"Eee, sen gelmiyor musun Elçin?""Ya Masal mayıştı biraz o uyusun ben sonra girerim."
"E bırak burda, Barışlar girmiyor biz gireriz işte kız kıza."
Poyraz ve Barış'a bakmıştı Elçin. Barış ile Poyraz'ın onaylar nitelikte ses çıkardığını görünce oda tamam, deyip Masal'ı Barış'ın kucağına bırakmıştı. Üstündeki pareoyu çıkartırken yan şezlongunda oturan Barış'ın ilgi odağındaydı. Pareoyu çıkardıktan sonra kaldığı siyah bikini ile tak etmişti Barış'a artık.
"Hadi gidelim, hazırım ben."
"Gel."
Elçin, Demet ile birlikte denize girmişti. Hem yüzüyor hem de konuşuyorlardı. Masal ise Barış'ın göğsüne kafasını koymuş, uyumuştu.
"Prenses... Bakıyorum da çok sevdiniz burada uyumayı ben gidince ne yapacaksınız acaba?"
Barış Masal ile konuşurken yanlarına Rüzgar geldi. Masal'ı yavaşça Barış'ın kucağından alıp yanlarına oturdu.
"Hadi git gözün onlarda kaldı."
"Ne, nerede benim gözüm! Neden kalsın canım?"
"Ya denize giriyorlar ya işte. Masal yüzünden giremiyorsun sende canın çekmiş belli baksana nasıl bakıyordun denize."
"D- denize tabi denize... Denize bakıyordum ben zaten Yani başka neye bakıcam değil mi?"
"E hadi hala duruyorsun!"
Barış Poyraza dönüp kafasıyla hadi hareketi yapmış bu yüzden Poyraz da Barışla birlikte kalkıp denize doğru yönelmişlerdi, bu sırada Rüzgar gülerek hem Masal'ın elleriyle oynuyor hemde kulağına fısıldıyordu,
"Bak dayıcım anne elden gidiyor. Merak etme uzun bir süre daha Barışçığının göğsünde uyuyacaksın. Sonra işte düğün hazırlıkları falan o süre zarfında uyuyamazsın belki ondan sonra da işte anneyle bölüşeceksiniz."
Rüzgar tekrardan bir gülüş atıp denize dönmüş, birbirleriyle konuşan Elçin ve Barış'a bakmıştı.
"Denize bakmışmış, biz bilmiyoruz çünkü Elçin'i izlediğini."
Ve sonra bir kahkaha daha atmıştı
|~|~|~|~|~|~|~|~|~|~|~|~|~|
"Tabi buradan sonra Mavi Koy'da olacağız. Benim en sevdiğim yerlerden biridir. Suyu mükemmeldir."
"Burası da güzel ama."
"Aynen burasıda iyide ben Masal'ı sokmaya çok cesaret edemiyorum. Çünkü burası hem soğuk oluyor hem de-"
Elçin sözünü bitiremeden Poyraz gelmişti yanlarına ve durmamış hızla ilerlemeye devam etmişti,
"Hayır en fazla ne oluyor olabil-"