6~Güneş.~

15 1 0
                                    


Harita beni Mahallemizin eski parkına getirmişti. Buraya fazla kişi gelmezdi sadece deringil gelirdi ara sıra gözüme çarpan ilk banka oturdum ve biraz soluklandım. Ne yapacağımı bilmiyordum bir harita ya bir etrafa bakıyordum. Ardından gözüme dönme dolabın önündeki yerde duran mavi bir taş çarptı.
Koşarak yanına gittim ve elime alıp inceledim. Taşı kaldırınca olduğu yerin daha önce kazılmış olduğunu gördüm. Tırnaklarım ile vahşice kazmaya başladım. Sadece kazıyordum Üstüm başım çamur olmuştu.
Bir süre sonra elime bir sandık geldi.
Hoş bir sandıktı, daha yakından inceleyince sandığın kilitli olduğunu gördüm ve etrafı aradım ama ne anahtar vardı nede başka bir iz.
Haritayı cebime attım ve elimde sandık Üstüm başım çamur eve doğru koştum.
~~~
Eve vardığımda ilk sandığı yıkadım pırıl pırıl oldu.
Ardından kendim yıkandım.
Bedenime her su damlası deydiğinde canım yanıyordu.
Bedenim yorgundu, gözlerimin altı mosmordu ve dudağımda yaralar çıkmıştı.
Ruhum zaten ölüydü.
Onu her dakika daha çok özlüyordum.
İlkokula yeni başlamış çocuk gibi annemin arkasından ağlıyordum sanki.
Ağlıyorum
Vicdan azabı çekiyorum.
O haykırırken, ben kahkaha atıyordum.
O ölürken, Ben daha da güçleniyordum.
O yalnızken, ben düşüncelerim ile çay içiyordum.
O hep her şeyden eksik kaldı.
İlk annesinden, sonra sevgiden, Şimdi de hayattan.
Düşüncelerim kefenimi hazırlıyordu.
Onu intihar sessizliğine itmiştim.
Suyun altında kendimi falza kaptırmış olacağımki gözümü açtığımda her yer kandı.
Muhteşem fayansı yumruklamışım.
~~~
Saat=3.07
Hastane yatağında yatmış boş boş ayaklarımı izliyordum.
Elime 7 tane dikiş atılmıştı.
Annem ise beynimi kaynar suya atıyordu.
"Yusuf biz ne yapacağız? Al bak kızın yüzünden, Prensesimiz kendine ne yaptı? Yusuf ben dedim. Derini hastaneye yatıralım dedim. Ama dinleyen yok k-..."
Kendime hâkim olamamıştım yine."ANNE DERİN ÖLDÜ. BİZ ONUN GÜNDEN GÜNE ÖLDÜĞÜNÜ GÖRMEDİĞİMİZ İÇİN, YARDIM ETMEDİĞİMİZ İÇİN KENDİ KENDİNE BIR ÇIKIŞ YOLU ARADI, VE BULDUDA."
Annem donuk gözlerle bana bakıyordu anlaşılan benim intihar etmemden korkuyordu.
Benim gibi egoist,kıçı kalkık birisi canına nasıl kiyabilirki?
3 Serum Yemiştim.
Hastaneden eve gelince ne annemle ne de babamla konuştum.
Odama girdim ve kapıyı kilitledim biraz pencereden dışarıya izledim biraz Siyah kedim daisi'yi sevdim. Ardından yerdeki çamurlu kıyafetlerimi aldım ve ceblerini boşaltıp kirli sepetine attım.
Dün haritayı cebime tıkıştırmıştım.
Tek elim sargıda haritayı açmaya çalıştım yatağıma oturdum ve incelemeye devam ettim.
Üşenmeden bütün mahalleyi çizmişti.
En son mahallenin güneş gölü(Sonuçta mahallenin adıda güneş.) taraflarında ki kitapçıya gözüm kaydı üstü Simli sarı kalem ile işaretlenmişti. Nasıl görmemiştim ki?
Hemen üstümü giyindim altıma siyah kot üstüme ise beyaz omuzları açık bir kazak geçirdim ardından üstüme örgü gri bir kazak aldım ve çantamıda almayı ihmal etmedim. Tam kapıdan çıkarken Sandığı unuttuğumu fark ettim ve hemen geri dönüp aldım.
Jet hızında annem beni görmesin diye merdivenlerden yardırdım kapıya doğru, Ama ne fayda.
Annem feryatları hemen duyuldu."Nereye bakayım!? Hiç bir yere gidemezsin küçük hanım." onu dinlemeden kapıdan çıktım ve hemen kaykayıma yerleşip yol aldım.
Güneş Gölü bizim eve oldukça uzaktı. Hafta içi olduğu için fazla kişi olmazdı orada çoğunlukla hafta sonu pikniğe giderlerdi. Telefonum geceden beri çantamdaydı. Bir yandan yola bir yandan da telefona bakarken ne mesaj ne de arama olmadığını gördüm. Her zaman ki gibi.
Kulaklığımı taktım ve Lana del Rey-Dark Paradise Şarkısını dinlemeye başladım.
Yaklaşık 19 dakika süren yolculuk sonrası güneş golüne varmıştım.
Hava kapalı ve oldukça soğuk tu ve biraz üşümüştüm.
Etrafta kimse yoktu bu beni biraz ürkütmüştü ama bir yandan da hoşuma gitti.
Ablasının ölümünden 3 gün geçmiş eli sargıda ve keyif çatmaya gelmiş gibi bir görünüm bırakmak istemezdim.
Botlarımın altında kurumuş yaprakların çıtırtısını dinleye dinleye gölün yakınlarına geldim ve biraz gölü izledim. Mavinin her tonu vardı neredeyse.Çok güzeldi. Mavi olan her şey çok güzeldi.
Çok geçmeden aklıma buraya ne için geldiğim geldi ve tam gidiyordum ki soğuk bir el omzuma dokundu ve anında çığlığı bastım.
"AAAAASİKTİRULANAAAA"Arkamı döndüğümde karşılaştığım manzara beni hafifletti. Karşımda ufak tefek, sarı saçlı, koyu sarı gözlü minik bir hanımefendicik vardı.
Hemen konuşmaya başladı, Sesi bile kibardı.
"Ahh, Pardon seni bir an derin zannettim Kusura bak-..."
Derin kelimesini duyunca kan kokusu almış vampir gibi dikeldim.
"DERİN Mİ?(!)"
"Uh, Evet aslında o daha uzun, sen tenis topu gibi bir şeyin Ama-..."
" Hayır hayır, Derin benim ablam."
"Uhh, bu çok gurur verici olmalı. Benim ablam bir melek olsaydı ben gurur duyardım."
"Onu tanıyor musun?"
"Evet, Her şeyi baştan beri biliyordum gelir bana anlatırdı."
"Her şeyi mi?"
"Evet."
"İntihar edeceğini biliyor muydun?" bunu söylerken nefes alış verişim hızlandı.
"Evet."
"NE?, NASIL?, SEN?, NEDEN!, NEDEN ENGEL OLMADIN?!"
Gözlerim büyümüştü, sinirlenmiştim.
"Ah, minik kız. O intihar kararını çoktan almıştı bile, intihar kararını alan birisini yoldan hiçbir şey çevirmez. Sevgi bile."
Yutkundum, gözlerim dolmuştu yine. O kız beni korkutuyordu gözlerini benden 1 saniye bile çevirmemisti.
"Geçmiş olsun buarada. Ama korkarım ki fanaysa yumruk atman ablanı geri getirmeyecek."
"Ne?, sen bunu nereden biliyor sun?"
"Derin söyledi."
"....Derin mi? nasıl?" iyice korkmaya başlamıştım garip bir kızdı ve garip olması hoşuma gitmişti.
"Adım Güneş."
"Benimde Rüya."
"Derin senden bahsetmişti vampirleri çok sevdiğini de söylemişti. Açıkçası daha uzun beklerdim seni. Neyse tutmayayım seni daha çok işin var. Ama ne olursun vazgeçme bu işi sadece sen çözebilirsin yardıma ihtiyacın olursa ben hep buradayım."
Dedi ve uzaklaştı.
Ben ise arkasından baktım.

7 Adımda Ölüm ~Death in Seven Steps~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin