"Kahvaltıyı indiğimiz yerde mi yaparsınız, kahvaltılık bir şeyler çıkarayım mı?"Soru yöneltmişti Elçin oturan gruba,
"Yok, yani ben almayayım. Siz?"
Demet hem Elçin'in sorusunu cevaplamış hem de Barış'a ve Poyraz'a soru yöneltmişti. İkiside hayır anlamında kafasını sallamıştı Elçin aldığı cevapla birlikte önüne dönmüştü ki Zehra konuşmaya başladı,
"Ay tatlım ben isterim aslında. Ama doğal şeyler varsa alırım yoksa metabolizmama uymaz falan kilo alırım."
Çattık demişti Elçin içinden,
"Unuttuysanız söyliyeyim hanımefendi İzmirdesiniz zaten. O sizin evin yanında fabrika olan şehirlerinize benzemez. Her şey kendiliğinden doğaldır zaten."
Kadının vereceği cevabı beklemeden bağırmıştı Elçin,
"Ozaaaan! Yukarı gelsene"
Elçin'in seslenmesi ile yukarıya onun ile aynı yaşlarda, zayıf, açık tenli, kahverengi saçlı bir adam çıktı.
"Ne oldu?"
"Sen dümene bak ben kahvaltılık bir şeyler hazırlayacağım."
"Tamam, burası bende."
Elçin aşağı inip birkaç parça bir şeyler hazırlamıştı. Tepsiye koyup yukarı Barışların yanına çıkarmıştı.
"Buyrun, sizedir tabak çıkardım isterseniz alırsınız."
"Yanlış anlamazsanız bir şey sormak istiyorum."
Elçin'e soru yöneltmişti Poyraz,
"Tabi dinliyorum."
"Ya şimdi siz kaptan mısınız?"
Gülmüştü Elçin çok karşılaşıyordu bu soruyla,
"Yok hayır, boş olduğumda yapıyorum böyle arada denk geliyor işte."
"Yanlış anladınız, ben gerçekten küçümseme ya da aşağılama amaçlı sormamıştım."
Yine gülmüştü Elçin,
"Biliyorum bende ciddi söyledim zaten."
"Hee yani asıl mesleğiniz bu değil."
"Yok değil."
"Bak bende merak ettim saygısızlık olmazsa gerçekte yaptığınız meslek ne?"
Konuşmaya atlamıştı Demet. Konuşmayı her zaman çok severdi. Ama bu sefer Demet sormasa Barış soracaktı çünkü o da bir hayli merak ediyordu.
"Yok ne saygısızlığı ben normald-"
Elçin cümlesini tamamlamadan Ozan içeriden seslenmişti,