5. Bölüm

102 14 10
                                    

Bölüm geciktiği için kusura bakmayın. Bu uzun bölümü de lütfen özür olarak kabul edin.

Multimedia' da sizi Kaan' ın müzik grubu bekliyor! Yaşları ve gruptaki işlevleri ile...

Sizleri seviyorum, iyi okumalar.

-----

Kaan Yalın•

Güçsüz çıkan sesi içimi burkmuştu. Adam pis elini kızın bacağının üzerine koyduğu anda bacaklarım benden bağımsız hareket etmişti.

Büyük adımlarımla hemen onların yanında bulmuştum kendimi.

"Sen ne yapıyorsun lan?!"

Adamın yakasından tutup önüme çektiğim gibi yumruk elimi çenesine geçirmiştim. Bana karşı gelmeye çalışan aynı ayyaşa bir tane daha indirdiğimde hemen dibimde gürültüyle diğer bir ayyaş yere düşmüştü.

"Seni tek sandılar galiba."

Enes bağırdığı anda çaprazındaki adama tekme atmıştı. Adamın en hassas bölgesine denk gelmesini özellikle hesapladığını hepimiz biliyorduk. Gerginliğin yükseldiği caddede adamın iki büklüm olduğu sırada bir kahkaha patlamıştı bizimkilerden.

Kerim birinin, Barış ötekinin, Enes elindekinin, ben o kıza dokunan adamın icabına bakıyordum.

Her zaman gülen, güldüren Barış adamın yakalarından tutup burnununa kafa atıyordu.

Her şeyden çok sevdiği köpeğinin başını her an şefkatle okşayan Enes adamın karnına dizini acımasızca vuruyordu.

Gerekmedikçe adam dövmeye zahmet etmeyen Kerim adamı yere yatıracak kadar hırpalamış, göğsüne ard arda tekmeler atıyordu.

Ben... Ben pisliği yere yatırıp üzerine oturmuş yüzüne yumruk elimi sertçe çarpıyordum.

Yüzü kandan gözükmeyince ayağa kalkıp elimi silkeledim ve yerde duran elinin üzerine ayağımı koyup acımadan bastırdım. Acı bağırışı yankılanırken sağ tarafımdan bir hıçkırık duyulmuştu.

Hepimiz uğraşımızı bırakıp ona bakmıştık. Küçük ellerini endişeyle dizlerinde tutan, gözleri ışıl ışıl hüzünle bakan, sarışın kıza...

Gözlerini bizden kaçırmaya çalışan, ağlamamak için koyu kırmızı dudaklarını birbirine bastıran, çekingen, utangaç kıza...

Bir adım attım ona doğru. Bankta refleks olarak kaydı benden uzağa. Başımı biraz eğip yumuşak çıkmasını umduğum sesimle "İyi misin?" demiştim.

Yumuşak sandığım sesim ona sert gelmiş olacak ki çenesi titremeye başladı, ardından yutkundu ve gözlerimin en içine baktı.

"Ben...teşekkür ederim."

Ince, güçsüz, mecalsiz sesi hepimizin arasında gelgit yaparken ayağa kalkıp aramızdan geçti, gitti, kayboldu karanlıkta. Arkasından "Dur..." diye kolumu uzatsam da ilerleyemedim.

Barış sakince yanıma yaklaştı, bacağını gerip ayağımın hemen ucundaki şerefsize en sertinden bir tekme attı. Adam aniden inleyince "Kes lan şerefsiz." diye Enes yine adamın o bölgesine atakta bulunmuştu. Üzerine ekleyen Yiğit' di.

"Abicim sen de hep aynı bölgeye çalışıyorsun. Farklılık yarat arada."

Adam acılar içinde kıvranırken kafeye geri dönüp tüm aletleri toparlamış, sessizce eve varmıştık. Hiç kimseden ses çıkmıyordu.

Ne Barış şaka yapıyor ne de Enes ona kızıyordu. Ne Yiğit eski uyuşukluğundaydı ne de Kerim eski dinamiğinde. Salonda hepimiz geniş koltuklara atınca kendimizi ilk sesini çıkaran Yiğit olmuştu.

NOTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin