Sessizce ilerliyorduk ki Ayaz bunu bozdu :
- Sana sataşan birisi falan olursa hemen söylüyosun. Tenefüslerde de gözüm üstünde olucak.
- Tamam Ayaz'da sen biraz abartmıyor musun? Sanki beni hiç tanımıyosun.
- Gerçi ben sana değilde peşinden koşacak erkeklere güvenmiyorum.
- Merak etme Ayaz, sana kalmadan ben de halledebilirim.
- Vayyy aferin kardeşime. Kime çektiğin belli oluyor, dedi.
Neyseki okula varmıştık. Okul gerçekten güzel görünüyordu. Ayaz ve ben aynı anda arabadan indik. Tüm gözler üzerimizdeydi. Ayaz hemen :
- Eee beğendin mi yeni okulumuzu?
- Beğendim beğenmesine de herkes bize bakmasa iyi olucak. Ve sende çıkar şu gözlükleri artık.
- Niye ki? Görmedin mi tüm kızlar nasıl bakıyo?
- Gördüm gördüm, dedim. Gerçi kardeşim olmasından değil ama Ayaz'da yakışıklı çocuktur.
Bir grup erkek bana bakarak ıslık çalıyordu. Ayaz'da hemen :
- Dönsenize oğlum önünüze. İlk defa mı bi kız gördünüz? İçlerinden biri :
- Sanane oğlum istediğime bakarım. Hem sen kim oluyosun da bana karışıyosun?
- O kız benim kardeşim ve yan bakana haddini bildiririm, dedi Ayaz. Ben de hemen ona dönerek :
- Hadi Ayaz boşver gidelim. Müdür bizi bekliyodur. Kolundan çekiştirmeye başladım. Ayaz'da diğerlerine kötü bir bakış attıktan sonra benimle geldi. Sonra sinirli bir şekilde :
- Sana nasıl baktıklarını gördün dimi? Pis heriflerin ağızlarını suyu akıyodu. Sana arbada söylediklerini hatırladın mı? "Ayaz abartıyosun" demiştin, işte bu yüzden söylemiştim.
- Tamam haklısın bencillik ettim. Hadi şimdi müdürün odasını bulalım. Başını sallamakla yetindi. Zor da olsa bulmuştuk. İçeri girdik. Gerçi ben erkek sanmıştım ama bayan çıktı. Müdire desek iyi olucak.
Birkaç işlemden sonra bize kitaplarımızı verdi ve sınıfımıza kadar eşlik etti. Sınıfa girdik ve Defne Hanım (müdire) bize boş yerlere oturmamızı söyledi. En arkada ve onun önünde boşluk vardı. Ama Ayaz Bey sırf bana gıcıklık olsun diye bir öndekine geçti. Bana da en arkaya oturmak kaldı. Ayaz arkasını döndüğünde gülmüştü. Hemen ona " önüne dön" dedim. Tam dönerken yanımdaki çocuğu fark etti ve gülmesi aniden kesildi. Ayaz'la yanımdaki çocuk birbirlerine ters ters baktıktan sonra Ayaz önüne döndü.
Ders bittikten sonra Ayaz kantine gideceğini söylediğinde kolundan tuttum ve onu engelledim. Çünlü onunla konuşmalıydım.
- Ne var Aylin? Napıyosun?
- Ayaz neden orda o çocuğa ters ters baktın?
- Çünkü tekin olmadığını sezdim. Ondan uzak durmanı istiyorum, dedi ve hızla kolunu elimden çektikten sonra tekrar koridorda ilerlemeye başladı. Bazıları bize bakıyodu. Ama umrumda değildi. Tam o sırada ellerini göğsünde birleştirmiş bana bakan yanımda oturan çocuğu gördüm. Sinirli gözüküyordu. Bende hızlıca sınıftan içeri girdim. Başımı kollarımın arasına aldım ve sıraya koydum. O anda iki kişinin bana yaklaştığını gördüm. İksi de sevecen, güler yüzlü bir kızdı. İçlerinden biri :
- Merhaba ben Buket, diyerek elini uzattı. Ben de elini sıkarak :
- İsmim Aylin. Tanıştığıma memnun oldum.
- Ben de-
- Ben ise Meltem. O da aynı şekilde elini uzatmıştı. Ben de uzattığı ele karşılık vererek :
- Aylin. Memnun oldum.
- Ben de. Bu tanışma faslı bittikten sonra yanımda oturan çocuk aklıma gelmişti. Zil çalar çalmaz çıkmıştı ve ardından koridorda sinirli bir şekilde bana baktığını gördüm. Buket ve Meltem'e onun kim olduğunu sordum. E haliyle merak ettim. Kızlar tedirgin bir şekilde birbirlerine bakarak cevap verdiler. İlk olarak Buket :
- Bence ona hiç bulaşma. O kötü ve ürkütücüdür. Yakın arkadaşları Emir ve Buğra'yla takılırla. Ve kimse onlara bulaşmaz. Çünkü korkarlar. O da zaten böyle olmasını ister.
- Bencede diyerek Meltem onu onayladı. Hem ne yaptıkları da bilinmez.
- Aylin sen onun yanına oturunca biz biraz şaşırdık. Gerçi o da şaşırdı. Dediğim gibi herkes ondan korkar ve yaklaşmazlar.
- Anladım, dedim. Bu arada onun ismi ne?
- Ah tabi ya onu unutmuşuz. İsmi Emre. Tüm kızlar onunla çıkmaya göz atar. Ama o hiç birisiyle ilgilenmez, dedi Buket.
- Bu arada yanında gelen yakışıklı çocuk ta kim? dedi Meltem
- O benim ikizim Ayaz.
- Yakışıklı bir kardeşin var, dedi Meltem. Ne diyeceğimi şaşırdım ve :
- Sağol, diyerek karşılık verdim.
Zil çaldığında herkes sınıfa girdi. Fakat Emre yoktu. Meraklanmıştım. Hoca girdikten birkaç dakika sonra Emre'de içeri girdi. Hem de kapıyı çalmayıp hocadan özür dilemeyerek yanıma geçti. Ders resimdi. Çünlü herkes resim malzemeleri çıkarıyordu. Hoca bu yüzden atölyeye gideceğimizi söylemiştik. Sevinmiştim açıkçası. Çünkü yanımda malzeme yoktu ve bugün bizim için okulun ilk günüydü. Herkes sınıftaki şekilde oturuyordu. Hoca bize konu olarak yanımıdakinin portresini yapacağımızı söyledi. Biraz heyecanlandım. Çünkü Emre'nin yüzünü dikkatlice inceleme fıtsatım olacaktı. Bu yüzden çok şanslıydım.
Mavi gözleri bana huzuru, mutluluğu ve denizi hatırlatıyordu. Uzun kumral saçları ise ona bir başka hava katıyordu. Bir ara birbirimizin yüzüne bakarken aynı anda gözlerimiz buluştu. Hemen önüme dönerek resmime devam ettim.
EMRE'NİN AĞZINDAN
Yanıma ilk oturduğunda biraz şaşırdım. Çünkü kimse -Emir ve Buğra- hariç benimle konuşmaz, yanıma oturmaz ve benden kaçarlardı. Ben de zaten böyle olmasını istiyordum. Benden kaçmalarını, benden korkmalarını. Ama onda farklı şeyler vardı.
Bugünkü resim dersinde onun yüzünü dikkatlice izlenme şansım olmuştu. Kahverengi gözleri, izun kumral saçları ve prüzsüz bir yüzü vardı. O kadar güzeldi ki ona bakmaktan kendimi alı koyamadım. Zaten o anda gözlerimiz buluştu. O hemen önüne döndü. Acaba adı neydi? İşte şimdi öğrenme fırsatı.
- Emre, dedim kısık bir şekilde ona bakarak. Şaşırmışa benziyordu.
- Hıh, dedi. Güldüm.
- Adım yani.
- Haa ben de Aylin. Tanıştığıma memnun oldum, dedi. Elini uzattı. Sıktım. Tam o sırada herkes bize baktı. Tabi Aylin'in yanında gelen çocukta. Sinirlenmişe benziyordu. Yanımıza gelirken zil çaldı. Onun kolundan tutarak sınıfın dışına çıkardı. İşte ben şimdi sinirlenmeye başlamıştım. Kim di ya o? Ne cürretle onun kolunu tutarak onu acıtıyordu. Ben de eşyalarımı ve onu çizdiğim resmi de alıp sınıftan çıktım.
Tam o anda....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşamın Değeri (ASKIDA)
Teen FictionBen Aylin. Daha 18 yaşımda olmama rağmen bu hayata iki değerli kişiyi verdim. Artık bir daha böyle bir acıya katlanamam. Babasını masmavi deryada ölü bulunduğunu ve annesini de babasının ardından kaybettiğini öğrendiğinde hayatı çöken bir genç k...