimde" bunu sen istedin" dedi. Ben daha ne dediğini anlamamışken mert dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Saniyelik öpücüğün ardından yataktan kalkınca sırıtarak " uyanacağını bilseydim daha önce öperdim." Dedi. Ben de yataktan kalkıp " ben niye burdayım?" Dediğimde " dün uyuyakalmışız annemler de uyandırmamışlar." Dedi. Bende uykulu halimle saate baktım. Saat 10:34 dü. Hızla ayağı kalkıp " geç kaldık okula aysel beni kesecek" dedim. Mert de halimi komik bulmuş olmalı ki gülmeye başladı. Biraz soluklandıktan sonra bana dönüp " bugün cumartesi " dedi. Bende somurtarak " şimdi söylüyorsun?" Dedim. Yanıma gelip " tamam benim somurtkan sevgilim" diyerek beni gıdıklamaya başladı. Ben de " ya- yapmaa me-mert yap-maaa" dedim. En sonunda daha fazla dayanamayıp yataktan düşeceğim sırada mert beni tutup kendine doğru çekince çok acayip bir pozisyondaydık. Mert eliyle belimi kavramış bende düşmemek için ellerimi onun boynuna dolamıştım. Uzaktan görenler yanlış anlayabilirlerdi. Hatta direk yanlış anlarlardı. Mert in telefonu çalınca ellerimi mert 'in boynundan çekince mert de ellerini benim belimden çekti. Daha sonra mertle göz göze geldiğimizde " üzerimden kalkmayı düşünüyor musun?" Dediğinde utanarak mert 'in üzerinden kalktım. Mert de kalkıp telefonunu açtı. "Alo" dedikten sonra telefonun diğer ucundan cırtlak kız sesi gelince merte belli etmeden biraz daha yaklaştım ona. Tam olrak olmasada biraz duyuluyordu. Kız iğrenç sesiyle " geliyor musun mertçiğim bugün" dediğinde kıskançlıktan kudurmuştum. Ama sesimi çıkartmadım. Mert " evet " deyince daha çok kudurmuştum. Ama yinede sabırlı olmaya çalıştım. Kız tekrar ağzına açıp " öptüm canım" deyince daha fazla dayanamayarak telefonu elime alınca mert küçük bir şok geçirdiğinde telefondaki kıza " sen kimi öpüyorsun be sevgilisi olanlara yavşamamayı öğretmediler mi sana? Bir daha mert i rahatsız edersen ağzını yırtarım kızım senin" diyerek aramayı sonlandırdım. Mert sırıtarak bana bakınca " niye bakıyorsun öyle. Yanında olsa içine düşecekti." Dediğimde " kıskandın mı sen beni ?" Dedi. Bende alınmış bakışlarla " kıskanamaz mıyım sevgilimi?" Dediğimde " kıskanabilirsin tabiki" dedikten sonra içimde kalmasın diye mert 'in yanağına küçük bir öpücük bıraktım. Oda elimi sıkıca tutup " hadi gidelim" dediğinde kafamı salladım ve telefonumu aldıktan sonra beraber evden çıktık. Nerdeyse öğlen olduğu için mert 'in ailesi evde değildi. Mert e dönüp " nereye gidiyoruz " dediğimde " bugün seninle vakit geçirmek istiyorum" dedi. Bende hafifçe gülümseyerek " zaten hergün yanındayım" dedim. Mert de sırıtınca beraber arabaya bindik. Güzel bir mekanının yanında indik. Elimi sıkıca tutunca beraber mekana girdik. Kahvaltımızı ettikten sonra mert "ne yapalım" dediğinde " sinemaya gidelim" dedim. Mert mızmızlansada şuan sinema da filmlere bakıyorduk. Ben "romantik komedi " dediğimde mert de " polisiye " dediğinde mert e masum bakışlarla baktım. Daha fazla dayanamayıp " tamam senin dediğin olsun" dediğinde zafer sırıtışımı yaptım. Beraber biletlerimizi alırken sağ tarafta hande ile ardayı görünce el salladım. Hande de bizi görünce yüzünde mutluluk duygusu belirdi. Ardayı kolundan çekiştirip yanımıza geldiklerinde merhabalaştıkdan sonra hande bana dönüp " hangisine gireceksiniz?" Dedi. Bende ilk önce mert e baktıktan sonra handeye dönüp " romantik komedi" dedim. Hande daha çok sırıtarak " bizde ona gireceğiz " dedi. Hep beraber biletlerimizi ve patlamış mısırlarımızı aldıktan sonra sessiz adımlarla içeri girdik. Koltuklarımızı bulup oturduktan sonra film başladı. Mertin telefondan mesaj sesi gelince mert 'in kulağına yaklaşıp " telefonunu kapatsan iyi olur hayranların merak eder ama senin bir sevgilin olduğunu unutmamalılar" dediğimde mert sırıtarak " ben senden başkasına bakmam kıskanç sevgilim" dediğinde yumuşamıştı. Ona biraz daha yaklaşarak " seni seviyorum " dedim. Oda bana yaklaşıp " bende seni seviyorum " dedi. Film başlayınca ben filme odaklandım. Film 'in bitmesine az kalmışken arda ile handeye baktığımda öpüştüklerini görünce kafamı diğer tarafa çevirdim. Mert 'in beni izlediğini farkettim. Bana doğru yaklaşıp dudaklarımı dudaklarına bastırınca şaşırmıştım. Şoku atlatınca öpücüğüne karşılık verdim. Saniyeler sonra dudaklarımız ayrılınca kızardığımı hissettim. Salondakilerin hepsi bize bakınca merte dönüp " ne yapıyorsun manyak herkes bize bakıyor" dediğimde sırıtarak " sende o kadar tatlı bakmasaydın" dedi. O sırada film bitmişti. Gözler bizim üzerimizdeyken kapıya doğru yöneldim. Arda ile hande de çıkınca hande bize bakarak " çok tatlısınız" dediğinde biraz utanmıştım. Mert elimi tutarak " ee herkesin utanırken bile tatlı olan sevgilisi yok " deyince daha çok utanmıştım. Hande bize dönüp " biz gidelim geç oldu deyince ona doğru dönüp " görüşürüz" dedim. Mert de bana doğru dönüp " seni evine bırakmam gerekiyor" dediğinde " tamam" dedim. Beraber arabaya bindik evimin önünde durunca " görüşürüz " dedim. Dudaklarını öpücekken yanağını çevirince yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Böyle yapması normalmiydi. Kesinlikle değildi. " neyin var "dediğimde somurtarak " birşeyim yok" dedi. " gözlerime bak ve bana doğruyu söyle mert. Bana herşeyi anlatabilirsin" dediğimde " önemli birşey değil irem üsteleme" dediğinde alındığımı yansıtarak "peki" dedim. Arabadan inecekken mert kolumdan tutup " özür dilerim öyle demek istemedim. Beni anla lütfen daha sonra anlatıcam söz veriyorum." Dedi ve dudağını dudağımla birleştirdi. 2 saniye süren öpücükten sonra arabadan indikten sonra " görüşürüz aşkım " dedim. O da " görüşürüz " dedikten sonra eve doğru ilerledim. Zili çalınca ablam çıktı. Ağlıyordu. Korkmaya başladım. Ablama bakıp " ne oldu abla neden ağlıyorsun" dediğimde hıçkırıklarının arasından " annemle babam trafik kazası geçirmişler" dediğinde kan beynime sıçramıştı. Gözlerimden yaşlar süzülürken " iyiler mi " dedim. Daha çok ağlayarak " komaya girmişler " dedi. On kendimi dünyanın en aciz kişisi gibi hissettim. Onlar benim annem babamdı. Onlar benim diğer yanımdı. Hızlı adımlarla taksi çevirdim. Ablam da peşimden geldi. Beraber taksiye bindik. Ablam hastaneyi tarif etti. Hastanenin önüne geldiğimizde gözümden yaşlar süzüldü. Taksicinin ücretini ödedikten sonra hızlı adımlarla hastaneye koştum. Burası babamın yeni aldığı hastaneydi. Hemen danışmana gidip " kaan başaran ve meral başaran " dedim. Kız bana üzgün bakışlarla baķıp " ikinci kat 304 numara" dediğinde ablam elimi tuttu ve " iyi olucaklar" dedi. Birşey demeden beraber merdivenleri çıktık odayı bulunca hemen içeri girdik. Doktor bey " dışarı çıkın " desede annemle babamın o halini görünce yanlarına gidip " bizi bırakmayın ne olur anne baba sizi çok seviyorum " dedim. Gözlerimden yaşlar daha hızlı süzülürken tanıdık bir ses " irem " diyordu. Sesin geldiği yöne bakınca mert olduğunu anladım. Ailesi de gelmişti. Mert beni görünce koşarak geldi. Tam da şuan ona çok ihtiyacım vardı. Mert yanıma gelince ona sımsıkı sarılıp " mert onlara birşey olmuycak diymi?" Dediğimde " hayır olmayacak " dedi. Onu bıraktığımda " ağlama lütfen onlara birşey olmayacak" dediğinde " nasıl olmuş bu kaza nasıl bu kadar kötü olmuş?" Dedim.
MERT ÇINAR
Yaklaşık 3 saattir burada bekliyorduk. İrem kollarımda yorgunluktan uyuya kalmıştı. Tatlı bir şekilde uyanınca " annem babam nasıl iyiler mi?" Dediğinde " daha bir haber yok" dedim. Gözleri yine dolunca " hadi ama ağlama artık. Yıprattın kendini. Desemde beni dinlemedi. Ağlamaktan kızarmış olan yanaklarından yaşlar süzülmeye başladı. Doktorlar hızlı bir şekilde kaan bey ve meral hanımın yanına gidince irem ayağa kalkıp odaya girdi. Daha sonra " onlara ne oluyor ölmüyorlar değilmi?" Diye bağırdı. Doktor bey çıkmasını söylesede kapının önünde onları izliyordu. Daha fazla dayanamayarak irem 'in yanına gidip kapıyı kapattım. İrem yanıma otutturdum. İrem e dönüp " böyle yaparsan daha da zorlaştırırsın" dedim. Bir süre sonra doktor bey odadan çıkınca irem ayağa kalkıp " iyiler mi? Nasıllar?" Dediğinde doktor bey yüzünü asarak " hastaları kaybettik" dediğinde irem hıçkırıklarla ağlamaya başladı. Daha sonra son hızıyla koşmaya başladı. Hastanenin önünde durup derin nefesler almaya başladı. Yanına gidiyordum. Ama son sesiyle yere çöküp "benim annem ve babam ölmedi" diye bağırdı. Onu böyle görmek beni mahvediyordu. Yanına gidip onu ayağa kaldırdım. Daha fazla dayanamayıp kendini benim kollarıma bıraktı.