2.BÖLÜM
IŞILAY TEKİNOĞLU
-Barıışşş! Nerdesin?
-Burdayım, yukarda.
Hızlıca merdivenleri çıktım. Onu görünce ister istemez bir gülümseme belirmişti yüzümde onu çok seviyordum, tüm kalbimle her şeyimle onu çok seviyordum. Kanepede bacak bacak üstüne atmış televizyon izliyordu hemen yanına sokulup başımı göğsüne yasladım. Beni başımdan öpüp kokumu içine çekti. Parmağımdaki nişan yüzüğümle gururla oynuyordum. Barış’la nişanlıydım. Bundan daha önemli ne vardı ki? Onu delice seviyordum, karşılıksız ve saf bir aşk besliyordum ona.
***
Sabah kalktığımda yatağımın diğer ucunda soğukluk hissettim. Barış çoktan gitmişti. Gözlerimi ovuşturup yattığım yerden doğruldum. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım sonunda bugün pazardı ve işe gitmem gerekmiyordu. Peki Barış nereye gitmişti? Sorumun cevabı yatağın soğuk kenarına bırakılan notta yazılıydı.
Canım, sabah erkeden bir telefon aldım. Holdinge yurtdışından misafirlerim gelecekmiş. Onlarla iş için görüşmem lazım.
Seni Seviyorum
Barış
Üzerimi değiştirdim ve salona indim.
-Kahvaltı edecek misiniz efendim?
-Hayır kaldırın masayı hemen çıkıyorum.
Derin’i aradım ama açmadı. Birkaç kez daha denedim, hayır cevap yok. Arabama atladım ve Derin’e gitmeye karar verdim. Büyük ihtimal uyuyor olmalıydı.
DERİN DİNÇASLAN
-Barış hayır. Hayır dedim. Git buradan defol. Defol lütfen.
-Hayır, olmaz gidemem. Seni seviyorum ve sende beni seviyorsun biliyorum.
-Bırak beni!
Barış sabahın köründe gelmişti ve yine yatak odama dalmıştı. Kendime kabul edemesem bile onu seviyordum ve bundan utanç duyuyordum. Böyle bir şeyi ne kendime ne Işılay’a ne de Emir’e yapabilirim.
-Bak kaçıncıya arıyor Işılay! Açmam lazım yoksa buraya gelecek.
-Buraya gelmez saçmalama.
-Arkadaşımı senden iyi tanıyorum. Barış lütfen git artık. Banada kendinede bu eziyeti çektirme.
Sözlerime gözyaşlarım karışmış artık direnemeden Barış’ın altında uzanıyordum. Yüreğim hep suçluydu ve hep suçlu hissedecektim.
-Ağlıyor musun sen? Ne oldu?
-Emir aptal mısın?
Artık tamamen gözyaşlarıma teslim olmuştum.
-Anlamıyor musun? Emir’den ayrıldım diyelim. Peki ya Işılay? Ona böyle bir şeyi nasıl yaparım?
Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Bu yasak aşk yüreğimi acıtıyordu. Barış bana sarıldı ve omzunda ağlamaya devam ettim. Saçımı okşuyordu ve bunun beni rahatlatacağını düşünsede tam tersi yüreğime daha çok suçluluk yerleşiyordu.
-Şimdi bitsin. Hemen şimdi. Lütfen.
Sesime hiç ummadığım sakinlik ve kararlılık hakimdi.
-Hayır Derin. Hiç birşey bitmiyor. Birbirimizi seviyoruz bundan daha önemli ne var?
Tam ağzımı açıp bir şeyler söyleyecektim ki hizmetçinin sesi lafı ağzıma tıkadı.
-Derin hanım, Işılay hanım geldi.
Ses aşağıdan geliyordu, eyvah ne yapacağız şimdi?
-Derinciğim sen inme ben yukarı geliyorum.
Bu Işılay’ın sesiydi.
-Git hadi, çabuk git buradan sana geleceğini söylemiştim. Haydi kalk!
-Hayır gitmeyeceğim. Madem bu suçla yaşamak istemiyorsun her şeyi anlatalım Işılay’a, bitsin gitsin.
-Saçmalama şimdi olmaz en azından doğru zaman şimdi değil. Lütfen git hadi gelmek üzere!
Koşarak kapıyı kilitledim ve kapıya yaslandım.
-Lütfen git, haydi çabuk ol!
Kapı tıklatıldı;
-Derin hayatım uyuyor musun? Derinnn!
Kapının tokmağını çevirdi ve tekrar seslendi;
-Derinnn! Korkmaya başlıyorum.
Fısıldamaya başladım;
-Barış lütfen git. Ne olur.
Yeniden ağlamaya başladım. Hala yalvarıyordum.
-Tamam gideceğim ama bu iş en kısa zamanda halledilecek.
-Tamam git haydi.
Barış tırmandığı balkondan yeniden atladı ve bahçeden hızlıca uzaklaştı arabasına binip gitmeden kapıyı açmayacaktım. Işılay görebilir.
O da ne? Süleyman Efendi’nin –evin bahçıvanı ve tamircisi- sesiydi bu. Işılay kapıyı açtırmak için çağırmış olmalıydı. Kapı zorlanıyordu ama Barış’ta uzaklaşmıştı. Kapıyı kendim açtım ve Işılay boynuma atladı.
-O kadar korktum ki Derin.
-Derin Hanım çok korktuk iyi misiniz?
-Tamam yok bir şeyim haydi herkes işinin başına!
Işılay yatağımın kenarına oturmuştu bende onun yanına oturdum. Kendimi daha fazla tutamadım. Onun yüzüne baktığım her an utanç ve suçluluk duyguları altında eziliyordum. Yeniden hıçkırarak ağlamaya başladım ve bana sımsıkı sarıldı. Az önce başımı okşayan beni teselli eden nişanlısıydı ve şimdi iki yüzlülü yapıp onun omzundada ağlıyordum. Kendimden nefret ettim. Böyle bir şeyi yaptığıma inanamıyordum.
-Hadi biraz dışarı çıkalım kendine gelirsin.
Onun iyi niyeti ve şefkati karşısında ezilmiştim.
-İyi olur. Gidelim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanet
RomanceKapıyı çalmayayım diye düşündüm, uyuyor olabilir. Çantamda anahtarlarımı aradım. Beyaz demir kapının kilidine sokup çevirdim. Kapıyı hızla itip içeri bir adım attım ve yavaşça kapıyı kapattım. Üst katın ışıkları yanıyordu ve birkaç takırtı duyuluyor...