Annemin iki sene önce gittiği çini derslerinden birisinde yaptığı tabak boyaması -acayip çirkin bir şeydi- kafamın üstünden uçup tam arkamdaki duvara çarptı. Zaten en yakın zamanda kurtulmak istediğim o tabak artık sorumluluk almamı gerektirmeyecek bir şekilde atomlarına hatta atom altı parçacıklarına kadar falan ayrıldı. Enseme batan birkaç parça seramiğin verdiği az ama keskin acıya çok uzun süre odaklanamadım, çünkü Baekhyun makinalı gibi duraksamadan eline geçirdiği kuş biblosunu -bu da büyük teyzemin ev hediyesiydi- hemen çiniyi fırlattığı yerin yanına doğru gelişigüzel savurdu."Vay be, demek tam bir götverenmişim öyle mi?"
Çekirge misali zıplayarak üstünde ne varsa yıkıp döktüğü şifonyerden yatağına yürüdü, boyu bir yetmiş dört olmasa deprem yaratacak gibiydi. Yeri döve döve sinirle yürürken ayağının serçe parmağını yatağın kenarına çarptı. Usulca yutkundum ve Baekhyun'un kafayı daha ne kadar sıyırabileceğini izlemeye devam ettim. Çarpmayla beraber ilk önce gözleri kocaman oldu sonra bir güzel yutkundu. Parmağının acısı -o parmak içe göçmediyse şerefsizim- gözlerinde yanan ateşi harladı ve boğazdan gelen bir hırıltı koydu. Byun Baekhyun sinirliyken vahşi bir hayvandan farksızdı, işe bakın tam olarak habitatındaydı ve sinirine karışan canının acısıyla borçlu olacağınız bir rus mafyası kadar tehlikeliydi. Sinirle haykırdı, haykırırken tükürdü, ağzından çıkardığı o kuduz köpek misali köpükler yeni aldığımız halıya damladı ve o an tek düşünebildiğim şey halıydı. Hasarın maliyetini hesaplamaya çalıştığım sırada ölüm makinesi Byun yatağına ulaştı ve yeni hedefini seçti. Bir süpermarketin duş jeli reyonuna yanlışlıkla konulmuş, görür görmez aşık olduğu ve iki güne unuttuğu dünyanın en çirkin objelerinden birisi olan sarı renk emojili yastıktan gelen yırtılma sesi odayı doldurdu. Dönüp baktığımda çıldırmış herifin yastığı dikiş yerlerinden değil de dişlerini kullanarak emojinin gülümsemesinden söktüğünü gördüm. Derin bir nefes aldım, Baekhyun ise ağzındaki iplik yumağını halıya tükürüp devam etti.
"O gavata ne lan benim götümden, istediğime veririm. Yavşak herif bir de diyor ki yok ona dibim düşüyormuş."
Yüzü kıpkırmızıydı, domates falan hepsi halt etmişti, Baekhyun sinirlendiğinde kırmızıya yeni tonlar katıyordu. Eve girdiği andan beri harcadığı o üstün efor yüzünden fazladan mesai yapan ter bezlerinden bir damla ter geçen hafta bebek pembesine -kendisi inatla toz pembe olduğunu söylüyordu ama o renk bebek pembesiydi- boyadığı saçlarından alnına doğru süzüldü.
"Güzel götümü istediğinden böyle yapıyorsun dedim. Andaval herif kampüsün kızılı var ya afet olan, Yugyeom, he işte onunla tavşan gibi sevişiyormuş meğersem soyunma odalarında, ben sinirden kudururken herif sembolik bir konuşmayla seks hayatını anlattı. Var ya o kadar lafının üstüne on kilometrekare içindeki en büyük iktidarsız değilse ben de bir bok bilmiyorum."
Baekhyun ağzını yırtığı emojinin yüzünü yumruklarken devam etti.
"Sonra bir de üstüne dedi ki hayatım biliyorum hoşlanıyorsun benden ama senin kuru götüne mi kaldım? Aynen bu cümleyi kurdu ve bana resmen hayatım dedi, hoşlanıyorsun benden dedi, ulan herif bana kuru götlü dedi inanabiliyor musun?"
Sinirle soludu ve sonunda emojiden başka her şeye benzettiği yastığı elinden attı, yatakta geriye kayarak sırtını duvara yasladı. Bacaklarını kendine çekti, zaten küçücük bir şeydi, iyice küçücük oldu. Oflayıp puflayarak bir eliyle eşofman üstünün cebini kurcalarken diğer eliyle ayağının serçe parmağını ovaladı. Yüzü burumuştu, saçları kabarmıştı ve çilleri hiç olmadığı kadar belli oluyordu. Karıştırıp durduğu cebinden bir paket sigara çıkarttı, cebini kurcalamaya devam ederken bu hâline dayanamayıp arka cebimden bir çakmak çıkartıp fırlattım. Kafasına çarpan çakmak yüzünden okkalı bir küfür mırıldandı ama bilinci yavaştan yerine geliyor olmalıydı ki beş dakika içinde evi getirdiği halin farkına vararak bana saldırmadı. Yamuk yumuk olmuş bir sigarayı sinirden titreyen elleriyle iki dudağının arasına yerleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nosedive "kaisoo
Fanfiction"Bazen sarhoş olduğumda seni düşünüyorum." diye mırıldandı. Küçük odayı tamamen dolduran uğultuyla beraber çığlıklar alkışlara karıştı. Omuzlara atılan yumruklar, ikimize de fırlatılan manidar bakışlar, muzip bir iki kıkırtı ve aramızda cızırdayan o...