Giriş ✔

541 19 5
                                    

İyi Okumalar!!

12 EYLÜL 2013, A.M. 00.36

Alexis ıssız Londra sokağının ortasında ilerlerken kahverengi deri ceketine biraz daha sıkı sarıldı.

'Lanet olası Julia'yı dinlememeliydin!' diye kendini içinden azarladı. 'Birkaç saatliğine gitmiştin ve şu haline bir bak! Saat gece yarısını geçti ve sen hâlâ eve gitmeye çalışıyorsun! Ne harika (!)'

Alexis derin bir nefes alıp verdiğinde dudaklarının arasından buharlar çıktı, birkaç saniye sonra havaya karıştı. Hava oldukça soğuk ve sisliydi. Soğuktan tir tir titriyor, sisten önünü göremiyordu. Her zaman ki Londra havası olsa bile, Alexis hâlâ böyle havalara alışamamıştı.

'Sakin ol Alexis. Birazdan bu lanet sokaktan çıkacak, birkaç dakika sonra o sevdiğin evine ulaşacak ve artık bıktığın anne nasihatlarını dileyeceksin... yani, umarım böyle olacak.'

Alexis düz taban, spor bir ayakkabı giydiği halde ayak sesleri sadece ay ışığı ve yanıp sönen elektrik direğini aydınlatığı sokakta yankılanıyordu. Sokağın bu kadar sessiz olması, Alexis'in kalp atışlarını biraz daha attırdı. Kalbi sanki göğüs kafesinde değil de, kulaklarında atıyormuş gibi hissediyordu. Fazla adrenalin ve korku yüzünden yanakları al al olmuştu. Terlediğini hissetti Alexis, eldivenlerinin içindeki parmaklarının soğuktan acımasına rağmen.

"Ah, Tanrım!" diye sessizce yalvardı yukarıdaki Tanrısına. Biliyordu, Tanrısı onu duyacaktı ve Alexis'e elbet yardım gönderecekti. Buna tüm kalbiyle inanmıyordu Alexis ama inanıyordu işte. Çünkü annesi hep Alexis'e 'Nerede ve ne durumda olursan ol Tanrı'ya her zaman yalvar. Elbet o sana bir yardım gönderecektir.' derdi.

Hafifçe gülümsedi 18 yaşındaki Alexis. Annesine her zaman güvenmişti ve güvenmeye devam edecekti.

At kuyruğu yaptığı uzun kahverengi saçlarının açık bıraktığı ensesinde sıcak bir nefes hissetti Alexis. Göz bebekleri korkuyla irileşirken hızla arkasını döndü.

"Kim var orada?"

'Lanet olsun Lexi! Gerçekten mi? 'Kim var orada?' mı? Harikasın, bayılıyorum sana (!)'

Kendi içinde, kendi kendini azarlarken gözlerini devirdi Alexis. Etrafa çok dikkatli bakıyordu ama sis yüzünden neredeyse önünü bile seçemiyordu. Gözlerini daha ileriyi net bir şekilde görebilsinler diye zorlamayı kesti Alexis. Derin bir nefes aldı ve kalan yolunu gitmeye başladı. Şu anda aklında bütün izlediği aksiyon filmleri vardı. Kendine her sakin olmasını söylediğinde aklına bir sürü aksiyon filmi sahnesi geliyordu ve hepsinin sonu aynıydı, Alexis ölüyordu.

Yine terlemeye başlamıştı Alexis. Adımlarını biraz daha hızlandırdı yürürken. Sokağın başındayken şarjı biten telefonuna tekrardan lanet etti.

'Neden hep gerekli olduğu zamanlarda şarjı biter ki! Lanet alet!'

Alexis yüzünde hissettiği ıslaklık ile yerine aniden durdu. Islaklık yavaşça artarken başını bütün renklerin en asili olan siyah rengin kapladığı gökyüzüne baktı. Yağmur atıştırmaya başlamıştı. Sıkıntıyla 'Of'ladı Alexis.

'Tanrım, ben senden yardım istedim, yağmur değil!' diye yakındı yukarıdaki Tanrısına Alexis. Sonra ise bundan pişman oldu. Annesi ona 'Asla Tanrı'ya yakınma. Yoksa en ihtiyacın olan anda sana yardım göndermez.' demişti. Sanki annesi görecekmiş gibi omuz silkti Alexis ve başını eğip yürümeye devam etti. Tanrısı yardım etmek istese şimdiye kadar yardım ederdi. Artık Tanrısı'nın da yardımını istemiyordu.

Yağmurun daha fazla hızlanıp onu ıslatmasından kaçmak için koşmaya başladı Alexis. Zaten eve geç kalmanın yarattığı korkudan dolayı soğuk havaya rağmen terlemişti, bir de üstüne ıslanmak hiç istemiyordu. Islanmayı pek sevmiyordu. Giydiği her şey üstüne yapışıyordu ve Alexis bundan her zaman nefret etmişti.

Sağ tarafındaki konteynır hızla yere düştüğünde Alexis boğazını acıtacak büyüklükte bir çığlık saldı boş sokağa. Düşen konteynırın sesiyle beraber Alexis'in çığlığı da sokakta yankı yapıyordu. Ellerini şaşkınlıkla dudaklarının üzerine götürdü Alexis. Rüzgar, Alexis'in yanağını tokatlayacak kadar sert ama bir konteynırı düşürmeyecek kadar yumuşak esiyordu. Konteynırın ani düşüşü Alexis'i çok korkutmuştu. Böyle imkansız bir olayın nasıl gerçekleşeceği bir türlü aklına sığmıyordu.

Kalkan tozların arasında bir beden gördü Alexis. Uzun, zayıf bir bedendi. Alexis sisten dolayı çok az görebiliyor, sokağı hafifçe aydınlatan ay ışığı ve yanıp sönen elektrik direği karşısındaki kişiyi seçmesinde pek yardımcı olmuyordu.

"Alexis Sullivan !" dedi karşısındaki beden. Hafif ince bir sesi vardı ama tınısına bakılırsa karşısındaki kişi genç bir erkekti.

Alexis ellerini dudaklarının üzerinden çekti ve ona seslenen bedene dikkatlice baktı.

Adımı nereden biliyordu ki?

Buda neyin nesiydi böyle?

Neler oluyordu?

Bu bir oyun muydu?

Alexis beynini rahatsız eden bir sürü soru vardı fakat hiçbirine verecek bir cevabı yoktu.

"Siz kimsiniz?" diye sordu titrek sesi ile beraber titrek nefesini dışarı salarken. Karşısındaki kişinin dudaklarının arasından alaycı bir gülüş çıktı. Alexis bu gülüşe karşılık kaşlarını hafifçe çattı. Karşısındaki kişinin kim olduğunu bilmese de ona sinir olmuştu bile.

"Beni boşver güzelim."

'Güzelim' kelimesini duyan Alexis'in kaşları biraz daha çatıldı.

' 'Güzelim' mi? Bu ne çeşit bir pislik böyle?'

"Bana bir daha 'Güzelim' deme!" diye sinirle tısladı Alexis. Evet evet, kesinlikle Alexis bu çocuğa sinir oluyordu.

Karşısındaki kişiden bir kez daha alaylı bir gülüş duyuldu. Alexis hızlanan yağmura ve karşısındaki kişiye karşı gözlerini devirdi. Yağmurdan ve kendisini bekleten çocuktan dolayı sırılsıklam olmuştu. Islanan kahküllerini gözlerinin önünden çekti. "Ben gidiyorum." dedi öfkeyle Alexis.

"Öyle mi?"

"Evet!"

Alexis hızla sol tarafina doğru döndü ve yürümeye kaldığı yerden devam etti. O çocukla neden uğraştığını bilmiyordu. Belki çocuğa sinirlendiği için olabilirdi.

"Hiçbir yere gidemezsin Alexis."

Alexis çocuğun dediklerini umursamayıp yürümeye devam etti.

"Söyleyeceğim şeyi pek anlayamazsın ama."

Alexis'den tekrar cevap alamayan çocuk muzhip bir şekilde sırıttı. Alexis'in inatçı tavırları hoşuna gitmişti. Onunla uğraşmak için heyecanlanıyordu.

"Cehennem gibi bir hayat başlıyor!" diye bağırdı çocuk Alexis'in arkasından. Sonra ise mırıldanarak cümlesini istediği gibi tamamladı. "Güzelim."

Alexis arkasından seslenen çocuğu umursmadan içine korku salan ve bir daha girmeyeceğine yemin ettiği sokaktan çıktı. Fakat çocuk haklıydı. Cehennem gibi bir hayat başlıyordu Alexis için. Hem de tam bugün, şimdi başlıyordu.



 Eveet, geldik yazar notunun bulunduğu bölüme :D Bu benim ilk yazdığım bir hikayeydi. Oy verirseniz çoook mutlu olurum *-* Yazım yanlışları yaptıysam eğer kusura bakmayın. Sizleri seviyorum!


The Hell. || ltHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin